Saliha Aydeniz: Özgürlük mücadelesi veren bir halkı hiçbir güç engelleyemez!

6’ncı Olağan Kongresi’nde konuşan DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, 21’inci yüzyılın Kürtlerin yüzyılı olacağını belirterek, “Zafere koşan Kürt halkını hiçbir güç durduramayacaktır. Kürtler yaşadıkları coğrafyaları demokratikleştirecek kendi topraklarında özgür bir yaşam sürecektir. Özgürlük mücadelesi veren bir halkı hiçbir güç engelleyemez!” dedi.

 

Ankara – Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) 6’ncı Olağan Kongresi’ni Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde gerçekleştirdi. “Örgütlü Toplumla Özgür Yaşama Doğru” sloganıyla düzenlenen kongreye Türkiye ve Kürt illerinin birçok kentinden binler akın etti. Kongreye binlerin yanı sıra Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Özgür Kadın Hareketi (TJA), Halkların Demokratik Partisi (HDP), SODAP, SYKP, TİP, Kürdistani İttifak içerisinde yer alan partilerin temsilcileri ile Asrın Hukuk Bürosu avukatları, çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi katıldı. Divan oluşumu ve saygı duruşuyla başlayan kongrede, tutuklu Kürt siyasetçileri Leyla Güven, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Selahattin Demirtaş ve İdris Baluken’in mesajları okundu.

TJA: Kongremizi direniş ruhuyla selamlıyoruz

Özgür Kadın Hareketi (TJA), kongreye gönderdiği mesajında şunları belirtti: “Özgürlüğü için öncelikle Kürt halkı, Kürt kadınları ve zor koşullar altında esir olan ve mücadele yürütenler… 21’nci yüzyılda mücadele, direniş ve Kürt kadınlarının örgütlülüğü üst seviyeye ulaşmıştır. Bu topraklarda kadınlar öncülüğünde insanlığın başlangıcı olan ilk devrim gerçekleşti. İnsanlık tarihi bugün de bu topraklarda yüzyılın devrim öncülüğünü Kürt kadınlara verdi. Kürt kadını da bu bilinç ve sorumlulukla, insanlık dışı güçlere karşı devrim dokusunu örüyor.  Bu doku, eşitlik ve insanlık cevherine dönen devrim dokusudur. Toplumsal sorunların çözümü için, ahlaki ve politik bir toplum için, kadınların eşitlik ve özgürlüğünün gelişmesi için her dönemden daha fazla kendini örgütlemiş ve emsalsiz bir direniş sürdürülüyor. Kadının var oluş anlamı ve gücü, yaşamın her alanında yaratılan tarihi insanlık değerlerimize sahip çıkıyor ve yeniden inşa ediyor. Bir kez daha kongremizi direniş ruhuyla karşılıyoruz. Nasıl ki yaşamın her alanında kadın öncülüğü esas ise bu kongremizin de özgür kadın ideolojisiyle inşa edileceğine inanıyoruz. Bu kongrenin, öncelikle kadınların birliği, Kürt halkının birliği ve toplumun örgütlülüğü görevini başarıyla yerine getireceğini umuyoruz. Bu inançla DBP’nin 6’ncı Olağan Kongresini saygıyla selamlıyoruz.”

Esengül Demir: Halklar savaşa karşı güçlerini birleştirmeli

Kongrede Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar konuştu. Ardından

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Esengül Demir söz aldı. Türkiye halklarının savaş karşıtlığı için yan yana gelip güçlerini birleştirmesi gerektiğini kaydeden Esengül Demir, “Bunun yolu müzakere, Abdullah Öcalan’ın görüşlerini, fikirlerini söylemesiyle geçiyor. Bunu korkmadan ifade etmek gerekiyor. Muhatap Sayın Öcalan’dır. Türkiye cumhuriyet savaşın bitmesini istemediği için, çözüm adresinin oradan geçtiğini bildiği için o adresin kapılarını kapalı tutuyor. Kürt sorunun çözümü için Abdullah Öcalan’ın fikirlerine dikkat çekilmesi gerekiyor. Kürt sorunu çözülmeden, kadınların, emekçilerin ve ülken yaşadığı sorunların çözümü mümkün değildir. Bu kongre zeminleri bunları ifade etmemizin en iyi yollarıdır. Bugün söylemezsek yarın geç kalabiliriz. Ukrayna halkı bir savaş ile karşı karşıya. Onlar neyi örnek alıyorlar, Kürt halkının direnişini örnek alıyorlar. Yaşamak direnmekten geçer, halklar kendilerini büyük bir hedef görürler. Onlarla yan yana dayanışma içerisinde olurlar. Direnişimiz büyüyerek devam edecektir. Dem dema azadiyê, dem dema serkeftinêye” ifadelerinde bulundu.

