TAJÊ Sözcüsü Riham Hico: Tecrit Êzidî katliamının devamıdır

TAJÊ Sözcüsü Riham Hico, İmralı’da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan ağır tecrit ile halklara mesaj verildiğini belirterek, Irak ve KDP ile el sıkışan Türk devletinin planlarına izin vermeyeceklerini ifade etti.

HEVÎDAR ŞENGALÎ  

Şengal- İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'dan 30 aydır hiçbir şekilde haber alınamıyor. Kürt Halk Önderi’nin tecrit koşulları her geçen gün daha da ağırlaşırken, bir yandan da Kürt halkını yakından ilgilendiren gelişmeler yaşanıyor. Türk devleti, Irak ve KDP arasındaki görüşme trafiği de kesintisiz devam ediyor. Bu toplantıların hedefleri nelerdi? Bölgeye yönelik planlara karşı ne düzeyde bir mücadele gerekiyor? Tüm bu soruları ve son dönemde planlanan süreci Êzidî Kadın Özgürlük Hareketi (TAJÊ) Koordinasyon Sözcüsü Riham Hico, ajansımıza değerlendirdi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecride dikkat çekerek konuşmasına başlayan Riham Hico, "Biz Êzidî kadınlar olarak Önder Apo'ya yönelik tecridi kabul etmiyoruz. Bu tecrit tüm toplumlara, inançlara ve özgürlük savaşçılarına yöneliktir. Önder Apo'ya yönelik tecrit bizi de etkiliyor çünkü onun görüşleri Ortadoğu ve tüm uluslar için umut vericidir" dedi.  

‘Önder Apo özgürleşmenin yolunu gösteriyor’ 

Ortadoğu’da son dönemdeki dengelere dikkati çeken Riham Hico, hegemonik güçlerin Ortadoğu'daki otoritelerini kendi çıkarları doğrultusunda güçlendirmek istediklerini belirtti ve “Pek çok millet ve inanç var ve otoritelerin fikirlerini kabul etmiyorlar. Ama ne yazık ki bu milletler azaldığı için kapitalist zihniyet toplumlarla oynamış ve toplumlar gerçekliklerinden kopmuşlardır. Topluma karşı birçok özel savaş yapıldı. Bugün bu kapitalist zihniyete karşı çıkanlar hareketin mensuplarıdır. Önder Apo'nun fikirleri tüm toplumlara ve inançlara özgürleşmenin yolunu gösteriyor" şeklinde konuştu.  

‘Irak’ta iki yol var’ 

Konuşmasının devamında Irak'ta iki yol olduğuna dikkat çeken Riham Hico, bunu şu sözlerle tarif etti: "Irak'ta iki yol var. Birincisi Demokratik Ulus Sistemi, diğeri ise diktatörlüktür. Irak'ta kendi kendini yöneten hükümet belki demokrasi adı altında propagandasını yapıyor ama gerçekte bir diktatör. Irak genelinde ve Güney Kürdistan'da Êzidî toplumu, Araplar ve herkes, Önder Apo'nun düşünce çizgisi ve felsefesiyle diktatörlüğe karşı örgütleniyor. Bu nedenle hükümet, Önder Apo'nun fikirlerini kendisine yönelik bir tehdit olarak görüyor."  

‘Önder Apo'nun fikri sayesinde topraklarımızda yaşıyoruz’ 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın fikirleri ve felsefesi sayesinde Şengal topraklarında rahat bir şekilde yaşadıklarına dikkat çeken Riham Hico, sözlerine şöyle devam etti:  

"Onun fikirleri ve felsefesi olmasaydı Êzidî toplumu kendi kendine örgütlenemezdi. Bir iradeye ve karara sahip olacak gücü yoktu. Önder Apo'nun fikirleri olmasaydı Êzidî toplumu bu fermanda kurtarılamazdı. Topraklarından uzak kalacaklardı. Herkes kendi kültüründen uzaklaşacaktı. Bugün de toplumumuz üzerindeki planlarının ve oyunlarının devam ettiğini görüyoruz. Ama planlarını boşa çıkaran onun felsefesidir. Şengal'de Êzidî toplumu, Özerk Yönetim ve TAJÊ, egemenlerin zihniyeti ve oyunlarıyla mücadele ediyor. Onun için bugün Şengal'deki Êzidî kadınlar olarak mücadelenin içindeysek bu Önder Apo'nun fikri sayesindedir.” 

