Pervin Buldan: AKP-MHP seçim kampanyasını savaşla başlattı
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, AKP-MHP’nin seçim kampanyasının startını savaşla verdiğini söyleyerek, “İktidara çok net söylemek isterim ki; bu oyunlar tutmayacaktır” dedi.
Ankara- Halkların Demokratik Partisi (HDP) Parlamento Kadın Grubu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Grup Toplantısı’nı gerçekleştirdi. Grup toplantısında HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan konuştu.
Toplantı salonu sıralarına Federe Kürdistan Bölgesi’nin Süleymaniye kentinde 4 Ekim’de suikast sonucu katledilen Jineoloji Akademi Merkezi üyesi, gazeteci Nagihan Akarsel, İran’da “ahlak polisi” tarafından katledilen Jina Mahsa Amini’nin fotoğrafları ile “Savaşa hayır”, “Jin jiyan azadî” ve “Şiddete, savaşa ve yoksulluğa karşı isyandayız” yazılı dövizler bırakıldı.
‘Savaş zihniyetini herkes görmelidir’
Kadınları Kürtçe selamlayarak konuşmasına başlayan Pervin Buldan, AKP’nin savaş politikalarına değindi ve “İktidarlarının bekası için canları ve yaşamı hiçe sayan AKP-MHP savaş zihniyetini herkes görmelidir. Kaybedeceğini gören AKP-MHP ittifakı, siyasi ömrünü uzatmak için seçim kampanyasını savaş politikalarıyla başlatmış durumdadır” dedi.
‘Bu oyun tutmayacak’
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye ile Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik hava saldırılarına değinen Pervin Buldan, “Kuzey ve Doğu Suriye sivil yerleşim bölgelerine yönelik olarak gerçekleştirilen hava operasyonu ve saldırıların hemen öncesinde Taksim’de yaşanan karanlık patlama kesinlikle bir tesadüf değildir. Ortada elbette aydınlatılması gereken yığınla soru işareti vardır. Bu karanlığı açıklığa kavuşturmak yerine savaş siyasetine sarılan iktidara çok net bir şekilde söylemek isterim ki bu oyunlar tutmayacaktır. AKP-MHP iktidarının iddia ettiği gibi Kuzey ve Doğu Suriye’deki demokratik yönetim modeli, Türkiye için bir tehdit değildir. Halkların ortak geleceği açısından asıl tehlike, AKP-MHP’nin dayattığı savaş politikalarıdır” diye konuştu.
‘Bu yanlıştan bir an önce vazgeçilmelidir’
Pervin Buldan, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
“Buradan açık bir şekilde söylüyorum: Kuzey ve Doğu Suriye halklarına, Kürt halkına, kadınlara yaşattığınız bu savaştan ve yıkımdan size asla bir iktidar çıkmayacaktır. Bunu çok net bir şekilde ifade ediyorum. Bu savaş politikalarına derhal son verin. Sorunların çözümü diyalog ve müzakerededir. Demokratik barışçıl adımlardadır. Çatışma ve şiddet politikasıyla bugüne değin çözülebilen tek bir sorun olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Bu yanlıştan bir an önce vazgeçilmelidir. Suriye halkları üzerinden elinizi çekin. Kuzey ve Doğu Suriye’den elinizi çekin.”
‘Büyük oyunu görün’
Pervin Buldan aynı zamanda savaş karşısında sessiz kalanlara da seslenerek;
“Buradan, bu savaş politikalarına sessiz kalanlara ve de alkış tutanlara da diyorum ki; seçim öncesi sahneye konulan bu büyük oyunu hepimizin görmesi gerekiyor. Bu oyunun bir parçası değil, hep birlikte karşısında olalım. Bu savaş çığırtkanlığına karşı biz HDP olarak sonuna kadar demokratik çözümde, demokratik müzakerede ısrar etmeye devam edeceğiz. Bu ülkenin ve halkların savaş, çatışma, şiddet ve çözümsüzlük cenderesine alınmasına asla izin vermeyeceğiz. Tüm demokratik kamuoyuna, tüm toplumsal kesimlere, vicdanlı insanlara, barışı isteyen herkese sesleniyorum; Hep birlikte bu savaş politikalarının karşısında olalım, demokratik çözümün yanında olalım. Bu iktidarın yarattığı çıkar savaşlarının bir tek insanın canına dahi mal olmasına asla izin vermeyelim. Demokratik ortak bir geleceğin inşası için gücümüzü ve irademizi mutlaka ama mutlaka birleştirelim. HDP, bu konu olmak üzere bütün savaşlar, çatışmalar karşısında üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirmeye hazırdır ve her zamanki gibi kararlıdır. O yüzden bu kürsüden bir kez daha ifade ediyorum: Savaşa hayır diyorum” şeklinde konuştu.
