HADEEL EL-OMAR

İdlib– İdlib’te eşlerini kaybeden kadınlar, kendilerini sınırlayan ve normal yaşamlarını sürdürmelerini engelleyen birçok toplumsal baskıyla karşı karşıya. “Namus” adı altında toplumsal baskılara maruz kalan İdlibli kadınlar, yaşanan bu baskılar nedeniyle de intihara sürükleniyor.  İdlib’te özellikle son zamanlarda eşlerini kaybeden kadınların sayısı 13 bine yükselirken, ajansımız eşlerini kaybeden kadınlara ulaşarak yaşadıkları sorunları dinledi.

Çocukları için mücadele ediyor

Yerinden yurdundan edilen ve İdlib kırsalında Dêr Hesen şehri sınırındaki kamplarda yaşayan Fatima El-Eli, eşini savaşta kaybetmiş ve üç çocuğuna bakmak için tarlalarda çalışıyor. Ailesinin ve eşinin ailesinin yeniden evlenme baskısına direnen Fatima El-Eli, hayatın tüm zorluklara rağmen dimdik ayakta durarak, çocuklarına bakmakta ısrar ediyor. Toplumsal baskılara karşı direnen ve bu direncini hiçbir zaman kaybetmeyen Fatima El-Eli, kimsesi olmayan çocuklarına bakması gerektiğini ve bu yüzden hayat mücadelesinden taviz vermediğini dile getiriyor. Ayrıca Fatima El-Eli, başkasından yardım beklemek yerine kendi emeğiyle çocuklarına bakabildiğini ifade ediyor.

Dokuz ay ev hapsine maruz bırakıldı

İdlibli 32 yaşındaki Kholud El-Tamah, kendisinden 20 yaş büyük bir erkekle zorla evlendirilme baskısı yaşadığını söyleyerek, çocuklarını terk etmemek için bu seçimi yapmak zorunda kaldığını belirtiyor. Giydiği kıyafetlerden ötürü ve bu haksızlık karşısında sessiz kalmamasından ötürü dokuz ay ev hapsine maruz kaldığını da sözlerine ekleyen Kholud El-Tamah, bu durumu çaresizce kabullenmek zorunda kaldığını belirtiyor.

“Kadınlar güçlendirilmeli”

Toplumsal geri kalmışlığın özellikle eşini kaybeden kadınları kötü etkilediğini dile getiren 43 yaşındaki Psikolog Safaa El-Saghir, eşlerini kaybeden kadınların psikolojik baskılara maruz kaldığını ve buna karşı çaresiz kalan kadınların ise intihara sürüklendiklerine dikkat çekiyor. Safaa El-Saghir, ayrıca eşini kaybetmiş kadınların mirastan yoksun bırakıldığını ve bu yüzden de birçok sıkıntı yaşadıklarını kaydediyor. Kadınların güçlendirilmesi ve farkındalığın artması gerektiğini söyleyen Safaa El-Saghir, bu tarz çalışmalarla olumsuz etkilerin azalacağını dile getiriyor.