‘Toplum için mücadele ettiler’ 

Şengal topraklarında yaşanan fedakarlıkların kendilerine büyük bir miras bıraktığını aktaran Riham Hico, "Êzidî kadınları her kesim bu fikirle kendilerini tanıdı. Bugün Êzidî gençleri özgür düşüncelerle canlarını veriyor, toprakları için fedakârlık yapıyorsa bu Önder Apo'nun felsefesinin tanınması sayesindedir. Êzidî öncüleri de bu fikirle oluşmuşlardır. Yüzlerce kahraman, Êzidî toplumu için kendini feda etti. Mam Zekî, Eğid Civyan, Hêlin, Şîlan ve onlarca arkadaşımız fedakârlık yaptı. Aynı zamanda Êzidîlerin öncüleri de Seid heval, Dijwar, Zaradeşt, Pîrhemîd, Pîrçeko, Nazê ve Bêrîvan. Bütün bu şehitler büyük fikirlerle kendilerini inşa etmişler, bireysel kaygılardan vazgeçmişler, bütün toplum için mücadele etmişlerdir” dedi.  

‘Tecrit Êzidî katliamının devamıdır’ 

Riham Hico, mücadelelerinin öncelikle Abdullah Öcalan'ın fiziki özgürlüğü için olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Êzidî toplumunda kadınlar her zaman hayatın her alanında öncü olmuşlardır ancak son yıllarda ve fermanlar sonrasında kadınlar evlerinde tutsak edildi. Yaşam alanlarından uzaklaştırıldılar. Êzidî kadınlar olarak ilk görevimiz toplumumuza uygulanan soykırımı dünyaya kabul ettirmek olduğu gibi, önderliğimiz üzerindeki tecridi de kırmamız gerekiyor. Çünkü bu tecrit Êzidî katliamının devamıdır. Önder Apo'nun Êzidî toplumunu kurtardıktan sonra üzerindeki tecrit daha da ağırlaştı." 

‘Kadınlar ‘jin, jiyan, azadî’ etrafında birleşti’ 

Konuşmasının devamında Rojihilat Kurdistan’daki Kadın Devrimi’ne de dikkati çeken Riham Hico, "Bugün birçok kadın meydanlarda ‘jin, jiyan, azadî’ sloganını haykırarak, öfkelerini dile getiriyor. Doğu Kürdistan’dan önce Rojava Kürdistan'ında kadınlar, ‘jin, jiyan, azadî’ sloganıyla bir devrim sürecini başlattılar. Aynı slogan Şengal'de ve tüm dünyada yükseldi. Maalesef kadın birliği yoktu. Jîna Amini’nin öldürülmesiyle bu katliama tepki olarak kadın birliği oluştu” sözlerine yer verdi.  

‘Hedef herkes için net’ 

Riham Hico, Türk devletinin Irak ile görüşmesinin Êzidî ve Kürt toplumunun yok edilmesiyle ilgili olduğuna vurgu yaparak, "Türk işgali her görüşme yaptığında hedefleri herkes için nettir. Toplantı yaptıklarında bizler bu toplantının bir kısmının Şengal ile ilgili olduğunu da anladık. Hakan Fidan Güney Kürdistan'a geldiğinde Barzani'nin tüm ailesi ve onunla çalışanlar sıraya girdi. Neçirvan Barzani onu iki kez gördü. Birbirlerini gördüklerinde en sadık iki kardeş gibi birbirlerine sarıldılar. İnsan bu karşılaşmadan bile utanıyor” dedi.  

