134 gün direniş: Çeteler kadın savaşçıların zılgıtlarından korkuyordu

Kobanê Direnişi’ne tanıklık eden Hawar Ajansı Muhabiri Dicle Ehmed, bu direnişte savaşçıların ve halkın mücadele azminin başarıya olan inancını arttırdığını belirterek “Çeteler en çok kadın savaşçıların zılgıtlarından korkuyordu” dedi.

BERÇEM CÛDÎ

Kobanê- 15 Eylül 2014 tarihinde dünyanın dört bir yanında örgütlenen binlerce IŞİD’li, ağır silahlarla Kobanê’ye saldırdı. Saldırılar sonucunda Kobanê işgal edildi ve halkın büyük bir kısmı Kuzey Kürdistan’a göç etmek zorunda kaldı. 2011-2012 yıllarında kurulan Kadın Koruma Birlikleri (YPJ) ve Halk Savunma Birlikleri (YPG) savaşçıları bu saldırılara karşı tarihi bir direniş gösterdi. Bu tarihi direniş Kürdistan’da Ortadoğu’da ve tüm dünyada yankılandı. Kürdistan’ın dört parçasında ve farklı ülkelerde yaşayan bütün Kürtlerin kalbi Kobanê için çarpmaya başladı. Bu direnişe tanıklık eden Hawar Ajansı Muhabiri Dicle Ehmed, direnişin 8’inci yıldönümünde görüşlerini ajansımızla paylaştı.

“Plan Türkiye tarafından gerçekleştirildi”

Saldırılardan önce bölgede nasıl bir hava vardı?

15 Eylül saldırılarından önce Cebhet El-Nusra tarafından bölgeye üç büyük saldırı düzenlendi. İlk saldırı 20 Temmuz 2013'te Girê Spî karargahına yapıldı. Bu saldırılar, Temmuz ayından Eylül ayına  kadar devam etti ve artık Kobanê’de bu savaş çemberinin içine girdi. Kobanê’ye üç bir yandan saldırı yapıldı. Bu saldırılara öncelikle Cebhet El-Nusra tarafından yapıldı daha sonra da bu grubun ismi değişerek, IŞİD oldu. Başlangıçta bütün saldırılar YPJ, YPG, Fırat Volkan Operasyonu içinde yer alan Şems El-Şemal, Siwarên Reqa, Cebhet El-Ekrad vb. güçler tarafından kırılıyordu. Kobanê’den önce IŞİD Şengal, Musul ve Suriye ordusuna ait 93. Tugay'ın Eyn Îsa ilçesinde düzenlediği saldırıda bir katliam gerçekleştirdi. Musul ve Eyn Îsa 'da direniş olmadığı için çeteler buraları ele geçirerek, en gelişmiş silah ve tankları ele geçirdiler. Çetelerin elinde ağır ve gelişmiş silahlar olmadığı zaman savaşçılar çeteleri yeniyordu. Fakat bu ağır ve gelişmiş silahları ele geçiren çeteler planlarını değiştirerek, Kobanê’ye saldırdılar. Bu plan Türkiye tarafından gerçekleştirildi. Türkiye, Girê Spî, Cerablûs ve Doğu Kobanê köy sınırlarını çetelere açarak, çetelere lojistik ve silah desteğinde bulundu.

“Binlerce acılı sahnelere tanıklık ettim”

Saldırılar nasıl başladı?

Saldırlar ilk olarak 15 Eylül gecesi Batı Kobanê’nin Telikê köyünde başladı. Daha sonra cepheler genişledi. Evet ilk etapta saldırılar üç yöndendi ama daha sonra saldırılar genişleyerek 5 yönden ilerledi. İlk defa savaş cephesine Êlecaxe köyündeki okula gittiğimi hatırlıyorum. Bazı savaşçıların silah ve el bombalarıyla çetelere karşı savaştığını gördüm. Çetelerin saldırı mahallini de yakalamak istedim, objektifimi yakınlaştırdığımda çetelerin tank ve füzelerle saldırdığını, savaşçılarında silahlarla onlara karşılık verdiğini gördüm. Orada neredeyse bir saat kaldım, tanklar ve mermiler bir an durmadı, bu yüzden saldırıların ne kadar zor olduğunu anlatmak biraz zor. Binlerce acılı sahnelere tanıklık ettim, bunlardan biri de halkın göç etmesiydi. Çocuk, yaşlı ve kadınlar güvenli bir yere ulaşmak için günlerce yürüyordu. Saldırılardan korunmak isteyenler Kobanê’ye kaçıyordu. Öte yandan Kabanê’de gençlerin silah alıp direnişe katıldığını görüyorduk. Bu tabloya tanıklık ettiğimde farklı duygular hissediyordum.

“Halkın ve savaşçıların iradesi başarıyı getirdi”

Bana göre halkın ve savaşçıların iradesi Kobanê direnişin başarılı olmasını sağladı. Çünkü savaşçıların yüzlerinden kararlılık ve başarı arzusunu okuyabiliyordum. Savaşçılar günlerce yemeksiz ve uykusuz kalarak büyük bir mücadele veriyordu; bu dirençleri bizi etkiliyordu ve başaralı olacaklarına inanıyorduk. Kobanê'de bu düzeyde bir direnişin olacağına ve böyle başarı hikayesi yaşanacağına kimse inanmıyordu. Türkiye ve çeteler, köylerdeki savaşı kazanacaklarını ve birkaç gün içinde şehir merkezine ulaşacaklarını umuyordu ancak bu olmadı. Bu nedenle IŞİD'in ilk yenilgisi Serzûrî köyü okulunda olmuştur. Bir grup savaşçı burada 24 saat boyunca aralıksız savaştı, kadın savaşçılar IŞİD’e karşı büyük bir mücadele sergiledi. Mücadele gittikçe arttı. Kobanê’nin batısında bulunan Dolê tepesinden bütün Kobanê görünüyor. Şehit Zozan ve Êrîş Hebûn burada çetelere yol vermeyeceklerini söylüyordu. Gerçekten de bu sözleri yerini buldu. Çetelerin bütün insanlık dışı saldırılarına rağmen savaşçılar bu cephede başarılı olarak çetelere geçit vermedi. 

