'İran ve Türk devletinin katliamlarını ayrı ele almamak gerek'
İran rejimin halk ayaklanmasına dönük katliamları ile Kuzey ve Doğu Suriye'ye Türk devletinin işgal saldırısını ayrı ele almamak gerektiğini vurgulayan HDP Milletvekilli Dersim Dağ, korkulanın özgür kadının yarattığı özgür toplumun olduğunu ifade etti.
Amed - İran’da Jina Mahsa Amini ile başlayan halk direnişi aylardır devam ederken, kadınların “Jin Jiyan Azadî” sloganı ile verdikleri özgürlük mücadelesi ise bütün dünyaya yayıldı. Sloganın hayat bulduğu Kuzey ve Doğu Suriye Devrimi'nden ilham alarak sokaklara çıkan kadınlar, katliam ve sindirme politikaları ile karşı karşıya bırakılırken, kadınlara ilham kaynağı olan topraklar ise bugün işgal saldırısı altında. 13 Kasım tarihinde Taksim’de yaşanan patlama gerekçe gösterilerek Rojava topraklarına yönelik hava saldırıları günlerdir sürerken, saldırılarla hem devrimin yaratımları hem de kadın mücadelesi yok edilmek isteniyor.
Günlerdir süren saldırılarda aralarında sivil yurttaşların ve gazetecinin de olduğu 14 kişi katledildi. Halk direniş mesajı verirken, yaşanan saldırılara karşı dünya ülkeleri ise sessizliğini koruyor. Konuya dair değerlendirmelerde bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Amed Milletvekilli Dersim Dağ, özgürlükçü kadın paradigmasından korkan İran ve Türkiye gibi devletlerin bu tür saldırılara yöneldiğini ifade etti.
’Soykırım ve baskı politikaları yıllardır devam ediyor'
Ortadoğu’da Kürt halkına karşı yürütülen baskı ve soykırım politikalarının yeni olmadığını belirten Dersim Dağ, bu politikanın yüzyıllardır süregeldiğini aktararak, “Bugün Türkiye’nin cumhuriyetin yüzüncü yılında gerçekleştirmek istediği bir soykırım gerçekliği var. Bu nedenle hem Güney Kürdistan’a hem de Rojava’ya dönük bir savaş politikası devreye konuldu. Bu savaş politikasının Kürt özgürlük mücadelesini tasfiye etmek amacıyla yürütülen bir politika olduğunu bizler çok iyi biliyoruz” dedi.
'Özgürlükçü paradigmanın yayılmasından korkuyorlar'
Kuzey ve Doğu Suriye'de hayata geçirilen ve bugün bütün Ortadoğu’ya yayılan özgür kadın kimliğinin devletleri korkuttuğuna değinen Dersim Dağ, saldırılarla bu paradigmanın hedef alındığını belirti. Tüm dünyaya örnek olmuş devrimin hayata geçirildiği topraklara saldırıların sürdüğüne dikkat çeken Dersim Dağ, “Türk devleti Taksim patlamasını kendi planladığı, kendi yurttaşını katlettiği bir patlamayı gerekçe göstererek Rojava’ya saldırıyor. Rojava’ya saldırmasının temelinde yatan durum da özgürlükçü, ekolojik kadın mücadelesi ve paradigamasıdır. Bu paradigmanın mevcut tüm devlet anlayışını yerle bir ettiği, kadın üzerinde ki sömürü politikalarını tarumar ettiği ortadadır. Rojava’da hayata geçen bu paradigmanın tüm Ortadoğu’ya yayılmasından korkuyorlar” sözlerini kullandı.
'Kadınlar bedeli ne olursa olsun mücadele ediyor'
Hem kadınların hem de gençlerin yürütülen bu saldırı politikalarına direnmeye hazır olduklarını aktaran Dersim Dağ, konuşmasına şu sözlerle son verdi: “Hem İran hem de Rojava’ya dönük saldırıları birbirinden bağımsız bir şekilde ele alamayız. “Jin Jiyan Azadi” sloganını bir felsefe haline getiren Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve onun paradigması bugün Rojava’da hayat bulmuş durumda. Bugün Ortadoğu’nun en barbar en vahşi devleti diyebileceğimiz İran’da bu paradigmanın yansımalarını görüyoruz. Paradigmanın yaşamsallaşması Rojava’da gerçekleşti o nedenle Rojava’ya dönük bir saldırı söz konusu. Bu saldırılara karşı yıllardır direnen kadınların da mücadelesi büyük. Hem Rojhilat hem de Rojava’da ki baskılara ve kadın kırımına karşı, kadın özgürlük mücadelesini büyütmek gerekiyor. Bedeli ne olursa olsun kadınlar mücadele etmeye ve direnmeye hazır.”