Tunuslu kadın tiyatrocular ataerkil toplum kodlarını sanat ile yıkıyor

Beyaz perdeden tiyatro sahnelerine kadına biçilen rollerin azımsanmayacak oranda cinsiyetçi yönü dünyanın neredeyse tüm kıtalarında rahatsız edici boyutlarda... Tunuslu kadın oyuncular ise tercih ettikleri rollerden yer aldıkları projelere ataerkil ile yüzmeşme ve kadın haklarını destekleme yönünde kararlı görünüyor. Tunus’ta bir asırdır tiyatro sahnelerinde yer alan kadın tiyatrocular ataerkil toplum kodlarını sanat ile yıkacaklarını belirtiyor.

ZOUHOUR MECHERGUİ

Tunus - Kadınlara sahnelerde biçilen rolden kadın haklarının perdeye yansıyan hallerine kadın hakları ve kadın sorunu konusu tiyatroya nasıl yansıyor? Tunus Ulusal Tiyatrosu’nda da boy gösteren tiyatro oyuncusu Ghofrane Carolina Sayari, ülkede tiyatronun 1910 yılında kurulduğunu ve ilk tiyatrodan bu yana kadınların bu alanda önemli rol ve etken olduğunu söylüyor. Yani bu demek oluyor ki geçtiğimiz yüzyıldan bu yana Tunus sahnelerinde kadınlar boy gösteriyor. 1950’lerde kadınların yazdığı ve oynadığı oyunların oynanmaya başlandığını hatta “feminist tiyatro” olarak nitelendirilebilecek “Aiat ve Tanıklar”, “Eşler Okulu” gibi oyunların da sergilendiği hatırlatmasını yapıyor Ghofrane Carolina Sayari.

Tunus kadınlar bir asırdır sahnede

Kadınların Jalila Bakkar, Rajaa Ben Ammar, Najia El-Wargi, Zouhaira Ben Ammar, Wajeha Jendoubi, Leila Chebbi gibi örnekler olmak üzere sayılarının gün be gün artarak erkeğe ithaf edilen sahneleri doldurmaya başladığını söyleyen oyuncu Ghofrane Carolina Sayari, Tunuslu Fatima Ben Saedan, Mona Noureddine, Khadija Souissi ve Dlanda Abdou, Khadija Ben Arfa, Aziza Boulbear, Salwa Muhammed, Amal Safta, Dalilah Al Muftahi, Latifa Al Qafsi, Naima Al-Jani, Wafa Al-Taboubi ve Laila Toubal gibi oyunculukta kadınların önünü açan çok sayıda ismin varlığını sayıyor. Tunus’ta tiyatro sahnelerinin kadınlar tarafından doldurulmasında etken isimleri sayan Ghofrane Carolina Sayari, ayrıca bu isimlerin tiyatroda kadın varlığına da öncülük ettikleri anımsatmasında bulunuyor.

Her kuşak bir öncekinden besleniyor

Tiyatrodaki kadın imajının başlarda toplum tarafından aşağıda görüldüğünü zamanla kadın oyuncuların saygınlıklarını, “tırnakları ile kazıya kazıya elde ettiklerini” söyleyen Ghofrane Carolina Sayari, bunun kolay bir süreç olmadığını da ekliyor sözlerine. Sahnelerde yer alan kadınların sayısının artmasının entellektüel ve kültürel boşlukların da doldurulmasında önemli rol oynadığını söyleyen genç oyuncu, her kuşağın bir öncekinden beslenerek ilerlediğini aktarıyor.

“Kadınlar drama alanında devrim yaratıyor”

Tunus’ta 2011 yılında gerçekleşen devrimin ardından ise sanatçı ve oyuncu kadınların “meta” olarak görülen kadın imajına karşı başarılar elde etmeye başladığını söyleyen oyuncu, özellikle tv ekranlarındaki yaratılmak istenen kadın imajının negatifliğinin halen kırılmakta zorlandığını da söylüyor. Kadını sadece fiziksel “güzel” görünümü ile değil mesleği, oyunculuğu, duruşu ile de bütünlüklü olarak ele alınması gerektiğni söyleyen Ghofrane Carolina Sayari, Tunuslu kadın oyuncuların drama alanında “devrim” yarattığını da aktarıyor.

Sabah Mosbah: Tiyatroları asi kadınlarla doldurun!

