Gülistan Kılıç Koçyiğit: Bugün hep birlikte direnme günüdür

DEM Parti, Meclis haftalık grup toplantısını Mêrdîn’de yapacak. DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, kayyımlara karşı, "Bugün hep birlikte direnme günüdür. Bugün demokrasi için mücadele etme günüdür" çağrısı yaptı.

Haber Merkezi- Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Mêrdîn, Êlîh ve Xalfetî’ye atanan kayyımlar nedeniyle yarın Meclis'te yapmayı planladığı Meclis haftalık grup toplantısını Mêrdîn’de yapacak.  Grup toplantısı yarın saat 13.00’da başlayacak ve Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları konuşma yapacak.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Gülistan Kılıç Koçyiğit, Mêrdîn Büyükşehir Belediyesi, Êlih Belediyesi ile Riha'nın Xelfetî (Halfeti) Belediyesi'ne atanan kayyımlara tepki göstererek "Bugün bu kayyım rejimi, adı konulmamış bir OHAL uygulamasıdır" dedi.

‘Rant hortumları kapandığı için kayyımı devreye soktular’

Gülistan Kılıç Koçyiğit, "31 Mart seçimlerinde bütün yolsuzluk ve talan muslukları kesildiği için, kendi çetelerine giden rant hortumları kapandığı için bugün yeniden halkın kaynaklarına çökmek için kayyımı devreye koydular. Bugün 4 Kasım ve yine güne büyük bir hukuksuzlukla uyandık. Tabii 4 Kasım tarihinin ayrıca bir özelliği var. 4 Kasım 2016 tarihinde HDP’ye büyük bir darbe gerçekleştirildi. Eş Genel Başkanlar Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile birçok milletvekili eşzamanlı bir operasyonla gözaltına alınıp tutuklanmıştı. Bu siyasi soykırım operasyonunun 8’inci yıl dönümünde bu sabah Türkiye yeni bir hukuksuzluğa yeni bir darbeye gözünü açtı. 4 Kasım tarihinin kayyım atanmasında seçilmesinin asla tesadüf değildir" dedi.

‘Ülkeyi bir kayyım ülkesine çevirdiler’

Daha önceki kayyım uygulamalarını hatırlatan Gülistan Kılıç Koçyiğit, "Biz bütün bu kumpaslara, bütün bu gasplara, bütün bu antidemokratik uygulamalara ve bütün bu darbelere direnen yegâne mücadele odağıyız" dedi. Gülistan Kılıç Koçyiğit, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Dün Kürt kentlerinde kayyım atandığında ses çıkarmayanlar, İstanbul Esenyurt’a kayyım atandığında şok oldular. Oysaki biz 2016’da Diyarbakır'a, Van’a, Mardin’e kayyım atandığında, 'bugün Diyarbakır halkının iradesine el konuluyorsa, bugün Van halkının iradesine el konuluyorsa bu yarın İzmir’in, Adana’nın, Mersin’in iradesine el konulacak' dedik. Mevzunun aslında Esenyurt gibi en büyük gelir kaynaklarından birini olan ilçenin kaynaklarına el koyma ve çökme olduğunu çok iyi biliyoruz. Kendi bekaları ve iktidar yürüyüşleri için ülkeyi bir kayyım ülkesine çevirdiler. Ülkenin dört bir yanına 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Kayyımındır' yazılsın."

Konuşmasında Ahmet Türk'ün kısa bir süre önce Şenyaşar ve Yıldız aileleri arasındaki barışa katıldığına dikkati çeken Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Cumhurbaşkanı yardımcısı ile aynı karede oturan Ahmet Türk değil miydi? Bir hafta önce barışı sağlayan Ahmet Türk, bir hafta sonra terörist mi oldu?" diye sordu.

‘Direnme günüdür’

Gülistan Kılıç Koçyiğit, şöyle konuştu:

"Bugün hep birlikte direnme günüdür. Türkiye’nin en batısından en doğusuna kadar bütün siyasi partilerle birlikte; STK’larla, kadın örgütleriyle, hukuk örgütleriyle, bu ülkede haktan hukuktan demokrasiden vicdandan yana söz kuran herkesin yan yana gelmesi gerekiyor. Bu zulme karşı birleşmemiz gerekiyor. Omuz omuza direnmemiz gerekiyor. Bu zulme karşı direnmezsek ülkenin büyük bir kaosa sürükleneceğini büyük bir çıkmaza gireceğini demokrasi adına hiç bir şeyin kalmayacağını çok iyi biliyoruz.”

Çözüm istenmediği konulmuş oldu’

Basın toplantısında Gülistan Kılıç Koçyiğit, Bahçeli’nin "el uzatma" açıklamalarına dair soruya, şöyle cevap verdi: "Bugün, uzatılan elin samimi bir şekilde uzatılıp uzatılmadığı tartışmasını yürütmek gerekiyor. Gerçekten niyet verilen el barış için miydi? Biz öyle kabul ettik, öyle anladık. Biz durduğumuz yerdeyiz. Bizim barışa dair tek bir negatif cümlemiz yok. Çünkü kendi mücadelemizin en büyük gerekçesi bu ülkede Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözülmesidir. Ama ne yazık ki Cumhur İttifakı bir taraftan el uzatıyormuş gibi görünüyor, bir taraftan da en derin hukuksuzlukları yaparak, kayyım atayarak aslında barış istemediğini, çözüm istemediğini koymuş oldu. Barış istiyorsanız bunları yapamazsınız. Hem barış hem kayyım olmaz. Hem barış hem sopa olmaz. Barış meselesini güncel siyasi meselelere araçsallaştırmamak gerekiyor."