Yüzyıllara ve tarih düşmanlarına meydan okuyan: Kasr el-Banat

Rakka, medeniyet ve kültürlere başkentlik yapmış bunun içerisine tarihin gördüğü ve görebileceği en barbar güçlere bile kentin çehresinde kara leke gibi sürülüp kalan ‘kapkara’ anılardan arınmaya çalışıyor. Mevcut tarihi dokusu, otantik yapısı ile cezbeden kentin belki de en az bilinen yönlerinden biri Kasr El Banat (Kızlar Sarayı) kalıntılarla bile olsa hala ayakta. Kalıntıları dahi seyre daldığınızda ‘nasıl olur da bu insanlık düşmanları bunu burada unutmuş, yıkmamış’ diye içinizden ürperti ve ilgiyle izliyorsunuz.

XUFRAN EL-HİSÊN

Rakka – Suriye’nin Rakka şehrinde hala kalıntıları ile bile ilgiyle kendisini izlettiren Kasr el Banat (Kızlar Sarayı) Abbasi döneminden kalma ilginç mimasirisi ile dikkat çekiyor. Her ne kadar tarihi yapının etrafında gezinirken, hala ayakta olduğuna şaşırdığımız Kasr el Banat, IŞİD tarafından bir hayli zarar görmüş. Rakkalılar, bize saray kalıntılarını işaret ederken, “Yağmaladılar, aylarca kazdılar ama hala kazmaya devam ediyorlardı o yüzden patlatmadılar” diyerek hala ‘altın ya da değerli maden buluruz’ hevesinin IŞİD’in kursağında kaldığını anlıyoruz. Fakat yağmalamaya buldukları zamanı, yıkmak için bulamadıklarını da fark ediyoruz izleyebildiğimiz kalıntılardan.

Bağdat Kapısı’nın 400 metre kuzeyinde yer alan Kasr el Banat, hakkında şehrin Kültür ve Arkeoloji Komitesi üyesi Naisba El Khalef bize bilgi veriyor. Rakkalıların bize işaret ettiği, “Yağmaladılar” konusunu doğruluyor Nasibe El Khalef, “IŞİD tarafından tahrip edildi ve doğal görünümü bozuldu. Usülsüz kazılar yapıldı” diyor.  

Yapımı 12 yıl sürmüş

772. yüzyılda Abbasi Halifesi Ebu Cafer Al-Mansur tarafından dönemin ustalarına kil malzeme kullanılarak yaptırıldığını öğreniyoruz Kasr el Banat’ın. Sadece 12 yıl boyunca inşaatın sürdüğünü söylüyor bize Nasiba El Khalef ve ekliyor, “11’nci yüzyılda da tekrar modernize edilmiş, bazı yenilikler yapılmış, restorasyonlar yapılmıştır. Her iki dokunun farklı olması da bundan kaynaklıdır.”

Kasr el Banat, sadece saray değil!

Sarayın, savaş sırasında askeri kışla gibi, barış dönemlerinde ise hac gibi kullanıldığını anlatan Nasiba El Khalef  “Farklı kaynaklarda ise bazı dönemelrde akıl hastalarının tedavisi için sarayın kullanıldığını gösteren belgeler var. Şifa yeri, hastane gibi vasıflarla kullanıldığı buradan da anlaşılıyor. Üstelik tıp akademisi olarak sadece kadın şifacıların burada eğitim gördüklerini de düşündüren belgeler var” diye konuşuyor.  Eczacılığın ve şifacılığın sembolü olarak bilinen yılan figürünün gözle görülür şekilde sütünlarda hala işli olduğunu görüyoruz.

"Saray, 2013 tarihinden itibaren IŞİD kontrolüne geçti. Yağma ve yıkım gerçekleşti. IŞİD, eski eserlerin ve arkeolojik alanların izlenmesiyle ilgili olarak Al-Rikaz'ın bürosunun gözetiminde kazı yapılmasına, antikalar ve eserler bulmak için bir dizi özel ekipman kullanımına o dönemde izin verdi ve talan izinli olarak yapıldı.”

“Yıkılmadan restore edilmesi gerekiyor ancak elimizdeki imkanlarla imkansız”

Kentin IŞİD’in elinden kurtarılmasının ve temizlenmesinin ardından, Kasr el Banat’ın etrafında hızlı bir koruma duvarı örüldüğünü belirtiyor Nasiba El Khalef.

“Saray görüldüğü gibi yıkılma eşiğinde. Tarihi dokusunu bozmadan restorasyonu yapılması gerekiyor ancak elimizdeki imkanlarla bu şimdilik imkansız. En azından rüzgar gibi tarihi dokuyu etkileyebilecek unsurları bertaraf etmek için güvenlik duvarı ördük.”

Sarayın etrafındaki koruma duvarının ise gelişigüzel değil uzman ekipler tarafından örüldüğüne işaret eden Nasiba El Khalef, kentteki tarihi yapıların hemen hemen aynı durumda olduğuna ve Rakka’nın tarihinin korunması için Suriye’nin ya da Suriye Demokratik Yönetiminin başlı başına yeterli olmayacağını, uluslararası uzman ekiplerin desteklerine de ihtiyaç duyduklarını ekliyor.