Bir fikri takip meselesi: Bekir Bozdağ

Tükiye’de her gün yeni bir kadın vahşi bir biçimde katlediliyor. Siyasiler birbiri ardına açıklamalar yaparak cinayetleri kınıyor. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’da bu isimlerden biri. Bakan Bozdağ’ın bakanlığına karşı “uyanık” olunmasını isteyen kadınlar, bunun nedenini çok iyi biliyor.

SERPİL SAVUMLU

İstanbul- Bekir Bozdağ’ın yeniden adalet bakanlığı görevine gelmesi kadın ve çocuk hakları açısından endişelere sebep oldu. Bu endişelerin haklı sebepleri var.  Bekir Bozdağ’ın 6. Yargı Paketi öncesinde yeniden göreve gelmesini “kötü bir haber” olarak yorumlayan kadın hakları temsilcileri, kadınların olası değişiklere karşı “uyanık” olmasını istiyor.

Kadına yönelik saldırılara karşı uluslararası ilk sözleşme olan ve ilk olarak Türkiye’de imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “ustalık kabinem” olarak tanımladığı bakanların imzasıyla Meclis’e sunuldu. O dönem AKP’liler sözleşmeyi “müjde ve gururla” hemen hemen katıldıkları tüm toplantılarda ilan etmişlerdi. Meclis’te yapılan oylamada firesiz “evet” oyu çıkmıştı. O dönem sözleşmeyi imzalayan isimlerden biri de Bekir Bozdağ’dı. Ancak sözleşme feshedildiğinde de bunun usulüne uygun yapıldığını açıklayan yine Bozdağ olmuştu.

Daha önceden güvence vermişti

Esasen Bekir Bozdağ’ın kadınlara ilişkin yaklaşımı Meclis’te “Boşanma Komiyonu”nun kurulmasıyla tam olarak açığa çıktı. Bekir Bozdağ’ın bakanlığı döneminde oluşturulan komisyonun raporunda kadını aile içine hapseden öneriler çok tartışıldı ve kadın haklarında geri adım olarak değerlendirildi. Bugün 6. Yargı Paketi’nde tekrar tartışmaya açılan nafakanın sınırlandırılması ve aile arabuluculuk yıllar öncesinden raporda önerilen maddeler arasındaydı. Bu maddelerin yeniden tartışılıyor olmasının Bekir Bozdağ’ın yeninden bakanlık koltuğuna oturmasıyla birlikte bir bağı var. Bugün bakanlığının açıklanmasının ardından “Nafakazedelerin umudu Bekir Bozdağ” manşetleri geçmişten gelen güvenin bir sonucu. Bakan daha önce verdiği demeçte “ Nafakanın da bir endazesi olmalı” derken tam da bugün savunulan biçimine dikkat çekmişti. 

Aile vurgusu ve arabuluculuk

Boşanma Komisyonu çalışmalarında ve daha sonrasında “aile” vurgusunu sıklıkla dile getiren Bekir Bozdağ, boşanma davalarından duyduğu rahatsızlığı da ifade etti. Aile yapısının boşanma davalarındaki sayı artsa da güçlü olduğundan söz eden Bozdağ tam da bu sebeple arabuluculuk sisteminin getirilmesi ile oranların önüne geçmek istiyor. Arabuluculuk ile ilgili “gönüllü olacak” dese de Türkiye toplumunda bu gönüllülüğün hangi koşullarda sağlanacağını en iyi kadınlar biliyor. Hatırlayalım. Bekir Bozdağ bir açıklamasında aile içi şiddet vakalarında devletin, kadınla erkeğin arasına girmesinin ne kadar doğru olduğunun, kadın örgütlerinden çekinmeden tartışılması gerektiğini söyledi. Bakan, "Acaba kadınla erkeğin yuvasını kurtarmasına, şiddetin son bulmasına, aile birlikteliğinin daha iyi hale gelmesine mi katkı sağlıyor, yoksa bu uygulamalar kadın ve erkeği bir araya getiremez hale mi getiriyor?" diye sormuştu. Daha da ileri gidilerek boşanma davalarının gizli yapılması “aile mahremiyetinin korunması” adı altında önerilmişti. Aile korunurken buradan yine zarar görecek kadınlardı.

“Niyetimiz güzel!”

Bu konuşmada Bekir Bozdağ aynı zamanda kadınların korunmalarında değinmiş 6284 sayılı yasaya da atıfta bulunmuştu. “Evden uzaklaştırma cezası verdiğimiz kadın veya erkeğin kaçı daha sonra bir araya geldi, yuvasını bir arada tuttu? Kaçı şiddete son verdi? Bunların kaçı cinayetle sonuçlandı? Kaçı daha ağır suçlar işlenmekle sonuçlandı? Bizim bu uygulamanın sonuçlarını mutlaka görmemiz lazım. Bir iş yapıyoruz, niyetimiz güzel, kadını, aileyi korumak. İyi niyetli atılmış adımlar ama attığımız adımlar niyetimize uygun sonuçlar ortaya koyuyor mu, koymuyor mu?” işte bu konuşma da Bekir Bozdağ’a aitti. 

Zaten Bakan Bozdağ’ın Türkiye’yi ayağa kaldıran “küçüğün rızası” açıklamasını herkes biliyor. O zaman da "Küçüğün rızası" diyerek çocuğun 'kendi iradesi ile karar alabileceğini' söylemiş ve açıklamasıyla da tecavüzcülere af getirileceğini duyurmuştu. 

Neden mücadele etmiyorsunuz?

Türkiye her geçen gün yeni bir kadın cinayeti haberi ile sarsılıyor. Bunlardan biri de 16 yaşındaki Sıla Şentürk’tü. Bekir Bozdağ, Sıla’nın babasını arayarak 'Bu tür olaylar bir daha Türkiye'de yaşanmasın' diye, 'Yeni Sıla olayları olmasın' diye titizlikle takip edeceğiz” dedi. Ancak kadınlar Bakan Bozadağ’ın bu açıklamasını da samimi bulmuyor. Çünkü bakanın geçmişi  pratikte hiçbir şey yapmadığını gösteriyor. Neden mi? 2017 yılında HDP Milletvekili Meral Danış Beştaş, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a sorduğu sorularla Suriyeli Emani’nin katili Birol Karaca’nın daha önce işlediği cinsel saldırı suçundan ceza almamış olmasını gündeme getirmiş Türkiye’deki kadın cinayetlerini sormuştu. Aradan yıllar geçti ancak bu soru önergesine yanıt gelmedi. (HDP danışmanlarından teyit edildi.) O günden bu güne önergenin son sorusu hala güncelliğini koruyor. “Artan erkek şiddeti ve cinsel suçlarla mücadele için yürüttüğünüz çalışmalar var mı? Var ise bu çalışmalar neleri kapsamaktadır? Şayet böyle bir çalışmanız yok ise neden artan önemli bir toplumsal soruna dönüşen bu suçlarla mücadele etmiyorsunuz?”