KODAR’dan Zeyneb Xoresan: 2023 değerlere sahip çıkma yılıydı

İran ve Doğu Kürdistan’da 2023 yılında verilen mücadeleyi “Değerlere sahip çıkma” olarak değerlendiren, KODAR Üyesi Zeyneb Xoresan, kadınların bir kez daha ataerkilliğe karşı ayaklandığını söyledi.

SEMA ZÎLAN

Silêmanî- İran ve Rojhilat Kurdistan’da Jina Mahsa Amini’nin ‘ahlak polisleri’ tarafından katledilmesi ardından 16 Eylül 2022 yılında kadın öncülüğünde ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın ‘Jin jiyan azadi’ felsefesi ışığında başlayan ayaklanma, bugün sivil itaatsizlik eylemleri ile yaşamın her alanına yayıldı. Kadın öncülüğündeki ayaklanma halkların ortak taleplerine dönüştü. Zihniyet olarak büyük bir değişimi yaratan ayaklanmanın ardından hiçbir şey eskisi gibi olmayacağa benziyor. 

İran ve Rojhilat Kurdistan’da 2023 yılında yaşanan gelişmeleri değerlendiren Doğu Kürdistan Özgür ve Demokratik Toplum Kongresi (KODAR) Yönetim Kurulu Üyesi Zeyneb Xoresan, "İran rejimi kadınlardan intikam almak için her zamankinden daha fazla ve sistematik kadınlara saldırdı. Bu yıl yüzlerce kadın tutuklandı, gözaltına alındı ve idam edildi" diye belirtti.

‘2023 değerlere sahip çıkma yılıydı’

Doğu Kürdistanlı kadınların bu yılı mücadele ile geçirdiğini söyleyen Zeyneb Xoresan, “Bu yıl kendini tanıma ve değerlere sahip çıkma yılıydı. Doğu Kürdistan ve İran'daki kadınların kültürü her yerden daha derindir. Bu nedenle Doğu Kürdistan ve İran'ın tarihine bakıldığında bugüne kadar yaşanan devrimlerin hepsinde kadınların öncülük ettiği görülür. Bu devrimlerde kadınların her zaman çok önemli bir rolü olmuştur. Sistemin ve iktidarın değiştirilmesinde kadınlar her zaman çok çalıştılar, çok mücadele ettiler. Son iki yıldır bu çok açık bir şekilde ortaya çıktı. Doğu Kürdistan ve İran'da gerçekleşen ‘Jin, jiyan, azadî’ devriminde kadınların mücadelesi ve direnişi büyük çapta belirleyici oldu. Kadınların tutumu her zaman tüm toplumu etkilemektedir. Kadının bu etkisi Doğu Kürdistan'da en üst düzeyde yaşanıyor" ifadelerinde bulundu.

‘‘Jin, jiyan, azadî’ devrimi, Önder Apo'nun kadınlar üzerindeki etkisini ön plana çıkardı’

Doğu Kürdistan ve İran'da kadınların konumunun çok güçlü olduğunu belirten Zeyneb Xoresan, “İran'ın kadın karşıtı rejimi her zamankinden daha fazla kadına saldırıyor. Politikaları ile kadını doğasından koparmak istiyor. Örneğin geliştirilen güzellik anlayışı ile kadınlara hem ruhsal hem fiziksel zarar verilmektedir. Bu uygulamaları yaygınlaştırarak kadınların özgürlük arayışlarını sınırlamak istiyor. Ancak bu politikalara rağmen kadınlar bu devrimde güçlü bir duruş sergiliyor. Özellikle bu yıl Doğu Kürdistan ve İran kadınlarının sadece tavır almakla yetinmediğini, örgütlenerek bu seviyeye ulaştıklarını gördük. Kadınlar öz savunma güçlerini geliştirmiş, aynı zamanda her alanda bilimsel yaklaşımı da yükseltmişlerdir. Doğu Kürdistan ve İran'daki ‘Jin, jiyan, azadî’ kadın devrimi, Önder Apo'nun kadınlar üzerindeki etkisini ön plana çıkardı" sözlerine dikkat çekti.

