Kadın yazarlar toplumsal baskı nedeniyle oto-sansüre başvuruyor

Mevlevi Derneği'nin üçüncü toplantısında konuşan edebiyat öğretmeni kadınlar, kadın yazarların toplumsal baskı nedeniyle oto-sansüre başvurduğunu belirterek, “Bazı kadınlar, yazdıklarının özel hayatlarında bir tehdit oluşturduğunu söylüyor” dedi.

VİDA MANSOURİ

Sine- Rojhilat Kürdistan’ın Sine kentinde, Mevlevi Derneği'nin Hozhin Tercüme Evi işbirliğiyle düzenlediği edebiyat buluşması programının üçüncü toplantısı 8 Ocak’ta Sine kentinin merkez kütüphanesinde gerçekleştirildi. İki saat süren edebiyat buluşması, farklı şehirlerden şair, yazar ve araştırmacıların katılımıyla düzenlendi.

Celal Malek Şah'ın şiirlerinde kadınlar

Edebiyat buluşmasında Sineli Şair Celal Malek Şah'ı anlatan edebiyat öğretmeni olan Kulthum Usmanpour, "Şairler, edebiyatçılar ve okuyucular Celal Malek Şah'ı iyi bilir. Çünkü onun acısı halkın acısıydı, kaygısı halkı ve vatanı içindi. Celal Malek Şah, dayatılan çerçeveler içinde yaşayan bir şair değil, özgür bir şair ve bu özellik onun kadınlara bakışında da açıkça görülüyor. Kalıplaşmış kadın imajını göstermekten kaçınıyor. Şiirlerinde işlediği anne figürü, fedakar ve nazik anlamında değil, son derece bilge, bilgili, siyasi ve tarihi bilgiye sahip bir annedir” dedi.

Kulthum Usmanpour, Celal Malek Şah'ın şiirlerinde yer edinen “anne” figürüne dair şunları söyledi: “Şiirlerinde annesine kimliğini sorar, ‘Anne ben kimim ve hangi ülkeye aitim’ der. Annesi onun anlamasını sağlar. Celal Malek Şah için vatan anadır, ana da vatandır. Malek Şah'ın şiirindeki kadınlar acı çeken kadınlardır ve bu acı siyasi olabileceği gibi hayattaki diğer sorunlardan da kaynaklanabilir. Genel olarak şiirinin dili eleştirel ama aynı zamanda umut vericidir.”

‘Kadın yazarlar daha az emir içeren cümleler kullanıyor’  

Kadın yazarların eserlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan emekli edebiyat öğretmeni Bayan Azizi, “Eserlerde dikkate alınan birinci konu dil ile ilgilidir. Martin Heidegger'in dediği gibi; ‘İnsanın varlığı dilin varlığına karışmıştır.’ Dil insanı ve insan toplumunu etkilediği kadar insanlar da dili etkilemektedir. Kürt dilini ele alırsak, onun insanlar üzerindeki etkisi kişinin sınıfına, konumuna ve cinsiyetine göre farklılık göstermektedir. Örneğin kadın yazarlar genellikle duygusal sözcükler ve daha az emir içeren cümleler kullanırlar. Erkeklerin yazılarında ise daha çok emir ve tehdit içeren cümlelerle karşılaşıyoruz” dedi.

‘Dünyada kadın yazarlar neden az?’