‘Alanlarda olacağız’
Konuşmasına 25 Kasım haftası ile devam eden Pervin Buldan, “Yaşamımızla, mücadelemizle direneceğiz, siyasetimizle, sözümüzle, kalemimizle direneceğiz, yürüyüşlerimizle, halay ve dansımızla, zılgıtlarımızla direneceğiz, beyaz tülbentlerimizle; allı morlu, heft renkli şallarımızla ve saçımızın teliyle direneceğiz sevgili kadınlar. Saçımızın teliyle. Kadınlar olarak bulunduğumuz her yerde ‘jin, jiyan, azadî’ demeye devam edeceğiz” dedi ve alanlarda olacaklarını kaydetti.
‘Jin jiyan azadî’ diyoruz
Pervin Buldan, konuşmasının devamında şunları dile getirdi:
“Öncülük ettiğimiz üçüncü yol siyasetimizle, emek ve özgürlük ittifakımızla, 'jin jiyan azadî' şiarımızla bu seçimlerin temel belirleyici gücü biz kadınlar olacağız. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki Türkiye’yi tek adamlara teslim etmeyeceğiz. Kadınlar olarak bu ülkeyi biz yöneteceğiz. 2023 seçimlerine damgayı biz kadınlar vuracağız. Biz kadınlar kendimizi seçeceğiz. Biz kadınları bizi yönetecek olanları seçeceğiz. Eşit ve özgür bir yaşam için jin jiyan azadî diyoruz. Şiddetsiz bir ülke, şiddetsiz bir dünya için jin jiyan azadî demeye devam edeceğiz. Barış için, demokrasi için, insan hakları ve adalet için jin jiyan azadî demeye devam edeceğiz. Direnişleriyle, diktatörlükleri sallayan tüm dünya kadınları ile beraber ‘jin jiyan azadî’ diyoruz.”
Barış Annesi Bedia Gökyüz: Kadınların üzerinden ellerinizi çekin
Barış Anneleri Meclisi üyesi Bedia Gökyüz, heyecanlı olduğunu söyleyerek başladığı konuşmasında 25 Kasım’a ve kadınların 25 Kasım mücadelesine değindi. Ardından ise konuşmasına şöyle devam etti; “Kaç gündür Kobanî ve Rojava’yı vuruyorlar, sanki süpürüyorlar, ne haddinize! Oraya barbar IŞİD’i çıkardınız, onun önünde yine kadınlar durdu. O yiğit kadınları sizin haddiniz mi oradan süpürmek! Siz daha kadının gücünü görmemişseniz. Demek ki siz daha hiçbir şey görmemişsiniz. Kadın kendi kendisini yönetebilir. Köyleri var, kasabaları var, ekin ekiyorlar, çocuklarına da ailelerine de bakıyorlar. Artık ellerinizi çekin onların üzerinden, bizim üzerimizden çekin. Bizim üzerimizden elinizi çekin erkekler. Dünyayı yönetenlere sesleniyorum: Kadınların üzerinden ellerinizi çekin, kadınlar özgür olsun. Biz eski kadınlar değiliz, gözümüz açıldı. Eskiden erkekler diyordu kadınları aç bırakın yola gelsinler. Artık bunu unutsunlar, kadınlar artık çalışıyor. Şimdi kaç çocuk yaparsa ‘terörist’ oluyor. Teröristin aslı sizsiniz. Terörist olan hırsızlık yapar, tecavüz yapar, kadın öldürür. Biz kimseyi öldürmüyoruz, kimsenin hakkına tecavüz etmiyoruz, kimseye hakaret etmiyoruz. Biz sadece insan olarak yaşamak istiyoruz. Bizi de artık birey olarak bizi görün. Biz bundan sonra erkek egemenliğini kabul etmiyoruz, her yerde varız, var olmaya devam edeceğiz. Kendimizi de yönetebiliriz. Biz olmazsak siz hiç olamazsınız. Ben eşimle birlikte köyde tarlaya gidiyordum. Ben gidiyordum, o arkada kalıyordu. Erkekler kadınların gücünün farkına varmışlar ama gururlarına yediremiyorlar. Artık kadınların üzerinden ellerini çeksinler, bizden ne istiyorsunuz. Orayı vur, burayı vur, kadınlar işini yapsın. Kadın işini de yapar, sizi de yönetir, kendini de yönetir. Kadınlar artık başkaldırmış size boyun eğmeyecek. Her bijî ji we re. 25 Kasım’da hepimiz sokaktayız.”