Saliha Aydeniz: Demokratik Özerkliği savunuyoruz

Kongre, DBP Eş Genel Başkanları Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır’ın konuşmasıyla devam etti.

Gündemdeki birçok konuya dikkat çeken DBP Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz, “DBP olarak bizler, Kürdistan’da olduğu gibi Ortadoğu’nun bütününde süregiden otoriter ve baskıcı ulus-devletlerin haklara yıkımdan başka bir şey getirmediğini biliyoruz. Ancak Demokratik Özerk bir yönetim modelli bu coğrafyada hakların rızasını esas alıp demokratik bir katılım üzerine inşa edilebilir. DBP olarak temel siyasi çözüm için Demokratik Özerliği savunuyoruz.  AKP iktidarı son yıllarda devreye koyduğu kayyım politikalarıyla Kürtlerin seçme ve seçilme iradesini gasp etmiştir. AKP-MHP faşizmi Kürtlerin seçilmiş milletvekillerini, eş belediye başkanlarını görevden alarak, Anayasayı, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı Kürtleri temel haklardan mahrum etmek için askıya alarak 20. yüzyıldaki koşulları dayatmaktadır” dedi.

Saliha Aydeniz’in konuşmasının devamı şöyle:

“Yine, Ortadoğu’nun en kadim dillerinden olan Kürtçe yüzyılı aşkındır alenen yasaklanmış durumdadır. Bu inkâr siyasetinin ve yasakçı zihniyetin son halkası bugün AKP iktidarıdır. AKP/MHP yönetimi bir taraftan devletin resmi kanalında Kürtçeyi Kürt düşmanlığının propaganda aracı yaparken diğer taraftan seçmeli dersi bir lütufmuş gibi sunuyor. Anadilde eğitim Kürtlerin en büyük talebi ve hiçbir koşulda vazgeçmeyeceği kırmızı çizgisidir! Biz koşulsuz olarak anadilde eğitimin kamusal alan başta olmak üzere yaşamın her alanında özgürce yaşamasını savunuyoruz. Bunun için her zamankinden daha büyük bir mücadele ortaya koyacağız!

“DBP ‘Üçüncü Yol’un savunucusu ve inşa gücüdür” 

Değerli arkadaşlar, yüzyıldır Türkiye ve Kürdistan halklarına; tekçi, ulusalcı, milliyetçi, cinsiyetçi iki hegemonik yönetim rejimi dayatılmaktadır. Bugün topluma dayatılan iki kutuplu siyaset anlayışı da devletçidir. Emek sömürüsüne dayanır, kadın düşmanıdır. İki anlayış da kendini Kürt düşmanlığından kurtaramamışlardır. Halklarımız bu anlayışlara mecbur değildir. DBP bu iki rejim karşısında Üçüncü Yol’un savunucusu ve inşa gücüdür. Üçüncü Yol bir seçim ittifakı değildir. Dönemsel ve taktiksel değil, stratejik ve uzun erimli hattın adıdır! Üçüncü Yol ‘Demokratik, Ekolojik ve Kadın Özgürlükçü Paradigma’ üzerine yükselen bir yaşam tahayyülüdür. Yalnızca siyasi bir tahayyül değil, toplumsal, ekonomik, ekolojik ve toplumsal cinsiyet yönleriyle yeni bir yaşam inşası talebi ve iradesidir. 

