‘Suriye krizine çözüm, Türkiye ile değil iç dinamiklerle aranmalı’

Şam ile Türk devletinin arasında olası bir görüşmenin Suriye’deki çatışmalı süreç açısından bir çözüm olmayacağını belirten Kadın Konseyi Başkanı Evîn Paşo, Suriye’nin demokratikleşmesi için çözümün iç dinamiklerle aranması gerektiğini vurguladı.

EBÎR MUHEMED

Qamişlo- Suriye’de 2011 yılından sonra gelişen siyasi istikrarsızlık, derinleşen ekonomik kriz ve Türk devletinin çeteler aracılığı ile geliştirdiği işgal politikası ülkeyi günden güne bir bilinmezliğe sürüklüyor. Şam hükümeti lideri Beşar Esad’ın sorunların çözümünü iç dinamiklerle masaya oturarak çözmek konusunda ayak diremesi, çatışmaların devamına ve halkın tepkisine neden oluyor.

Son zamanlarda AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Beşar Esad’ın yaptıkları açıklamalar, bir ‘Yumuşama mı yaşanıyor?’ Sorusunu akıllara getirirken, 2023 yılında kesilen görüşmelerin tekrar başlayacağı sinyallerini veriyor. Şam hükümeti ve Türk devleti arasındaki ilişkinin gidişatı belirsizliğini korurken, Suriye halkları ve iç dinamikler bu görüşmelerin çatışmaları ve istikrarsızlığı daha da büyüteceği görüşünde.

Kuzey ve Doğu Suriye Cizîrê Kantonu Özerk Yönetim Kadın Konseyi Başkanı Evîn Paşo, Türkiye ve Şam hükümeti arasında gelişen süreci ve Rojava’ya yansımasını değerlendirdi.

‘Suriye’deki ayaklanma bir halk hareketiydi’

“Arap Baharı” olarak adlandırılan süreçte sokağa çıkarak, özgürlükleri için  mücadele eden halklardan birinin de Suriye halkları olduğunu hatırlatan Evîn Paşo, halk ayaklanmalarının zaman içerisinde emperyalist müdahalelerle geriletildiğini vurguladı. Türkiye’nin de bu sürece müdahil olduğunun altını çizen Evîn Paşo, Türk devletinin, IŞİD gibi çete örgütlere destek vererek yeni Osmanlı hayallerini gerçekleştirmek istediğini söyledi. Evîn Paşo, Komşu ülkelere yönelik saldırılarının yanında Türk devletinin kendi yurttaşlarına da ciddi baskılar uyguladığını kaydetti.

‘Şam ve Türkiye arasında bir yumuşama birçok riski beraberinde getirir’

Türk devletinin, Suriye’nin birçok kentini işgal ettiğini belirten Evîn Paşo, “Ezaz, Cerablus, Bab, Idlib, Halep’in bir kısmı, Efrîn, Girê Spî û Serêkaniyê işgali Suriye’nin egemenliğine bir saldırıdır. Fakat bu işgale karşı Şam hükümeti sadece açıklama yapmakla yetindi. Son dönem yapılan açıklamalarla da Şam ve Türkiye arasında bir yumuşama olduğunu görüyoruz. Bu da pek çok şüpheyi ve riski beraberinde getiriyor. Suriye'nin birliğine yönelik bir tehdit ayrıca. Türk devletinin tarihi açıktır. Türkiye ile Şam Hükümeti arasında yakınlaşma olursa işgal altındaki Suriye toprakları artık kurtarılmayacak, bölünecektir."

Demografik değişimi meşrulaştırmak

Evîn Paşo, anlaşmaların hayata geçmesiyle demografik değişimin meşrulaştırılacağını belirterek, şöyle konuştu: "Bugün Efrin'de sadece Suriyeliler yaşamıyor, oraya Suriye dışından da insanlar yerleştirliyor. Bir diğer noktada bu anlaşmalar ile Kuzey ve Doğu Suriye projesine ve Suriye krizine çözüme karşıda bir cevap vermek istiyor. Aynı zamanda Suriye-Suriye diyalogunun da bozulmasına yol açacaktır. Eğer çözüm için dışarıyla anlaşma yapılırsa bu halkın iradesine uygun olmayacak, sadece hegemon devletlerin çıkarlarına uygun olacaktır.”

Evîn Paşo, Türk devletinin çatısı altındaki çeteleri Şam hükümetinin kendilerinin düşmanı olduğunu söyleyerek kandırdığını belirterek şöyle konuştu: “Çeteler tarafından işgal altında tutulan bölgelerde rahatsızlıklar açığa çıktı, hatta çatışmalara döndü bu durum. Şu anda Türk devletinin hiçbir zaman Suriye halkının dostu olmadığı ve olmayacağı bir kez daha ortaya çıkmıştır. Türkiye kendi çıkarlarını gerçekleştirmek için her şeyi yapabilir, Suriye halkının kanı aksa bile onlar için sorun değil.”

‘Özerk Yönetim her zaman diyalog ve anlaşmaya hazır’

Özerk Yönetim’in, MSD ve QSD'nin Suriye'deki krizin çözümüne yönelik Suriye-Suriye diyaloğu ve anlaşmalar yönünde yaptıkları çağrılara dikkat çeken Evîn Paşo, sözlerini şöyle sürdürdü: "Demokratik Özerk Yönetim, Suriye Demokratik Meclisi (MSD) ve Suriye Demokratik Güçleri (QSD) her zaman diyaloğa ve uzlaşmaya açık, Suriyeli çetelerin işlediği birçok kötülüğe rağmen Suriye yurtseverlerine ve elleri Suriyelilerin kanına bulaşmayanlara kapılarının açık olduğunu belirtiyorlar. Aynı zamanda Türk devletine güvenmemeleri konusunda da onları uyarıyorlar. Özerk Yönetim, MSD ve QSD yaptığı açıklamalarda Suriyeli mültecilere yönelik milliyetçi saldırılara karşı olduğunu söyledi. Demokratik bir Suriye'nin inşası için çalışan ve elleri halkın kanına bulaşmayan taraflarla diyalog kapısının açılması, Suriye'deki çatışmanın çözümü için olumlu ve önemli bir adımdır.”