Bayan Azizi, kadın yazarların eserlerine ilişkin değerlendirmesini şu şekilde sürdürdü: “İkinci konu ise sosyoloji açısından kadının toplumdaki statüsü, sınıfı ve ona uygulanan kanunlardır. Kadının o toplumda yarattığı metnin ne kadar özgür olduğu, toplumun kadına bakış açısı, toplum kurallarının kadına ne kadar hakim olduğunu ve dayatıldığını gösteriyor. Feministler bu tartışmayı 1970'lerden beri sürdürüyor. Araştırmacı yazar George Lakoff, bir kitabında birçok sorumluluğu üstlenen anne olan bir kadın ile daha az görevi olan bir erkek yazarla karşılaştırmasını yapıyor. Ayrıca kadının o toplumda sahip olduğu sınıfın da mesleğinde etkili olduğuna dikkat çekiyor. Kadın alt sınıfa mensupsa kitap yayınlayacak ekonomik güce sahip değildir ve etkili iletişim kuramaz. Bununla birlikte kadınların fırsat çemberi giderek daralıyor ve sınırlanıyor. Bu temelde erkekler ile aynı statüye sahip değiliz ve bu, dünyada neden kadın yazarların erkeklerden daha az olduğu sorusuna verilen feminist bir yanıttır.”

‘28 erkek yazara karşı 1 kadın yazarın kitabı basılıyor’

Yaşanan sorunların Rojhilat Kürdistan’da da var olduğunu kaydeden Bayan Azizi, “Yapılan araştırmalara göre erkeğin yazarın bastığı 28 kitaba karşılık kadın yazarlara ait bir kitap basılıyor. Kadın, erkek okuyucuların görüşleri konusunda her zaman endişe duyar. Dolayısıyla kadının yazabilmesi için kendini o kadar güçlendirmesi gerekiyor ki, bu görüşlere aldırış etmeden kendini bu zihinsel ve içsel tuzaktan kurtarmalı” ifadelerinde bulundu.

50 yazar kadınlar ile görüşüldü

Geçen yıl Mahabad Jami Derneği olarak Mahabad Sosyoloji Derneği işbirliğiyle farklı şehirlerdeki kadınlarla 50 röportaj yaptıklarını hatırlatan Bayan Azizi, bu röportajlarda kadınların yazarlık alanındaki sorunlara odaklandıklarını söyledi.

‘Kadın yazarlar baskılar nedeniyle oto-sansür uyguluyor’

Kadınlarla yapılan kimi görüşmeleri aktaran Bayan Azizi, “Görüşmelerde kadınların yaşadıkları kaygılar karşısında oto-sansür uyguladığına tanık olduk. Kişinin kendi bedeni, ilişkileri, aile içi ilişkileri hakkında yazmak, kadın yazarlar için bir tehdittir. Burada oto-sansür devreye giriyor. Bazı kadınlar, yazdıklarının özel hayatlarında bir tehdit oluşturduğunu söyledi. Kadınların oto-sansürü onların olanı olması gibi yazmasını engelliyor. Ama erkekler yazarken böyle bir kontrol yok” sözlerine yer verdi.

Maliyetler arasındaki farklılıklar

Kadın ve erkek yazarların kitapları için gereken maliyetleri de değerlendiren Bayan Azizi, “Maliyetler kadınlar için fazla. Yayıncılar bu durumu kadın kitaplarına yönelik okur kitlesinin olmayışı olarak açıklıyor. Yayıncılık sektörünün artık değişmesi gerekiyor. Ancak bu zaman alacak. Kitaplarda kadın bedeniyle ilgili kelimeler kaldırılarak, yine kadın sansürleniyor. Erkekler için bu sorun mevcut değil; Her ikisine de bazı siyasi ve sosyal sansürler aynı olsa da, gerçek şu ki yasaklar kadınlar için daha büyük” diye kaydetti.

Kürtçe şiir ve stranlarda kadınlar

Bayan Azizi, bazı toplumlarda kadınların kendini ifade etmelerindeki farklılıklara dikkat çekerek, Kürt toplumu üzerinden örnek verdi ve şöyle devam etti: “Kürtçe şiir ve stranlarda daha fazla özgürleşme bulabilmiş ve kendilerini daha rahat ifade edebilmişlerdir. Diğer toplumlarda nadiren bulunan bir özgürlüktür. Şiir ve stranlarda kadın-erkek arasındaki ilişkiler daha eşit ve daha iyi bir şekilde gösterilmektedir.”