“Demokratik ittifakı en güçlü şekilde savunuyoruz”

Kürtler ve demokrasi güçleri Üçüncü Yol stratejisiyle Türkiye siyaset sahnesinde oyun kurucudur. Ciddi bir siyasi ve toplumsal birikime, deneyime, etkiye ve güce sahibiz. Bizler bu gücümüzü, Kürt sorunun çözümü başta olmak üzer karşı karşıya olduğumuz bütün sorunların çözümü için seferber edeceğiz. Kürt Halkı, özgürlük ve demokrasinin büyük kazanması dışındaki hiçbir yaklaşıma payende olmayacaktır. Çok kıymetli Türkiye halkları, 3.Yolun inşası, demokratik ittifakı en geniş toplumsal zeminini büyütmekten geçmektedir. Demokratik İttifakın inşasında Demokrasi İttifakı da önemli bir yere sahiptir. Daha dönemsel olan ancak halkların yararına olan bütün girişimler Demokrasi İttifakı bünyesine ve etrafında bir mücadele hattı oluşturmalılar. DBP olarak, demokratik ittifakı en güçlü şekilde savunuyoruz.

“HDP’yi büyütmeye devam edeceğiz”

Değerli halkımız, Türkiye’de bugün demokratik siyaseti savunmak önemli bir sorumluluktur. Bu sorumluluk en fazla siyasetin omzundadır. Demokratik siyaseti savunmak bugün toplumu savunmaktır! Cumhuriyet tarihi boyunca bu ülkede hiçbir zaman inşa edilmemiş demokrasi, 20 yıldır yönetimde olan toplum düşmanı AKP iktidarı tarafından tamamen yok edilmiştir. Tekçi Cumhuriyet rejiminde soykırımdan geçilen hakların ve inançların kendi varlığıyla yer aldığı, ulusalcı, milliyetçi, tekçi iki rejime karşı Üçüncü Yol siyasetini inşa eden tek parti HDP’dir. Savaşa, emek sömürüsüne, ayrımcılığa, ırkçılığa, faşizme ve erkek egemenliğine karşı mücadele eden tek partidir. Bu nedenle HDP’yi savunmak halkı ve toplumu savunmaktır. DBP olarak HDP ve fikriyatını, savunmaya, karşı karşıya kaldığı bütün tehlikeleri bertaraf etmeye ve HDP’yi büyütmeye devam edeceğiz. 

“Ortak mücadele birliği özgürlüğü getirecektir”

Değerli Kürdistanlılar ve Türkiye halkları, Kürdistan halklarının kaderi ile Türkiye halklarının kaderi birbirine bağlıdır. Bu coğrafyada yaşayan hakların maruz kaldığı baskı, şiddet ve sömürü de benzer olduğu için bu kader ortaklığı söz konusudur. Kürdistan nede Türkiye hakları şuan maruz bırakıldıkları kadere mecbur değildir. Bugün sömürü çarkının dişlisine ilk takılanlar inkâr edilen ve hatta varlığı ortadan kaldırılmak istenen Kürtler, açlık sınırına mahkûm edilen işçi ve emekçiler, kırım düzeyinde bir şiddetle karşı karşıya bırakılan kadınlar, tarih boyunca inançları dolayısıyla baskılanan ve yok sayılan Aleviler ve hegemonik savaşlar sebebiyle yerini ve yurdunu terk etmek zorunda bırakılan mültecilerdir. Bu sömürü çarkına karşı çıkmak Türkiye ve Kürdistan’da eş zamanlı gerçekleşecek mücadele ile mümkündür. Ortak mücadele birliği Türkiye’de demokrasiyi Kürdistan’a özgürlüğü getirecektir.

“Binlerce Kürt cezaevlerinde rehin tutuluyor”

Kürtleri topyekûn imhasına ve ülkenin bütün kaynaklarını savaşa peşkeş çekilmesine karşı çıkan binlerce Kürt, yıllardır cezaevlerinde rehin tutulmaktadır. Bu uygulama, Kürt sorunun daha da çözümsüz hale gelmesinin en önemli nedenlerindendir. Kürt sorununu çözmek için atılacak ilk adım Kürdün özgür koşullarda siyaset yapmasına olanak tanımaktır. DBP olarak cezaevinde rehin tutulan başta Sayın Öcalan olmak üzere bütün siyasi tutsakların derhal serbest bırakılması gerekir. 

