“Demokratik siyasette ısrar ediyoruz”
Partisinin haftalık grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Biz Türkiye’nin bu çözümsüzlük girdabından çıkması ve daha fazla bedel ödememesi için mücadele ediyoruz. Kürt sorunu, demokrasi ve adalet sorunlarının çözümü için demokratik siyaset yürütüyoruz. Tüm saldırı ve engellemelere rağmen demokratik siyasette ısrar ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz. Bu yoldan vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Ankara - Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Meclis grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Garê operasyonunun sonuçlarını sormaya devam edeceklerini belirten Buldan, “Çünkü Garê çok önemli bir kırılma noktasıdır. Şu an iktidarda bir başka parti olsaydı ve AKP muhalefette olsaydı, Garê için kıyameti koparırdı. ‘Ölümlerin sorumlusu bu iktidardır’ derdi. Biz de hem muhalefet olarak hem de HDP olarak aynısını yapıyoruz, halk adına hesap soruyoruz! Sormaya da devam edeceğiz. Buradan bir kez daha ilan ediyoruz. İktidarda olmanın sorumluluğu, insanları ölü olarak değil canlı olarak getirmektir. Bu nedenle AKP iktidarı, Garê’de yaptıklarından da, yapamadıklarından da sorumludur” diye belirtti.
“Amaçlarına ulaşamayınca dört koldan saldırdılar”
Geçmişte 335 insanın diyalog yoluyla Türkiye’ye getirildiğini söyleyen Buldan, “2015’te bizzat benim de içinde bulunduğum bir heyet, alıkonulan insanları İmralı Heyetinin girişimleri sonucu 2 gün boyunca Lice’de kalıp uzman çavuşları aldık, Lice Kaymakamlığı’na teslim ettik ve o insanlar bize teşekkür etti. Biri evliydi, çocuğu olur olmaz birimizin ismini vereceğini söylemişti. 13 insanın getirilmesi için de parti olarak hükümete defalarca çağrı yaptık ve bu tür girişimlerde bulunduğumuzu söylememize rağmen dikkate almadılar. Hedefleri Garê’de kullanabilecekleri siyasi bir zafer çıkarmaktı. 13 insanı bu siyasi hesaplarına alet ettiler. Siyasi amaçlarına ulaşamayınca 4 koldan HDP’ye saldırdılar. HDP kapatılsın korosu her gün gürültü çıkarmaya, nefret iklimi yaymaya devam ediyor. Varlıklarını HDP’nin yokluğuna bağlamış durumdalar” ifadelerinde bulundu.
“Attıkları iftira kendi suçlarını örtbas etme telaşıdır”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun HDP Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir’in Garê’ye gittiğine dair iddialarına da değinen Buldan, sözlerine şöyle devam etti: “Güya HDP’li bir kadın milletvekili Garê’ye gitmişmiş! Orada boy göstermiş, talimat almış, gelmiş, siyaset yapmaya devam ediyor. Pes doğrusu! Buradan açıkça söylüyorum: Bu, kocaman kuyruklu bir yalandır. İftiradır, kara propagandadır. Kendi suçlarını örtbas etme telaşıdır. Bu kara propagandanın arkasına sığınanlar yarın öbür gün bunun altında kalacaklarını düşünmüyorlar mı? Bu kadar büyük bir yalan propagandanın siyaseten, vicdanen, ahlaken ne kadar büyük bir günah olduğunu bilmiyorlar mı?”
“O salonda kimin nerede oturacağını Erdoğan belirledi”
İmralı Cezaevi’nde PKK Lideri Abdullah Öcalan ile çekilen ve Dolmabahçe Mutabakatı’nda hükümet yetkilileri ile beraber çekilen fotoğrafları da gösteren Buldan, “Başka bir fotoğraf var. İmralı’daki bu fotoğrafı kim çekti? Kim getirip bu fotoğrafı bize verdi? Soylu bunu açıklasın. Bir başka fotoğraf. Hükümet ve devlet yetkileriyle 28 Şubat Dolmabahçe Mutabakatı’nın fotoğrafı. Bunu da biz çekmedik, yetkililer ve temsilen gelen insanlar çekti. Her 3 fotoğraf üzerinden İçişleri Bakanı’na sesleniyoruz. Bu 3 fotoğrafın amacı aynıydı kimler tarafından çekildiği belliydi. Dolmabahçe Mutabakatı’nın yapıldığı gün ince bir detay var. O salonda kimin nerede oturacağını belirleyen bizzat Erdoğan’dır.”