Sadece tiyatrocu değil aynı zamanda sosyolog ve kadın hakları aktivisti olan Samah Mosbah, Tunus’taki feminist tiyatronun gerekliğininin önemine dikkat çekiyor. “Tiyatroları asi kadınlarla doldurun” diyen Sabah Mosbah, ataerkil toplum kodlarını sanat ile yıkabilecek olmanın gücünü kadınların sahnelerden gördüklerini anlatıyor bize. Dans, şarkı söylemek, tiyatro, oyunculuk, beyaz perde, yazarlık olmak üzere sanatın neredeyse tüm dallarında kadın hakları yaklaşımının olmazsa olmazlığına dikkat çekiyor sanatçı aktivist.

“Hafıza tazelenmeli”

Samah Misbah, Tunus tiyatrosuna dair hafızaların tazelenmesi gerektiğini söyleyerek, kadınların büyük bir varlık sahibi oldukları hatırlatmasını yapıyor. 1967'de Mona Noureddine ve Latifa Al-Qafsi'nin Gafsa'daki Güney Tiyatro Topluluğundaki yaratıcılıklarını amınsatan Sabah Misbah, “Bu kadınlar sadece oyunculuk değil aynı zamanda sahnelerden yüzleşme çağrısı yapan oyunculuk ve gerçekliği yansıttılar hem de tüm cesaretleriyle...” diyor.

“Mevcudiyet artık istisnai değil”

Kadınların tiyatro sahnelerinde geniş ölçekti yer aldığını söyleyen Sabah Misbah, “Kadınların tiyatro sahnelerinde yer almaları ve mevcudiyetleri artık istisnai bir durum değil. Çoğu eyalette neredeyse tüm yaş gruplarında oyuncular sahnede varlığını ortaya koyuyor. Özellikle kadın sorunu ve sosyal-toplumsal sorunlar karşılıklarını sahnelerde bulabiliyor. Ancak topluma da bu var oluş yansımasını bulmalı” diyor Samah Misbah.

Tunuslu kadınlar sadece sahne üzerinde değil...

Tiyatro eğitmenliği yapan Huda Al Issawi de kadınların tiyatro sahnelerinde, “mütevazi varlıklarının” geçtiğimiz yüzyıldan bu yana var olduğunu aktarıyor. Eğitimle başlayan ve azar azar da olsa sahnelerde boy gösteren kadınların artık bunu sanat olarak görmek kadar iş alanı olarak da görmeye başladığını kaydeden Huda Al Issawi, kadın tiyatrocularda artık profesyonel bakışın da geliştiğini, sahnelerin yanı sıra tiyatronun etrafında şekillenen sanat dünyasında eğitimden makyaja, kostüme, dekora kadınların yer edindiğini aktarıyor. Tiyatro eğitmenliğinin kendisinde yıllar içerisinde büyük tecbüre kazandırdığını söyleyen Huda Al Issawi, kadınların istem ve tecrübelerinin küçümsenmemesi gerektiğini söylüyor.

“Kadını dile getiren roller yazılmalı”

Gazeteci Hanan Mabrouk ise Tunus ve Tunus tiyatrosunda kadın varlığı konusunda onlarca yıldır tartışmaların olduğunu aktarıyor ve ilgili konunun “kadınların zaferleri ile doldurulduğunu” söylüyor. Tiyatro sahnelerinde kadına biçilen rollerin artık daha göz doldurur cinsten olması gerektiğini belirten gazeteci, “Kadını aşağı gören, ikinci sınıf gören, küçük gören ve toplumsal cinsiyete dayalı figürlerin artık ortadan kalkması gerekiyor. Bunun yerine kadın özgürlüğünü anlatan, toplumsal mesajlarda daha ön planda, kadın sorunlarını, şiddeti irdeleyen ve hak özgürlüklerinden bahseten oyunların ağırlıklı olmasını istiyoruz. Kadını her anlamda dile getiren ama bunu yaparken aşağılamayan roller artık kadına yazılmalı. Çünkü sahnelerde bunu daha çok görmeye ihtiyacımız var” diyor.

Tunus sahnelerinden doğru Arap kadınların öncülük rolü oynayabileceğine dikkat çeken gazeteci Hanan Mabrouk, “Kadının tiyatro perdelerinde yazdığı zaferlerini görmek, Tunuslu kadınların olduğu kadar Arap kadınlarının da zaferlerini ve zafer çıtalarını yukarıya taşımak anlamına geliyor” diye belirtiyor.

Her ne olursa olsun tiyatrocusundan oyuncusuna, gazetecisine umutlu sözler dinledik. Tiyatro perdelerinden kadının bu sahnelerden yansıma hallerine ve sahne ışıkları altında parlayan Tunuslu kadın oyuncular, kadınların geleceklerini de aydınlatıyorlar.