‘Kadınlar kimliğine tutunuyor ve bunun için mücadele ediyor’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın fikirlerinin Doğu Kürdistan ve İran kadınları üzerindeki etkisini anlatan Zeyneb Xoresan, şöyle konuştu: "Önder Apo'nun 1980'lerde geliştirdiği kadın özgürlük paradigması 1986'da güncellendi. Bütün bunlar kadın mücadelesinin en güçlü dayanağı oldu. Bu durum Doğu Kürdistan'da kadına yönelik baskıyı gündeme getirdi. Kadın ile erkek arasındaki, aile içindeki, anne ile çocuk arasındaki ve aynı zamanda bir bütün olarak kadın ile toplum arasındaki ilişkilerin daha fazla tanımlanması gerekmektedir. Doğu Kürdistan ve İran kadınları bu devrimle kendi temel yolunu ve çizgisini tanıdı. Kadınlar artık kimliğine ve varlığına tutunuyor ve bunun için mücadele ediyor. Bu devrimde Doğu Kürdistan'da, İran'da ve yurt dışında her kadın kendini ve kimliğini savundu. Bu nedenle her kadın bu devrimin içinde kendini gördü ve dünyanın her yerinde kadınlar verdikleri mücadeleyle bu devrimde yerlerini aldılar. Kadınlar bir kez daha ataerkilliğe karşı ayaklandı."

‘Kadınlar çok büyük bedeller ödedi’

İran hükümetinin Doğu Kürdistan ve İran genelinde uyguladığı kadın soykırım politikalarına değinen Zeyneb Xoresan, "Devrimden sonra rejim, kadınlardan korktuğu için cinsiyetçi saldırılarını kesinlikle artırdı. Bu devrimi bastırmak ve kadınların gözünü korkutmak için her yola ve yönteme başvurdu. Kuşkusuz bu mücadelede kadınlar çok büyük bedeller ödedi. Yaşanan toplumsal krizlerden en çok etkilenenler kadınlar oluyor. Ekonomik durum, yoksulluk, göç ve toplumun karşılaştığı her türlü zorluktan en çok kadınlar etkileniyor” şeklinde konuştu.

‘Verilen çaba yeterli değil’

Tüm bu politikalara karşın kadınların mücadele yürüttüğünü, örgütlendiğini söyleyen Zeyneb Xoresan, “Ama bu durumda bu çabaların düzeyi tatmin edici değil. Bu nedenle kadınların her alanda daha da örgütlenmesi gerekiyor. Her yıl yaklaşık 13-14 milyon çocuk ve genç kadın evlendiriliyor. Bu, Doğu Kürdistan ve İran'da da yüksek oranda yapılıyor ve bu da rejimin politikalarının bir sonucudur. Kadınların bu ahlak dışı uygulamaya karşı daha iddialı olmaları ve buna karşı örgütlülüklerini güçlendirmeleri gerekiyor. Çünkü kadınlar bu şekilde hem zihinsel hem de fiziksel olarak öldürülüyor. İran rejimi kadınlara yönelik her türlü soykırım saldırısını en üst düzeyde gerçekleştiriyor” dedi. 

‘Cezaevlerinde söylenen özgürlük şarkılarını duymak zorundayız’

Zeyneb Xoresan, konuşmasının devamında İran hükümetinin tutuklamalar yoluyla kadınlara uyguladığı baskılara da değinerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu yıl boyunca yüzlerce kadın tutuklandı, gözaltına alındı ve idam edildi. KJAR Üyesi Werîşe Mûradî’de İran rejimi tarafından tutuklandı. Werîşe Mûradî arkadaşımız, kadınlar için gece gündüz hiç durmadan çalıştı ve çok emek verdi. Werîşe Mûradî’nin yanındaki aktivist Pexşan Ezîzî de aynı şekilde tutuklandı. İran hapishanelerinde kadınlar her gün idam ediliyor. Bütün bunlar kadının iradesini bastırmak, baskı altına almak için yapılıyor. Cezaevlerindeki dostlarımızın söylediği özgürlük şarkılarını biz Doğu Kürdistan ve İran kadınları olarak duymak zorundayız. Katledilen kadınların çığlıklarını duymalıyız." 

‘Kararlılığımızla direnişin tanımı olmamız gerekiyor’

Konuşmasının sonunda Doğu Kürdistan ve İran kadınlarının özgürlük mücadelesine yeniden dikkat çeken Zeyneb Xoresan, sözlerini şöyle tamamladı: "Kararlılığımızla direnişin ve mücadelenin tanımı olmamız gerekiyor. Bundan sonra her zamankinden daha fazla kadınların çığlıklarına cevap olunmalı. Yurdun her köşesinde, yurt dışında, dünyanın her yerindeki her kadın, bunu en önemli ve temel görevi olarak görmelidir. Kadınların şahsına yönelik tüm topluma yönelik yapılan bu saldırılara kadınlarla birlikte tüm toplumun da karşı çıkması gerekiyor. Bu vahşete karşı toplumların tavrı isyan ve direniş olmalıdır. Bunu başarabilmek için tüm kadınların ve toplumların mutlaka Önder Apo'nun yaktığı özgürlük ateşi etrafında toplanması gerekmektedir. O ateşin sıcaklığıyla erkek egemen sistem yok edilmelidir. Kültüre, kimliğe, ahlaka sahip çıkma ancak bu şekilde sağlanabilir."