Ebru Günay’dan çağrı: Tecritle mücadele toplumsal bir görevdir
Tecride karşı 12 Haziran’da yapılacak olan Gemlik Yürüyüşü için katılım çağrısında bulunan HDP Sözcüsü Ebru Günay, “Tecritle mücadele toplumsal bir görevdir, demokratik bir kurtuluş reçetesidir” dedi.
Ankara - Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Ebru Günay, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Ebru Günay, ilk olarak Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Demokratik Toplum Kongresi (DTK) , Tevgera Jinen Azad (TJA), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve MED TUHAD-FED ile beraber İmralı’daki mutlak tecride dikkat çekmek için 12 Haziran’da Gemlik’e yapılacak yürüyüşe dikkat çekti.
Ebru Günay’ın konuşmasından bazı başlıklar şöyle:
“Türkiye sosyal, siyasal, iktisadi ve kültürel olarak en krizli dönemini yaşıyor. Bu çoklu kriz halinin en temel ve en önemli sebebi Kürt sorunundaki çözümsüzlüktür. Bu çözümsüzlüğü, muhalefeti teslim alma, toplumu boğma, barış ve huzuru çalma aracı olarak kullanan, iktidar aklının, vardığı en nihai nokta tecrit politikasıdır. Yakın tarihte çokça deneyimlediğimiz üzere, İmralı tecridi derinleştikçe savaş ve baskı da artıyor; tersinden İmralı’da görüşme ve diyalog kanallarının açık tutulduğu dönemlerde ise Türkiye’de demokrasi kültürünün yükseldiği, toplumsal iklimin farklılaştığı görülüyor. Bu bir tespit değil, hakikattir.
“Tecride karşı çıkış barış için önemli bir adım”
İmralı’dan hiçbir zaman toplum ve halklar aleyhine bir öneri çıkmadı. Geleceğe dair karamsar bir tablo çıkmadı. Sürekli demokratik işleyişe dair öneri, çözüm ve sağduyu çıktı. Bugün Sayın Öcalan’a yönelik tecrit, mutlak iletişimsizlik haline dönüştürülmüştür! Tecrit politikaları her alana yayılarak tüm toplumu tecrit eder noktaya gelmiştir. Bu gerçekten hareketle diyoruz ki, tecritle mücadele toplumsal bir görevdir, demokratik bir kurtuluş reçetesidir. Bugün siyaset, ülkenin gerçek krizlerine son vermek istiyorsa, sınır dışına yapılan işgaller ve savaşlar üzerinden kurulan tuzakları görmek istiyorsa yüzünü öncelikle buraya dönmeli ve bunu görmelidir. Bu anlamda tecride karşı çıkış barış için önemli bir adımdır. İmralı’da uygulanan bu mutlak tecride karşı hukuksal ve siyasal açıdan itirazı yaygın ve daha kapsamlı hale getirmek demokrasi mücadelesinin önemli ayağıdır.
“Konferansta önemli belirlemeler yapıldı”
Geçtiğimiz hafta sonu İstanbul’da İHD, ÖHD ve TOHAV öncülüğünde yapılan Tecrit Siyasetine Karşı Barış Hakkı Konferansı’nda da tecride dair önemli belirlemeler yapıldı. Güney Afrika ve İrlanda’dan da katılımcıların olduğu bu konferansta tecrit üzerinden ülkenin fotoğrafı açığa çıkmış, infaz yasaları ve hapishanelerdeki durumun içinde bulunduğu anlatılması zor koşullar tartışılmıştır. Bu konferansta da ifade edildiği üzere, cezaevlerine erişim pazarlık konusu olamaz.
Gemlik yürüyüşü için katılım çağrısı
Ölünceye kadar hapislik biçimindeki ağırlaştırılmış müebbet infaz rejimi AİHM kararları ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tavsiyeleri doğrultusunda sona erdirilmelidir. İmralı Hapishanesi kapatılmalı, İmralı tecrit sistemi ortadan kaldırılmalıdır. Kürt sorununun demokratik çözümü, toplumsal ayrışma üreten her soruna eşit-ortak yaşam temelinde yaklaşılmalıdır. Bundan ötürü diyoruz ki; ekonomik refah ve toplumsal adaleti hedefleyen bütünlüklü bir toplumsal barış projesinin hayata geçirilmesi ülkemiz açısından elzemdir. Bir kez daha ifade etmek gerekirse; tecrit politikalarının ülkede yarattığı etkilerine dair itirazımızı dile getirmek için 12 Haziran’da gerçekleştireceğimiz ‘Tecrit Siyasetine Karşı Özgürlüğü Savunmak İçin Gemlik’e Yürüyüşü’müze tüm halkımızı ve demokratik kamuoyunu davet ediyoruz.
