“Kadınların devrimdeki rolü başarı ve zaferi getirdi”

Rojava devriminin kadınların öncülüğünde geliştiğini belirten Fırat Bölgesi Aydınlar Birliği Eş Başkanı Felek Yusif, devrimde rol alan kadınların kendisiyle birlikte başarı ve zaferi getirdiğini kaydetti.

BEYDA OSMAN

Kobanê - Kuzey ve Doğu Suriye toprakları üzerinde Demokratik Özerk Yönetim ve QSD güçleri çatısı altında birçok farklı toplum ve oluşumlar yaşarken, buna yönelik birçok uluslararası ve bölgesel güçler de açık ve gizli plan ve ittifaklar yapıyor. Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldıran güçlerin amacı 19 Temmuz devrimini yok etmek ve bölgedeki varlığını kalıcılaştırmak. Fırat Bölgesi Aydınlar Birliği Eş Başkanı Felek Yusif, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırı, tehdit ve ittifakları değerlendirdi.

“Halk tekçi zihniyeti kabul etmedi”

Suriye rejiminin devrim öncesinde halklara tekçi zihniyetle yaklaştığını belirten Felek Yusif, “Devrimle birlikte halklar bu tekçi zihniyeti kabul etmedi. Bunun için halk serhıldana kalktı ve halkların baharı başladı. Herkesin kendi kültür ve kimliği ile yaşayabilecek bir demokratik değişimine gidildi. Komünal bir sistem kuruldu ve halk kendi kendini yönetmeye başladı. Ancak Özerk Yönetimin kurulmasıyla Türk devletinin vahşi saldırıları da artmaya başladı. Özgür Ordu, Cebhet El Nusra ve DAIŞ çeteleri adı altında şehirlerimize saldırılar yaşandı ancak direniş ile bu saldırılar geri püskürtüldü” ifadelerinde bulundu.

“Kadınlar devrim sürecine öncülük etti”

19 Temmuz devriminde yer alan kadınların öncülük ve rollerine de dikkat çeken Felek Yusif, konuşmasına şöyle devam etti: “Biz Kürt halkı olarak kendi kendimizi yönetmek istiyoruz. DAIŞ çetelerine destek veren hegemonik güçler ve Türk devleti Demokratik Ulus projesini yok etmek istediler. Ancak verilen direniş ve büyük bedeller ile sadece Rojava değil tüm Kuzey ve Doğu Suriye halkları DAIŞ çetelerinin elinden özgürleştirildi. Özgürleştirilen şehirler meclislerini kurdu. Çünkü Rojava Devrimi kadınların öncülüğünde oldu. Devrimde en önemli rol kadınlarındı, bu da kendisiyle başarı ve zafer elde etmeyi getirdi.” 

“Sessizlik anlaşma yapıldığını gösteriyor”

Değerlendirmesinde garantör güçlerin sessizliğine de değinen Felek Yusif, “Bazı güçler açık bir şekilde bize saldırıyorlar, ancak bazı güçler de gizli bir şekilde bize düşmanlık yapıyor. Amerika bir yandan QSD’den vazgeçmeyeceğini açıklıyor, diğer yandan da Türk devletinden de vazgeçmiyor. Rus güçleri ise QSD’yi Baas rejiminin sistemine entegre etmeye çalışıyor. Türk devleti günlük, rutin bir şekilde Kuzey ve Doğu Suriye halklarına yönelik insansız hava araçlarıyla sivilleri hedef alıyor, çocuk, genç ve kadınları katlediyor. Buna karşı hegemonik güçlerin sessizliği ise onlarla bir sözleşme veya anlaşma yaptığını gösteriyor” sözlerine dikkat çekti.

“Tarihi rolümüzü belirlememiz gerekiyor”

Kuzey ve Doğu Suriye halkları olarak büyük bir kararlılık sahibi olduklarını söyleyen Felek Yusif,

“İnsan hakları savunucuları vicdan ve ahlaki görevlerini yerine getirmeleri gerekir. Lozan Antlaşması’nın 100’üncü yıl dönümü yaklaşıyor, buna dair yeni bir yol haritası oluşturulacaktır, oluşturulacak bu yol haritasında bizler de kendi şehitlerimizin emeğine sahip çıkarak bu yol haritasında tarihi rolümüzü belirlememiz gerekir” diyerek sözlerini noktaladı.