"Batılı ülkelerin diktatörlüklere verdiği destekler Kürt halkının aleyhinedir”

İsveç Parlamentosu’nda yer alan Kürt vekil Amina Kakabawa, batılı devletlerin doğudaki diktatörlüklere vereceği her türlü desteğin Kürt halkının çıkarına olmayacağını belirterek, Kürtlerin bu nedenle direnmeleri gerektiğini söyledi.

SAMIRA SALAVATÎ

Haber Merkezi - Son aylarda NATO üyesi ülkelerin ve Türkiye'nin ana başlıklarından biri İsveç ve Finlandiya'nın NATO’ya üyeliği konusu oldu. Erdoğan liderliğindeki Türk hükümeti, Kürtlerin hakları için yapılan tüm çabaları reddederek, siyasi aktivistlerin ve Kürt yurttaşların bulunduğu İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyesi olarak kabul etmesine izin vermedi. İsveç Parlamentosu'nun 7 Haziran’da yaptığı güven oylamasında Türkiye'nin NATO'ya girmesinde Kürt Milletvekili Amina Kakabawa'nın oyu belirleyici oldu. Amina Kakabawa, İsveç hükümetinin Kürt halkının davasını destekleme konusundaki güvenini kazanmak istedi ve Tayyip Erdoğan'ın taleplerine teslim olmamayı şart koştu. Ancak İsveç NATO'ya katıldıktan sonra, Türkiye'nin koşullarının çoğunun Rojava Kürdistan'daki Kürt güçlerinin çıkarına olmadığı ve her iki ülkenin de kabul ettiği İsveç ve Finlandiya hükümetleri tarafından Türk hükümetine silah ve mühimmat satışı yapıldığı ortaya çıktı. Kürtlerin İsveç'teki bağımsız temsilcisi Amina Kakabawa, konuyla ilgili ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.

“Kürt mücadelesini terör olarak lanse ediyor”

Tayyip Erdoğan’ın Kürt halkının mücadelesini terör faaliyeti olarak lanse ettiğini söyleyen Amina Kakabawa, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya başta olmak üzere yabancı ülkelerin maddi ve askeri kaynaklarını da kullandığını belirtti. Türkiye’de seçimlerin yaklaştığını ve ekonomisinin iyi olmadığını sözlerine ekleyen Amina Kakabawa, “Batılı devletlerin doğudaki diktatörlüklere vereceği her türlü desteğin Kürt halkının çıkarına olmayacağını biliyoruz. Erdoğan, hakkını savunan herkesi düşmanı olarak görüyor, dolayısıyla bu tür tedbirler aleyhine oluyor. Maalesef Kürt halkı bu konuda birlik olamıyor, halkın duruşu farklı, siyasi partiler siyasi farklılıklarına rağmen birlik olmalıdır” dedi.

"İsveç ve Finlandiya dürüst değil"

Amina Kakabawa, uluslararası güçlerin politikalarına dikkat çekerek, "İsveç Parlamentosu, Sol Parti ve Çevre Partisi hükümetle aynı fikirde değil ve dürüst davranmıyor. NATO ile bir sorunumuz olmadığını söylüyorlar. Çünkü bu görev sadece bizim gibi insanların omuzlarında değil, yüzbinlerin omuzuna yüklenmiş. Almanya, Fransa, İtalya gibi Avrupa ülkelerinde ve daha birçok ülkede Kürtler yaşıyor ama mücadele etmiyorlar ve kendileri için bir şey yapılmasını bekliyorlar” şeklinde konuştu.

“Kürt halkı varlığını koruyabilir”

Göçmenlere ilişkin endişelerini aktaran Amina Kakabawa, "İsveç vatandaşı olmayanlar ciddi bir tehditle karşı karşıyalar. Türkiye İsveç polisi ile anlaştı, tek başınıza polise gitmeyin çünkü kaçırılma ya da Türkiye'ye iade edilme tehdidi altındasınız. Bu olayları ve Kürt sorununu tüm medyada aktarmaya çalıştım ve bu etkili de oldu. Erdoğan, Kürt halkını etkisiz hale getirmek için kampanya yürüttü ama Kürt halkı her zaman ayağa kalktı ve direndi. Kürtlerin arkasında kimse olmasa bile Kürtler düşüncelerine, tarihlerine ve mücadelesine inanarak var olmaya ve yaşamaya devam edebilirler” ifadelerinde bulundu.