Şükran Kablan Yeşil: Yaşamlarımıza sahip çıkmak için alanlardayız
KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil da burada bir konuşma yaptı. Barış Annesi Bedia Gökyüz’ün konuşmasının anlamlı olduğunu söyleyen Şükran Kablan Yeşil, “Anamızın hepimizin içine değen konuşmasından sonra bu konuşmayı hadsizlik ve yersiz sayarım. Bugün belki de bize en yakın şey ölüm ama bu bizi korkutmuyor. “Haklı olan her şey için mücadele etmeye devam edeceğiz” diyen Mirabal’ın bizlere bıraktığı geleneğiyle hepinizi kucaklıyorum. Yaşadıklarımızı anlatmak, birbirimizin yüreğine değmek için buradayız. 25 Kasım’da kadına yönelik şiddete, savaşa hayır diyeceğiz. Başta yoksulluğa ve bizlere dayatılan bütün şiddet biçimlerine hayır demek için sokaklarda olacağız. Özgürlüğümüz, haklarımız ve yaşamlarımıza sahip çıkmak için alanlarda olacağız” ifadelerini kullandı.
Kadın yoksulluğunun Türkiye’de had safhaya ulaştığını ve artık üzerine söz kurmanın bile gerekli olmadığını dile getiren Şükran Kablan Yeşil, “Biz kadın yoksulluğunu Antep’e atılan roketten görüyoruz. Bu faşist iktidarın bizden çaldıklarını savaşa, tanka, topa yatırmasından biliyoruz. Mücadele gücümüzü, haklarımıza saldıran iktidarın tutukladığı ve bugün tutsak olan kadın milletvekillerinden, Şebnem Hocadan, Mücella Abladan alıyoruz. Bu iktidar bizleri bugüne kadar sadece ev içinde aile olarak tanımlamak istedi. Ama biz makbul bir kadın olmayacağımızı söyledik. Dün Arjantin’de bir kişi daha eksilmeyen kadınlarla, Rojava’da DAİŞ’e karşı direnen kadınlarla omuz omuza burada ve İstanbul’da “sokaklar bizimdir” diyerek sokakları terk etmedik. 25 Kasım’da aynı dirençle alanlarda olacağız. İktidar eylemleri yasakladı ama bunu yaparken kadınların tepkisini ve öfkesini hesaba katmadı. Kadın mücadelesi 3 kelime ile özdeşleşmiştir: Umut, cesaret ve direniş. Bizler bu sene “saçımızın teline, özgürlüğümüze sahip çıkıyoruz” diyerek yan yana sokaklarda olacağız. Bu iktidarın bizlerden çaldığı her şeyi yeniden almak için omuz omuza direneceğiz ve birlikte var olacağız. Mirabel Kardeşlerden Jina Emini’ye vazgeçmeyeceğiz ve her yerde Jin jiyan Azadî diye haykırmaya devam edeceğiz.”