“Çözüm İmralı’dadır”

Değerli halkımız, sevgili yoldaşlarım, Kürt sorununun çözümü ve demokratik müzakere koşulları için tek bir yol ve çözüm vardır. Yol; Demokratik Anayasa, çözüm ise İmralı’da Sayın Öcalan’dır. Dolmabahçe Mutabakatı ve o mutabakatta okunan metin Kürt sorunun çözüme kavuşturulmasında tarihi bir adımdı. Fakat AKP iktidarı savaştan beslenen güçlerle ittifak kurarak binlerce Kürt ve Türk gencinin yaşamı pahasına sözüm ona çözüm sürecini ‘buzdolabına’ kaldırıp mutabakatı reddederek savaşı seçti. Savaş siyasetinin ne ülkemizde ne de Dünyada sorunları çözmediğini canlı bir şekilde bugünlerde saldırıların merkezi olan Ukrayna’da tanıklık ediyoruz.

“Kadınlar ciddi kazanımlar elde etti” 

Sevgili kadınlar, değerli halkımız; erkek egemenliği yalnızca ülkemizde değil bütün dünyada süregiden temel sorundur. 5 bin yıllık sınıflı toplumdan ve son halkası olan kapitalist moderniteden beslenen erkek egemenlikli devletçi sistem köklü bir sistemdir. DBP ve geleneğini miras aldığı partiler bu alanda ciddi mekanizmalar inşa etmiştir. Kürt Kadın Hareketi yarım asırdır erkek egemenliğine karşı mücadele vermektedir. Kadın özgürlükçü bir yaşam kurmak için ciddi kazanımlar elde etmiştir. Partimiz DBP, Kürt Kadınlarının görkemli mücadelesinin, Türkiye feminist hareketinin kazanımlarını da Ortadoğu’daki kadınların muazzam direnişini de miras almaktadır. 

“Siyaset sahnesinde devrim gerçekleştirdik”

Kürt kadın hareketi, Kadınların siyasetin dışına itilmesine karşı kadınların siyasete aktif katılımını sağlamak için eş başkanlık sistemini büyük bir direniş ve mücadele ile hayata geçirdik. Eş başkanlıkla yalnızca yönetimlerimizin başkanlıklarında değil, siyasetin her kademesinde eşit temsiliyeti ve katılımı esas alıyoruz. Toplumsal alanda ve siyaset sahnesinde bir devrim gerçekleştirdik. Yerel yönetimlerde bir ilki gerçekleştirerek eş başkanlık sistemini dünyada ilk defa belediyelerde uygulayan parti olduk. Bu ülkemizdeki kadın mücadelesinin gururu ve onurudur. Bu dünya kadın mücadelesine armağanımızdır. Eşbaşkanlık sistemi bugün AKP/MHP’nin saldırısı altında. Ancak AKP/MHP iktidarının bu kadın düşmanı tutumu karşısında kadınlar tek bir adım dahi geri atmadı. Burada bu mücadeleyi yürüten bütün kadın yoldaşlarımızı selamlıyoruz.

“Eş başkanlığı savunmaya devam edeceğiz”

Eş başkanlık, erkek egemen iktidarlara ve yönetimlere karşı, kadın özgürlükçü bir toplumu yaratmada hem Türkiye hem Ortadoğu hem de dünya için ciddi bir alternatif modeldir. Bu nedenle milyonlarca kadın bugün bu sistemi savunuyor. Kadın düşmanı AKP/MHP iktidarı bu nedenle Kürt kadınlarına saldırıyor ve rehin alıyor. Bugün Semra Güzel’in şiddetin hedefi haline gelmesinin bir sebebi kadın özgürlük mücadelesinin bir parçası olmasıdır. Ancak Semra Güzelin hikayesi Kürtlerin hikayesidir. Semra yoldaşımız, sürekli bir biçimde şiddetin kıskacında tutulan bir halk olan Kürt halkının direnişçi bir evladıdır. Barış sürecinde sevdiklerinin peşine düşen binlerce aile, arkadaş ve yoldaştan biridir. Bu saldırılara karşı eş zamanlı mücadele eden, ömürlerini kadın özgürlük mücadelesine adadığı için bugün cezaevlerinde rehin tutulan Sabahat Tuncer, Aysel Tuğluk, Ayşe Gökkan, Gültan Kışanak, Leyla Güven ve Figen Yüksekdağ şahsında bütün kadınları selamlıyorum. Demokratik Bölgeler Partisi olarak eş başkanlık sistemini savunmaya, korumaya ve hayata geçirmeye devam edeceğiz.