KDP ile Türk devleti arasındaki görüşmeleri ‘en büyük ayıp’ olarak nitelendiren Riham Hico, "Kürdistan'a bir düşman geldi, planları tamamen Kürt bölgelerine yönelikti, planları Kerkük, Silêmanî, Şengal ve Mexmur'a yönelikti. Irak'ta Kürtlerin yaşadığı bölgelerle ilgili hükümetle görüşmeler yapılıyordu, Güney Kürdistan'daki bu bölgelerle ilgili de görüşmeler yapılıyordu. Onun için o toplantı Kürtler için bir aşağılanma yeriydi, kimse düşmanını bu şekilde karşılamaz” diye belirtti.  

‘Dêrezor'da yaşanan durumu göz ardı etmeyeceğiz’ 

Riham Hico, konuşmasına şu sözlerle devam etti:  

"Asıl planları Kerkük'e dönüp KDP adına mezhep savaşı yürütmekti. Oraya çıkanlar ‘Biz Kürtlere karşı değiliz, KDP'ye karşıyız’ dediler. Planlarını Şengal’den önce Kerkük'te uygulamak istiyorlardı. Êzidî Katliamı’na karışan birçok Sünni aileyi Şengal’e geri döndürmek istiyorlardı. Toplumumuzun bunu kabul etmeyeceğini, savaşların, katliamların yaşanacağını biliyorlar. Ancak Êzidî toplumu onların gelişini kabul etmedi. Bu planın işe yaramadığını görünce Êzidîlerin Rahman Camii'ni yaktıklarını söylediler. Bunun propagandasını yapanlar KDP medyasıydı. Bunun üzerine Müslümanlar, Êzidîlerin kâfir olduğuna dair bir fetva yayınlayarak Êzidîler ile Müslümanların çatışması için farklı bir fikir ortaya attılar ancak Özerk Yönetim’in kurumları, güvenliği ve gücüyle cesur ve sabırlı yaklaşımı sayesinde Êzidîler çok bilinçli yaklaştı. Bugün Dêrezor'da yaşanan durumu göz ardı etmeyeceğiz."  

‘Anlaşmayı kabul etmiyoruz’ 

Türk devleti, KDP ve Irak hükümeti arasında Êzidî toplumuna karşı imzalanan ve toplum nezdinde anlaşmanın 74’üncü fermanın devamı olarak değerlendirilen 9 Ekim anlaşmasına dikkat çeken Riham Hico, "Bu planlarla yerli halkın topraklarına dönüşü olan 9 Ekim anlaşmasını hayata geçirmek istiyorlardı. Êzidîlerin öldürülmesine karışanların Şengal topraklarına geri gönderilmesini istiyorlardı. Bu anlaşma yapıldığında birçok ülke onlara destek verdi. Bugün de devam ediyorlar ama biz o anlaşmayı sonuna kadar kabul etmeyeceğimizi ve mücadelemizi büyüteceğimizi söylüyoruz. İrademiz dışında alınan bu anlaşmayı kabul etmiyoruz. İrademize aykırı her şeyin yapılmasına karşıyız. Biz diyaloga karşı değiliz ve Irak'la her zaman diyalog içerisindeyiz. Diyalog kapısı herkese açıktır. Bizim KDP'ye karşı bir tavrımız var o yüzden bir diyalogumuz yok. Fermanın ardından KDP özür bile dilemedi ve geri adım atmadı. Bugün bile düşmanla birlikte bize karşı savaşıyor" diye kaydetti. 

Riham Hico, zafere kadar mücadeleye devam edeceklerini söyleyerek, sözlerini şöyle tamamladı: "Irak, Şengal’i kimin savunduğunu, kimin kaçtığını da çok iyi biliyor. Bu nedenle bizim görüşümüz dışındaki anlaşmaları bize kabul ettiremezler. Bu yönde bir kararı kabul etmeyeceğiz. 9 Ekim anlaşmasına karşı mücadele edeceğiz ve Şengal'de demokratik özerklik projelerini hayata geçirmeye çalışacağız. Demokratik ve özgür bir Şengal için… Amacımız Şengal’in tüm renkleriyle özgür yaşamasıdır ve başarıya ulaşana kadar planımızı hayata geçirme mücadelemizi sürdüreceğiz."