“Bugün olsa yine yaparız”
“Çözüm sürecindeki girişimlerimize saygısızca yaklaşan zihniyetlere verilecek tek cevabımız şudur” diyen Buldan, “O süreç halklarımızın geleceği için, annelerimizin gözyaşlarının durması için, bedenlerin toprağa düşmemesi için fedakârca yürütülen bir süreçti. Bugün de olsa hiç tereddüt etmeden aynı fedakârlığı yine yapmaya devam ederiz. Yeter ki tek bir insanımızın bile burnu kanamasın. Bırakın yaşamını yitirmesini, tek bir insanımızın tırnağına taş değmesin diye bu fedakarlığı yapmaya hazırız. Ne mutlu bize ki bu ülkeye cenazeler gelmedi hiç bir tanesinin kapısına tabut gitmedi. Ne mutlu bize ki 3 yıl boyunca yürüttüğümüz onurlu bir duruş vardı ve bunun arkasındayız” dedi.
Pervin Buldan konuşmasının devamında şunları belirtti.
“Çözüm sürecinde bize vaat ettiklerinizi yeri ve zamanı geldiğinde ayrıca paylaşacağız. Bunun böyle bilinmesini tarihe not düşüyorum. Çözüm sürecinde bizlere partimize heyetimize neler vaat edildi, nelerin yapacağına dair bizlere vaat edildiğinde yeri ve zamanı geldiğinde açıklamazsak namerdiz. Ne yaparsanız yapın, HDP’ye ne kadar saldırırsanız saldırın, hukuksuzluklarınızın, suçlarınızın üzerini örtemeyecekseniz. Bize attığınız çamur, üzerimize asla yapışmaz ama o çamur elinizde kalmaya devam edecektir. Garê’nin intikamını HDP’den almak istiyorlar! Kaybettikçe korkuyorlar, korktukça HDP’ye saldırıyorlar. HDP’ye saldırdıkça kaybettiklerinin farkında değiller. Biz de diyoruz ki; elinizden geleni ardınıza koymayın! Elinizden geleni ardınıza koymayın, sizden korkan sizin gibi olsun.
“Bu yoldan vazgeçmeyeceğiz”
Eren Keskin, Şebnem Korur Fincancı vicdanın ve hakikatin sesidir. Bu sesi susturmaya gücünüz yetmeyecektir! Buradan bu saydığım isimlere aynı amaçla mücadele yürüten binlere milyonlara kucak dolusu selam ve sevgilerimizi gönderiyorum. Onları bu onurlu barış yolunda yalnız bırakmayacağız.
Biz Türkiye’nin bu çözümsüzlük girdabından çıkması ve daha fazla bedel ödememesi için mücadele ediyoruz. Kürt sorunu, demokrasi ve adalet sorunlarının çözümü için demokratik siyaset yürütüyoruz. Tüm saldırı ve engellemelere rağmen demokratik siyasette ısrar ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz. Bu yoldan vazgeçmeyeceğiz.
Bu temelde farklılıklarla bir arada ortak yaşamın mümkün olduğuna olan inancımızla Herkes İçin Adalet diyoruz, demeye devam edeceğiz ‘Erkek adalet değil kadınlar için gerçek adalet’ diyoruz. Cezaevlerinde tecrit ve hak ihlallerine karşı başlatılan açlık grevlerini sahiplenerek cezaevleri için adalet diyoruz. İş ve Aş Buluşmalarımızla, işsizlerle, kepenklerini kapatmak zorunda kalan esnaflarla, hakları için diren işçiler için sosyal adalet diyoruz. Açlıkla yüz yüze bırakılan milyonlarca işçi ve emekçi için adalet diyoruz.”