“26 yıl önce gözaltına alınan Mehmet Zafer Demirkıran nerede?”

Evine yapılan baskınla 26 yıl önce gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Mehmet Zafer Demirkıran’ı soran Cumartesi Anneleri, yargı makamlarını Mehmet Zafer Demirkıran’ın akıbetini aydınlatmaya çağırdı.

İstanbul - Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormaya ve faillerinin bulunup cezalandırılmasını istemeye devam eden Cumartesi Anneleri, koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle online gerçekleştirdikleri eylemlerinin 860’ıncısı haftasında bu kez 12 Eylül 1995 yılında Diyarbakır Bağlar’daki evinden gözaltına alındıktan sonra kaybedilen 19 yaşındaki Mehmet Zafer Demirkıran'ın akıbetini sordu. Açıklamada ilk sözü Mehmet Zafer Demirkıran’ın ağabeyi Sebahattin Demirkıran aldı. 

“Kardeşim evinden alınarak kaybedildi”

Kardeşinin evinden gözaltına alınarak kaybedildiğini söyleyen Sebahattin Demirkıran, “O dönem ciddi arayışlarımız oldu. Kardeşim, annemin yanında gözaltına alınırken evde polis olduklarını söyleyen insanlar birbirlerine ‘eleman’ diye hitap etmekteydiler. Silahlı ve maskeli olan bu insanların bir kısmı evdeki telefon kablosunu da kopardılar” diye belirtti. Babasının bütün karakollarda kardeşini aramasına rağmen bulamadığını anlatan Sebahattin Demirkıran, “Daha sonra babamla iletişime geçen insanlar kardeşimin askeri birlikte olduğunu söylediler. O birlikte JİTEM elemanları bir takım illegal şeyler yürütmekteydi” dedi.

“Şehmus acımasız bir katildi”

Sebahattin Demirkıran, o dönem kardeşini bulmak için karakola giden annesinin yanına gelip, kendisini ‘Şehmus’ diye tanıtan kişiye dair ise şunları ifade etti: “Şehmus’un daha sonra Abdülkadir Aygan’ın itirafları sonucunda azılı bir katil olduğunu öğrendik. Şehmus acımasız bir katildi. Şehmus bu çarkın dişlilerinden birisiydi. Buna benzer bir sürü insan burada görev yapmaktaydı. Bunlar devletin kozmik odalarında bilinmekte. Umarım ileri ki süreçte bunlar gün yüzüne çıkar. Bizim adalet ve hakikat arayışımız devam edecektir.”

“Adalete ulaşamıyoruz”

Haftanın basın açıklamasını okuyan Cumartesi İnsanı Cihan Kaplan ise, gözaltında kaybedilen insanlar için sürdürdükleri hakikat ve adalet arayışlarının 860’ıncı haftasında olduklarını anımsattı. Cihan Kaplan, “Türkiye’de yasama, yürütme ve yargı organlarının yurttaşı değil, her durumda devleti koruma pratiği sonucunda kayıplarımıza, hakikate ve adalete ulaşamıyoruz” dedi. Bu haftaki eylemlerinde Mehmet Zafer Demirkıran dosyasını ele aldıklarını dile getiren Cihan Kaplan, 5 çocuklu Demirkıran ailesinin Diyarbakır Bağlar’da yaşadığını ve çalışmak üzere önce İstanbul, ardından Mersin’e taşındıkları bilgilerini verdi.

“Beyaz Toros araca bindirildi”

Askerlik celbi gelmesi üzerine 30 Ağustos 1995 yılında Diyarbakır’a dönen Mehmet Zafer Demirkıran’ın askere sevk belgesini alıp, ailesinin yanında birliğe gideceği günü beklemeye başladığını belirten Cihan Kaplan, 12 Eylül 1995 yılında, akşam saatlerinde Demirkıran ailesinin evinin kendilerini polis olarak tanıtan kişiler tarafından basıldığını kaydetti. Cihan Kaplan, ‘ifadesi alınıp bırakılacak’ denilerek Mehmet Zafer Demirkıran’ı Beyaz Toros araca bindirerek götürülenlerin gitmeden önce telefon kablolarını keserek, ailenin iletişimini engellediğini de aktardı.

“Başvurular sonuçsuz kaldı”

Karakola giden ailenin, ‘bizde yok’ cevabı üzerine Diyarbakır’daki bütün karakollarda oğullarını aradığını söyleyen Cihan Kaplan, yetkililere yapılan başvuruların ise sonuçsuz kaldığını ifade etti. Cihan Kaplan, ailesinin Mehmet Zafer Demirkıran’ın Saraykapı’daki JİTEM merkezine götürüldüğü duyumunu alması üzerine anne Behiye Demirkıran sürekli JİTEM merkezinin bulunduğu Jandarma Merkez Komutanlığı’na giderek oğlunu sorduğunu, ısrarlı soruları üzerine kapıdaki nöbetçi askerin anneye oğlunun tarifine uyan birinin oraya getirildiğini söylediğini belirtti.

Af Örgütü ile temasa geçildi 

Çocuklarını bulma çabaları sonuçsuz kalan ailenin İHD Diyarbakır Şubesi’ne başvurduğunu dile getiren Cihan Kaplan, “Yasal girişimlerde bulunan İHD, Uluslararası Af Örgütü ile de temasa geçti. Gerekli araştırmaları yapan Uluslararası Af Örgütü, 18 Ekim 1995 tarihinde yayınladığı ‘kayıp’  başlıklı raporla gözaltına alındığı kabul edilmeyen Mehmet Zafer Demirkıran’ın can güvenliğinden endişe ettiklerini uluslararası kamuoyuna duyurdu” diye belirtti.

“Suçu ve suçluyu açığa çıkarın”

Ailenin, İHD’nin ve Uluslararası Af Örgütü’nün girişimlerinin yıllar içerisinde sonuçsuz bırakıldığını vurgulayan Cihan Kaplan, “26 yıldır Mehmet’i arayan ailesi, inkar ve cezasızlıkla karşılaştı. Baba Demirkıran, oğlunun akıbetine ve adalete ulaşamadan 2001 yılında aramızdan ayrıldı. 86 yaşındaki anne Behiye Demirkıran ise hala oğluna ve adalete ulaşmak için mücadele ediyor. 860. haftamızda yargı makamlarını bu açıklamamızı bir suç duyurusu sayarak Mehmet Zafer Demirkıran’ın zorla kaybedilmesi ile ilgili suçu ve suçluyu açığa çıkartacak, Mehmet’in akıbetini aydınlatacak girişimlerde bulunmaya çağırıyoruz” dedi.