‘Türk devletinin savaş suçlarını belgelerle duyuracağız’
Türk devletinin, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarını değerlendirerek Türk devletinin savaş suçu işlediğini ifade eden Cizre Bölgesi İnsan Hakları Örgütü Başkanı Evîn Cûma, halkın topraklarını savunduğuna vurgu yaptı.
VIYAN AMED
Qamişlo – Her insanın, kendi ülkesinde özgürce yaşama hakkı vardır. Bu en doğal insan hakkıdır. Aynı zamanda eşit ve adil bir dünyanın da temellidir. Ancak ne yazık ki; işgalci devletler faşist zihniyetleriyle saldırılarını sürdürmektedir. Bu, uluslararası insan hakları yasalarını çiğneyen, insanlık suçu işleyen işgalci Türk devletinin şahsında açıkça görülmektedir. Bu durum karşısında uluslararası kurum ve kuruluşlar geliştirilen hukuka sahip çıkmamaktadır. Tam tersine Türk devletinin işlediği suçlar karşısında, sessiz kalarak saldırıları destekliyor. 19 Kasım'dan bu yana işgalci Türk devleti, Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerine yönelik işgal saldırılarını sürdürmektedir.
Cizre Bölgesi İnsan Hakları Örgütü Başkanı Evîn Cûma, konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘Herkesin yaşam hakkı var’
Yaşam haklarının özgür yaşamın temeli olduğunu savunan Evîn Cuma, “Her insanın kendi toprakları üzerinde yaşama hakkı vardır. Aynı zamanda ekonomi, sosyal, siyasi ve öz savunma gibi hakları da var. Bu haklar herkes için özgür yaşamın temelleridir. Bir yerde işgal varsa bu durumdan tüm dünya etkileniyor. Çünkü uluslararası yasalar insan haklarını korumak için oluşturuldu. Ancak bu Kürt halkı için ne yazık ki geçerli olmuyor” dedi.
‘Demografi değiştirilmek isteniyor’
Türk devletinin bölgenin demografisini değiştirmek istediğini ve bu nedenle saldırı düzenlediğini ifade den Evîn Cûma konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları 2018 yılından bu yana vahşi bir şekilde devam etmektedir. İlk olarak Efrîn, Girê Spî ve Serêkaniyê’yi işgal etti. Şimdi Kuzey ve Doğu Suriye’nin tamamına savaş uçakları, tank, top ve İnsansız Hava Aracıyla (İHA) saldırmaktadır. Türk devleti bölgenin demografisini değiştirmek ve kendine göre dizayn etmek istiyor. Bölgede yaşayan insanları saldırılarla göç ettirmek ve yerlerine DAİŞ ile silahlı grupların ailelerini yerleştirmek istiyor. Şuan yüzlerce DAİŞ ve çete gruplarının aileleri işgal edilen yerlere yerleştirilmiş durumda. Efrîn’in yüzde 98’i Kürttü. Ancak şuan yüzde 15 Kürt burada kalmaktadır. Serêkaniyê içinde aynı şey geçerli. Sadece 5 Kürt aile burada kalmış durumda.”
‘Kürtleri istemiyoruz’ politikası
Türk devletinin sınırı bahane ederek topraklarını işgal etmek istediğini belirten Evîn Cûma, “Türk devleti ve ortaklarının amacı sınır bölgesindeki yerleri boşaltmaktır. İşgalci Türk devleti açık bir şekilde ‘Kürtleri burada istemiyoruz. Tek dil, tek bayrak, tek milletli bir toplum istiyoruz. Aynı zamanda bizim iktidarımızın çıkarlarına göre bir toplum istiyoruz ’ diyor. Uluslararası yasalara göre bu bir savaş suçudur” ifadelerini kullandı.
‘Türk devleti yargılanmalı’
Türk devletinin işlediği suçları belgelediklerini ve belgelerle dünyayı ayağa kaldıracaklarını vurgulayan Evîn Cûma, “Türk devleti ilk olarak yaşam yerlerine ve temel kaynaklara, hastane, tahıl, su, petrol, elektrik alanlarına saldırdı. Türk devleti Dêrik’te bir otomobili hedef aldı. Halk yaralılara yardım etmek için olayın yaşandığı yere gittiği sırada İHA’larla yeniden saldırdı. Saldırıda 12 kişi katledildi ve çok sayıda kişi de ağır yaralandı. Türk devleti bu insanlık dışı ve ölçüsüz katliamlarla halkımızı katletme isteğini bir kez daha gösterdi. Halkımız soykırımdan geçiyor. İnsan Hakları Örgütü olarak yaşanan katliamı belgeliyoruz ve belgelerle dünyayı ayağa kaldıracağız. Saldırıların son bulmasını ve Türk devletinin halka karşı işlediği suçlar nedeniyle yargılanmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.
‘Topraklarınızı savunun’
Devletlerin savaşı durdurmak istemediklerini ifade eden Evîn Cûma, “Devletlerin halklar üzerinde sürekli bir hesabı var. Var olan yasalar işgalcilere savaş, ama sivillere yaklaşma diyor. İşgal et ama huzuru senin sorumluğundadır diyor. Uygulamaları bir aşamada bırak diyor. Bu yüzden uluslararası devletlerin yasaları iki yüzlüdür. Halk sesini yükselttiği oranda kamuoyunu bilinçlendirecektir. Sessiz kalma, sesini yükselt, yaşanan suçları belgele ve dünyaya duyur. Türkiye’nin işgaline yanıt ol. Göç etmek koruma değildir. Kendi toprakları üzerinde kendilerini savunmalı. Bu temel üzerine kendimizi ve topraklarımızı savunacağız” diyerek konuşmasını sonlandırdı.