Bilgelik ve mücadele tarihi: Ezidi Kadınlar

Tarih sayfalarına fermanlarla geçen Ezidi kadınlar; bilgelikleri, mücadeleleri ve sezileri ile bin yıllardır yaşamı örüyor.

SİTİ ROZ

Şengal - Egemen zihniyetin Jin ve jiyan, kadın ve yaşam arasında oluşturduğu uçurumla  kadınlar yaşamdan, toplumdan koparıldı. Bu felsefe özgürlük tutkusu yaşayan kadınlara yol haritası oldu. Yaşam tecrübeleri derin, öz sezileri ve hisleri güçlü, bilgelik ve mücadeleyi birleştiren Ezidi kadınların dünü, bugününü Tevgera Azadiya Jinen Êzidi (TAJÊ) koordinasyon üyesi Suham Şengali ile konuştuk.

Yüz yıllardır kölelik sarmalının içinde tutulan Ezidi kadınları, 74'üncü soykırımdan sonra kadın özgürlük mücadelesinin savunma güçleri olan YJA- Star, yeni bir sistemi inşa etme iradesi, gücü ve örgütlülüğü anlamına gelen “Jin, jiyan, azadî” felsefesiyle tanıştı. Ezidi kadınların Bu felsefe üzerinden öz kimliklerine, toplumda tekrardan özne olabilmek için yürüttükleri mücadeleyi nasıl değerlendirirsiniz?

Ezidî kadınları özellikle Ezidi toplumu  tarihte bir çok soykırım saldırıyla yüz yüze kalmıştır. Bu saldırıların esas hedefi Ezidi kadınları olmuştur. Bu konuda en fazla acıyı kadınlar yaşamıştır. Bu saldırlar siyasi, fiziki, psikolojik olsun hepsinin kurbanı kadınlar seçilmiştir. Ezidi toplumunun uzun tarihinde direnişlerin yanında soykırımlarda yaşanmıştır. Bu saldırılarla kadınlar özlerinden koparıldı. Yaşanan fermanlarda kadını koruma adı altında kadın ev hapsine ve böylelikle derin bir kölelik çemberinin içine alınmıştır. Kadınlar bir nevi toplumun dışına itildiler. Ezidi kadınlara ev kadını olma rolü verildi. 74'üncü Fermandan sonra YJA-Star gerillalarının gelişi ve önder Apo’nun fikriyle tanışan kadınlar büyük değişim yaşadı. Kadınlar toplumun her alanında önemli bir gelişme sağladı. Reber Apo felsefesini tanımak ve kadın gerillaların mücadele alanlarına açılmaları onları kendi ‘xwebun ’ olma arayışına çekmiştir. Ezidi kadınlar, o süreçlerden sonra kendi tarihini araştıran, araştırdıkça kadın direnişciliği ve kendi özünü bulmak için yoğun bir mücadele verdi. Kadınların Reber Apo’nun ‘jin jiyan azadi’ felsefesinden yola çıkarak öz arayışları gelişti. Kadın ve yaşam buluşması Reber Apo’nun felsefesini tanıdıktan sonra gelişti. Tarihte var olan direniş kültürü günümüz Ezidi kadınları tarafından bugün canlanıyor. Özgürlük arayışı kadınları kendi özlerine dönüş, kendini tanıma ve toplumda özne olmak üzerinden mücadeleleri gelişti. Fermandan sonra Ezidi kadınların verdiği mücadele bu seyirde gelişti.

TAJE'nin 2'nci Kongresi'nde, ‘Toplumun ahlaki ve politik hakikati kadın özgürleşmesiyle özdeştir  ve Ezdalık  kadın hakikatiyle anlamlandırılmalı  vurgusu öne çıktı. Ezidi kadınları yaşamın her alanına bu anlam gücünü  nasıl yediriyor?

Ezidi toplumu inançsal olarak diğer toplumlardan farklı bir dokuya sahip. Farklılığı kadınların Ezdalık inancı içinde öncü güç olmasından ileri geliyor. Zaman içinde bu durum her ne kadar değişmişse de fakat yaşamın detaylarında kadınlar hala Ezdalığı en esas temsil edenler pozisyonunda. Ezidi toplumun hakikati günümüze kadar gelebilmişse bu da kadınların sayesinde olmuştur. TAJÊ’nin 2'nci Kongresi'nde vurgulanan esas konulardan bir tanesi oldu. Tarihen günümüze toplumda ahlaki ve politik yapı içerisinde dengeyi oluşturan kadının kendisiydi.  Günümüz açısından toplumu kendi hakikatiyle buluşturacak olan yine kadındır. Kadınlar eğer örgütlüyse toplumu hakikatiyle buluşturabilir. Toplumun ihtiyaçlarına cevap olabilir. Çünkü tarihi tecrübeleri var. Kaybettiği yerde özünü bulmalı.