“Bir karış toprağımız kalsa bile Kobanê’yi terk etmeyeceğiz”

Özellikle iki sınır arasında kalan aileler göç dalgasını nasıl yaşadı?

Türkiye bölgeyi boşaltmak istediği için bu planının zemini oluşturmuştu ve göçmenler için bir kamp hazırlamıştı. Bu nedenle göç dalgası sırasında Türk devleti, Qeremox, Til Şiîr ve Kaniya Kurdan köyleri üzerinden sınırlarını açmıştır. İnsanlar hem göç kaygısı yaşıyordu hem de mallarını kaybetme korkusu yaşıyorlardı. Birçok kişi Kuzey Kürdistan’a göç etmek istemiyordu ancak IŞİD’in insanlık dışı uygulamalarla Kobanê halkına saldırması halkı göçe zorladı. Ayrıca birçok kişi de Kuzey Kürdistan'a girmeyi reddederek sınırda kaldı. Sınırda bir arazi vardı, etrafı mayınlıydı ancak insanlar bütün olumsuz hava koşulları, IŞİD ve Türk devletinin saldırılarına rağmen orada kaldılar. Gazeteciler olarak bizler de bu şehrin çocuklarıyız, bu yüzden burada kalıp kalmama hissini sık sık yaşadık. Bir gün bir komutanla görüşmeye gittim, yüzünden gülümseme eksik olmuyordu. Ona dedim ki, ‘bunca savaşın, çatışmanın ortasında nasıl böyle gülebiliyorsun’, bana gülümseyerek ve büyük bir güvenle şöyle cevap verdi: "Dicle, Kobanê’de bir karış toprağımız kalsa bile Kobanê’yi terk etmeyeceğiz.” Bu açıklama başarıya olan inancımı arttırdı.

“Çeteler kadın savaşçıların zılgıtlarından korkuyordu”

Kobanê'de Kürt kadının mücadelesi dünya çapında ses getirdi. Buna siz de şahitlik ettiniz. Kobanê’de kalan YPJ savaşçıları ve diğer mücadeleci kadınlar nasıl bir rol oynadılar? 

Kobanê’de kadın direnişinde birçok ilginç yönü vardı ama en çok dikkatimi çeken ise, çetelerin kadın zılgıt seslerinden korkmasıydı. Ayrıca çeteler YPJ’li savaşçılarla savaşmak istemiyordu. Bu nedenle Kobanê direnişinin YPJ öncülüğünde kazanıldığını söylüyoruz. Öte yandan çok sayıda kadın ve anne örgütlenerek savaşçılara yemek hazırlıyor, yaralılara ve sınırdaki ailelere yardım ediyordu. Bu kadınların dayanışmada bulunarak örgütlenmesi ve mücadeleden vazgeçmemesi büyük bir etki yarattı.

“Türkiye hayallerini gerçekleştiremedi”

Kobanê’de IŞİD çetelerine karşı verilen mücadelenin üzerinden 8 yıl geçti. Bu bağlamda Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye Kobanê saldırılarında doğrudan çetelere destekte bulunuyordu. Murşid Pınar’daki kapılarını çetelere açarak hem silah yardımı yapıyordu hem de çete üyelerini tedavi ediyordu. Türk devleti çeteler aracılığıyla gerçekleştirmek istediği hayalleri yerine getiremedi. IŞİD'in Kobanê'deki ilk yenilgisinin ardından Girê Spî, Sirîn, Minbic, Tebqa, Reqa'da geniş çaplı operasyonlar başlatıldı ve saldırılar Baxoz'a kadar ulaştı ve IŞİD karadan tamamen yok edildi.

IŞİD'in yok edilmesi Türk devletinin işine gelmiyor ve bununla büyük bir darbe yedi. Türkiye bu sefer  Kuzey ve Doğu Suriye'deki planlarını uygulamaya çalışıyor. Türkiye, 2016'da Bab, Ezaz ve Cerablus'u, 2018'de Efrin'i, 2019'da Baxoz zaferinden sonra Serêkanî ve Girê Spî'yi işgal etti. Şu ana kadar Türk devleti bölgeye yönelik saldırı ve tehditlerini gerçekleştirirken, bir yandan da IŞİD'in uyuyan hücrelerini desteklemeye devam ediyor. Ayrıca Hol Kampı’nda yeniden örgütlenmeye çalışan IŞİD çetelerine karşı yürütülen insani yardım ve güvenlik operasyonunda IŞİD ile Türk devleti arasında bağ olduğunu ortaya koyan bir sürü belgeye de ulaşıldı. Türk devleti halkların birlik içinde yaşamasını istemiyor. Bu yüzden de Kuzey ve Doğu Suriye halklarına insanlık dışı yöntemlerle saldırmaya çalışıyor. Ama buradaki halklar Türk devletinin saldırılarını boşa çıkarıyor.