“Suriye ve Irak halklarının geleceği tehdit ediliyor”
AKP iktidarı, Türkiye halklarına tek adam rejimini dayattığı günden bu yana aralıksız savaş politikasını da dayatmaktadır. İktidar, içeride yaşanan yolsuzluk, hukuksuzluk, ekonomik kriz, hayat pahalılığının hesabını vermek yerine Türkiye halklarının geleceğini yıkmakla meşgul. Erdoğan’ın Irak Kürdistan Bölgesi ve Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik askeri operasyonları ve ilhak planları sadece Türkiye halklarının değil, Suriye ve Irak halklarının da geleceğini tehdit etmektedir.
Kobanê Davası
Tamamen bir intikam ve iftira davasına dönüşen Kobanê Davası bildiğiniz üzere bir yıldır devam ediyor. Bu dava çöktü, bu kumpas çürüdü ama iktidar ve onun temsilcileri gibi hareket eden mahkeme heyeti işi iyice çığırından çıkardı. Kumpas içinde kumpas kuruyorlar ve bunu da o kadar açık, aleni, utanmadan sıkılmadan yapıyorlar ki insan hayret ediyor. Şimdi de yargılanan arkadaşlarımızın savunmalarını bir günle sınırlama kararı aldılar. Rehin her bir arkadaşımız hakkında temelsiz binlerce iftira suçlamada bulunanlar adeta arkadaşlarımıza savunma yapmayın dayatmasında bulunuyor. Savunma hakkının gasp edilmesini tüm kamuoyunun önünde alenen yapıyorlar.
“Dertleri adil yargılama değil”
Tuzak ve hilelerle aldıkları tanık beyanlarını mahkemede doğrulatamayınca tanıklar açıkça tehdit ediliyor. Yetmiyor avukatların mikrofonları kapatılıyor, savunma yapanlara müdahale ediliyor. Heyetin derdi adil bir yargılama yapmak değil, iktidarın talimatlarını yerine getirmek. Bunun içinde her türlü hukuksuzluğu mubah görüyor. Ama ne yaparlarsa yapsınlar duruşma salonlarında esas yargılamayı arkadaşlarımız yapıyor. Arkadaşlarımız bu kumpas davasının İŞİD’in yapamadığını yapma ve İŞİD’i koruma davası olduğunu her gün yeniden belgeliyorlar.
“Saldırılara rağmen konferanslarımızı gerçekleştirdik”
Partimize yönelik saldırılar ve baskılar AKP-MHP iktidarı yönetiminde devam ederken, HDP olarak halklarımızın gelecek umudunu yaşamsallaştıracak ve yeni yaşamı inşa edecek çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Kongre ve konferans çalışmalarımızı bütün saldırılara rağmen büyük bir kararlılıkla sürdürüyoruz. Mayıs ayında Bölge Konferanslarımızı gerçekleştirdik. Yine 21-22 Mayıs tarihlerinde bu coğrafyanın tüm renklerini temsil eden kadınlar olarak, ‘Özgürlükte Israrlı Mücadelede Kararlıyız’ diyerek Kadın Konferansımızı gerçekleştirdik. 4. Büyük Konferansımızı ise 6-7 Haziran tarihinde Ankara’da, ‘Büyük Direniş Büyük Yürüyüş’ sloganıyla gerçekleştireceğiz.
3 Temmuz Kongresi’ne çağrı
Bölge Konferanslarımızda Türkiye’nin yaşadığı temel sorunlar ve çözüm yollarını tartıştık önemli kararlar ortaya çıktı ve bunları Büyük Konferansımız ele alarak kararlara dönüştürecek. Aynı zamanda bu süreç bizim için örgütlenmeyi ve mücadeleyi büyütmenin de zamanı. Büyük kongremiz ise 3 Temmuz tarihinde Ankara Spor Salonu’nda on binlerin katılımıyla gerçekleştireceğiz. Kongremiz için Mutabakat Komisyonlarımız çalışmalarına başladı. Partimizin yönetiminde yer almak isteyenler Parti Meclisi üyeliği için 10 Haziran’a kadar mutabakat komisyonlarımıza başvurularını yapabilirler. Gelin hep birlikte, “Özgürlükte ısrarlı, mücadelede kararlıyız” diyerek, halklarımızın ortak ve eşit yaşamı için “Büyük direniş ve büyük yürüyüş” içerisindeki yerimizi alalım.”