Ezidi kadınlar, fermanlardan korunmak  için, devlet aklına, erkeğin yaşamdaki baskısına  karşı mücadele veriyor. Kadınlar karşısında  durdukları zihniyetin hamlelerine karşı savunma mekanizmasını nasıl geliştiriyor?  Özcesi devlet aklının yürüttüğü  kadın kırımına karşı öz savunma çizginiz nedir?

Topluma dönük çok yoğun saldırılar var. Bu saldırılar esas olarak kadına dönük gelişiyor. Öz savunmadan bahsedeceksek. O zaman öncelikle  öz savunmanın doğru bir tanımını yapmamız gerek. Öncelikle kadınlar onları köle gören ve tarihten gümüze yaşadıkları kölelik sınırlarının içinde tutma gayreti gösteren zihniyetine karşı öz savunmasını yapabilmeli. Bunun içinde öncelikle bilinç gerekli, kadınlar ne yaşadıklarına ve nasıl yaşayacaklarına karar verirlerse o zaman kendilerini savunmasını da bilirler. Kadınlara dönük bir saldırı gerçekleşti. Özellikle  PDK’nin Ezidi topluma, Ezidi kadınlarına dönük gerçekleştirdiği ihanet var. PDK, Ezidi kadınlarının pazarlarda satılmasının, tecavüz edilmesinin ve her türden şiddete maruz kalmasının  sebebidir.  PDK ferman dönemi Ezidi toplumuna dönük inkar ve imha  politikasının aynısını günümüzde de yürütmeye çalışıyor. Örneğin küçük başur Kürdistanda bulunan kamplarda 6 yaşındaki Axine DAİŞ aklıyla tecavüz edildi ve katledildi. Bu PDK’nin Ezidi kadınlarına bakış açısıdır. Başur Kürdistan’da özellikle Ezidi kadınları emek kölesi olarak kullanılıyor. Kadınlar ve gençler günlük yaşam içine çekilerek, yurtseverlik, inanç, kültür ve dilini  yaşatmaktan uzaklaştırılıyorlar. Ezidi kadınlara kölelik farz ediliyor. PDK’nin siyasetinin farkında olmadan yaşama durumu var. Kadın örgütlü değilse ona yapılanların farkında değildir. Ona her şey normal gelir. Savunma deyince salt eline silahı alıp silahlı savaşa girmek olarak okumamak gerek. Tabi buda esas bir savunma biçimi.  Günümüz açından YJŞ Ezidi kadınların savunma gücü var. Bu çok önemli bir oluşum. Kadınları savunma güçleri biz kadınlar için önemi bir savunma gücü ve tüm kadınlara güven veriyor. Biz Ezidi kadınlar varlığımızı tüm dünyaya kabul ettimek için savunma boyutuyla da güçlü bir noktada duruyoruz. 

Kadınlar kendi topraklarından, toplumlarından, inançlarından ve kültürlerinden uzaklaştırılıyorlar. DAİŞ’te Ezidi kadınlarına aynı zulmü yaptı ve bugün PDK’de aynı siyaseti yürütüyor.  Bunun için biz Ezidi kadınlar esas savunma silahı bilinçtir, bilinçlenmedir. Kadınlar kendilerini savunmasını bilmeli ve bu savunma Ezidi toplumun hizmetine girmeli. 

Başur Kürdistan  ve  Şengal’e dönük PDK’nin özellikle kadınlar üzerinden yürüttüğü bir siyaset var. PDK, DAİŞ'ten kurtarılan her kadını sivil toplum örgütleri vasıtasıyla dünyanın her yerine dağıttı, esir kadınların yanında genel olarak Ezidi kadınları devlet kurumlarının eklentisi yapılmaya, sistem içileştirilmeye, öz biçim farkını açarak ucube bir yaşam tarzını yaratma durumu söz konusu.  PDK’nin bu siyasetini nasıl okumalı ve Siz Ezidi kadın hareketi olarak  bu siyasete karşı nasıl duracaksınız?