“Kadın mücadelesinden geri adım atmayacağız”

Kadınlar olarak yüz yılı aşkındır yürüttüğümüz bir mücadeleyle ilmek ilmek dokuyarak oluşturduğumuz kadın kazanımlarımız, kadın değerlerimiz gece yarısı kararnamelerle el konuldu. Kadın mücadelesinin büyük mücadelesinin sonucu olan İstanbul Sözleşmesi tek adamın imzasıyla bir gece yarısı fes edildi. Bu iktidar bu şekilde kadın-kırımına onay vermiştir. İstanbul Sözleşmesi kadına yönelik şiddetle mücadelede son derece etkin bir yasal düzenlemedir. Tüm kadın kazanımlarını geri almak, korumak, büyütmek için bir an bile kadın mücadelesinden geri adım atmayacağız.

“8 Mart’ı şimdiden kutluyoruz”

Bu vesileyle asırlardır süren görkemli kadın mücadelesinin zafer sembolü olan 8 Mart’ı şimdiden kutluyoruz! Bütün kadınların 8 Mart kadınlar günü kutlu olsun! Sömürüye, şiddete, ayrımcılığa ve erkek egemenliğine karşı mücadelenin sembol günü 8 Marttır! Bu görkemli mücadelenin öncüsü kadınlara selam olsun. Selam olsun sokakta, tarlada, evde, fabrikada; bulundukları her yerde emekleriyle dünyanın dönmesini sağlayan bütün kadınlara. Selam olsun şu an 8 Mart için her yeri mücadele ve direniş alanına dönüştüren kadınlara. Jin, Jiyan, Azadi! Değerli gençler, mücadelemizin öncü gücü, yoldaşlarım, bu mücadelede en büyük direnişi ortaya koyan, kurucu fikriyatı inşa eden, en önde koşan hep gençler oldu. Bu gelenek genç başladı, gençlerle başladı ve gençlerle Kürdistan’a özgürlüğü, Türkiye’ye demokrasi getirecektir. Sömürgeci devletlerin bütün baskı ve şiddetine rağmen, genç erkekler ve genç kadınlar tek bir adım dahi geri atmadı. Sizler özgürlük mücadelesinin dünü, bugünü ve geleceğisiniz. Bu halkın gururu bu toplumun umudusunuz. Hepinizi büyük zaferimize olan inancımızla selamlıyoruz. 

“Şimdi büyük kazanma zamanı”

Bu yüzyıl Kürtlerin yüzyılı olacaktır. Zafere koşan Kürt halkını hiçbir güç durduramayacaktır. Kürtler yaşadıkları coğrafyaları demokratikleştirecek kendi topraklarında özgür bir yaşam sürecektir. Özgürlük mücadelesi veren bir halkı hiçbir güç engelleyemez! Bu vesileyle, Kürtlerin zulme karşı direnişinin, zalime karşı zaferinin ve sömürgeciliğe karşı özgürlüğünün sembol günü olan 21 Mart’ı büyük bir coşkuyla kutlayacağımızı ilan ediyoruz. Hepinizin Newroz’nu şimdiden kutluyorum. Bu Newroz Kürtlerin büyük zaferinin başlangıcı olacaktır! Şimdi Kürdistan’da büyük kazanma zamanı. Şimdi özgürlük zamanı. Şimdi demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü Kürdistan’ı inşa zamanı. Hepinizi saygıyla, barış ve özgürlük umuduyla selamlıyorum.” 

DBP’nin 6’ncı Olağan Kongresi büyük bir coşku ile son buldu. DBP’nin mevcut Eş Genel Başkanları Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır oy birliği ile bir kez daha aynı göreve seçildi.