Fermandan sonra Başur Kürdistan'da göçmen hayatı yaşayan Ezidilere özellikle kadınlara dönük yürütülen siyaset ilkesizliği, günü birlik, liberal bir yaşam anlayışına alıştırılmış bir kuşak yaratılıyor. Bu en fazla genç kadınlar üzerinden yürütülüyor. Yaşamı mücadelesiz bırakan bir anlayış geliştiriliyor. Ezdalık davası derin ve ağır bir mücadele istiyor ve bu mücadeleyi yürütecek olanda kadındır. Bunun için PDK kadınları mücadelesizlik üzerinden içi boş bir yaşama alıştırarak Ezdalığa darbe vurmak istiyor. PDK’nin himayesinde yaşayan Ezidi kadınları bu siyasetin farkında olmadan günlük ciddi bir erime yaşıyor. Fermanda binlerce Ezidi kadını DAİŞ’in eline geçti ve bunların akibetleri belli değil ve yine kurtarılanlarda şimdi yok olmayla karşı karşıya kalıyor. PDK toplumsallığa saldırıyor, bireyi toplumun öz değerlerinden soyutlayarak yok etmeye çalışıyor. Ezidi insanların yönünü Avrupa'ya vererek onları kendi varlıklarından uzaklaştırıyor. Bu yıl içerisinde binlerce Ezidi PDK eliyle Avrupa'ya göç yoluna sürüldü. Bunların çoğunluğuda kadındı.  PDK Ezidi kadınlara yaptıkları üzerinden yargılanmalı ve bunun yolunuda açan kadınlar olmalı. Biz Ezidi kadın özgürlük hareketi olarak bu siyasetin farkındayız, derinliğine ele alıyor ve değerlendiriyoruz. Topluma kavratmaya özellikle kadınlarla daha fazla bu konuları tartışmaya çalışıyoruz. Mücadelemizin ekseni bu.

25 Kasım arifesinde, kadın eliyle yaratılan devrimlere yani Rojava, Şengal ve Medya savunma alanlarına Türk faşist devletinin saldırıları yoğun. Bu durumda Ezidi kadınları ve Rojavalı kadınların ortaklaşması  nasıl gelişecek? Ezidi kadınların Rojava devrimine bakışı nedir? 

25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle kadınlar alanlarda eylem halinde. Bunun yanında kadınların eylemlerine karşı yoğun saldırılar var. Bu durumda Türk devleti öne çıkıyor. Böylesi bir süreçte gerçekleştirdiği saldırılarla şiddet, zor, kırım esas olarak işgal saldırıları yapan bir devlet olduğunu  tüm dünyaya tekrar tekrar göstermiş oldu. Aralıksız Şengal, gerillaların özgür dağlarına, Rojava Devrimi'ne , Başur Kürdistan'a saldırılar düzenliyor. Esas olarak gerçekleştirdiği saldırılar sisteme, toplumu var eden düşünceye karşı yapılıyor. Kadın kimliğini tanıyan özerk yönetimdir ve bu hem Rojavada hemde Şengalde böyle. Rojava ve Şengal de var olan sisteme karşı saldırı aynı zamanda kadın kimliğine dönük yapılan bir saldırıdır bunu böyle okumak gerek. Son süreçte Rojava’ya dönük gerçekleşen saldırılar bizide yaralıyor. Biz yaşama tutunma, yeni bir sistemi inşa etmek için Rojava’nın tecrübelerinden faydalandık. Rojava bizim yaşamak  için nefes alma, kaynağa dönüş yolumuzdur. Rojavaya dönük gerçekleşen saldırıları biz kendimize dönük gelişmiş olarak görüyoruz. Rojava ve Ezidi toplumu bir ruhta birleşti. En son Hol kampında YPJ, Ezidi kadınları DAİŞ’in elinden kurtardı ve en son yaptıkları açıklama ‘bir tek Ezidi kadın kalıncaya kadar mücadeleye devam’ sözü verdiler. Bu bizim için çok önemli. Bizim Ezidi kadınları için verdiğimiz mücadeleyi onlarda veriyor. Günümüzde kadına en vahşi saldırıları düzenleyen Türk devletidir bunu herkesin bilmesi gerek.  Ama biz biliyoruz ki bu  yüzyıl kadınların yüz yılı olacak ve bu aynı zamanda faşist sistemlerin yok olacağı anlamına da gelir. Kadınlar bunun öncülüğünü yapacak ve Ezidi kadınlarda bu yolun yolcusudur.