Süveyda’daki Salkhad Kalesi’nin restorasyona ihtiyacı var
Suriye'de yer alan Salkhad Kalesi’nin, bölgede yaşamış olan kadim uygarlıkların en önemli arkeolojik eserlerinden biri olduğunu belirten Safaa Al-Shomari, kalenin restorasyona ve büyük maddi bir desteğe ihtiyacı olduğunu kaydetti.
ROCHELLE JUNİOR
Süveyda– Suriye'nin Süveyda kenti önemli tarihi uygarlıklara ev sahipliği yapmış bu nedenle de kentte arkeolojik olarak birçok yer bulunmaktadır. Salkhad Kalesi, yüksek bazalt bir tepe üzerinde yer alması nedeniyle benzersiz bir mimari tarzda inşa edilmiştir. Deniz seviyesinden yaklaşık bin 450 metre yüksekte olan kalenin inşaatı üç kata dayanmaktadır. Turist Rehberlik Enstitüsü mezunu Safaa Al-Shomari kale hakkındaki bilgileri paylaştı. İçeriden bakıldığında kalenin askerlerin barınması için tasarlandığını kaydeden Safaa Al-Shomari, “Çok sayıda büyük salonu, bodrum katında ahırları, gizli geçitleri ve koridorları var. Tavanları tüy kemer desenli küçük taş döşeli olup, biri büyük diğeri alçak olmak üzere üç duvarı, ardından bir hendeği, birincisi üst olmak üzere birbirini takip eden iki duvarı var. Kalenin inşaası düşmanlarının içeri giremeyeceği şekilde tasarlanmıştır” dedi.
Kalenin stratejik önemi
Kalenin Suriye'nin güneyindeki son idari bölge olan ve 37 köyün ait olduğu Süveyda şehrine bağlı Salkhad ilçesinde yer aldığına dikkat çeken Safaa Al-Shomari, "Kalenin batıdan bakıldığında önemli bir stratejik konumu bulunuyor. Doğuda Al-Zalf ve Al-Mara Kalesi ile Golan eteklerine, güneyden Deir Al-Kahf Kalesi ile Ürdün'e, güneyi Filistin'e, kuzeyden ise Şam'a bağlanır. Bir zincir yollardan geçerek kuzeydoğudan Şam'a ulaşıyor. Önemli stratejik konumundan dolayı Yunanlılar tarafından kale askeri alan olarak kullanılıyordu. Roma dönemine kadar da bu rolünü sürdürdüğünü gösterdi. Verimliliğine göz diken Bedevilerin saldırılarına karşı ticari uygarlığın rolü deniz yoluyla mal taşınmasından sonra azaldı ve ardından Ma'rib Barajı'nın yıkılmasından sonra Gassaniler liderliğindeki Arap kabileleri geldi. Hıristiyanlığa geçtiler ve 635'te İslam'ın bölgeye girmesine kadar tarımla uğraştılar” şeklinde konuştu.
Safaa Al-Shomari, kalenin tanık olduğu tarihi dönemlerdeki gerçekliğine ilişkin ise, “Emevi Devleti döneminde rolü arttı, ancak Abbasi Devleti döneminde zayıfladı. Kalenin hükümdarı İbn Mismar'ın bölgeyi çevreleyen Arap kabilelerini denetlemek için kuleler inşa ettiği Fatımi Devleti döneminde yeniden refaha kavuştu. Selçukluların burayı kontrol ettiği dönemde askeri rolü, Nebatilerin eski başkenti Busra'nın ve Şam'dan gelip Busra'dan geçerek Suudi Arabistan'a ulaşan Hac kervanlarının savunma hattı olarak biliniyordu. Arabistan üzerinden Wadi Al-Sarhan, Selçuklular ve Eyyubiler'in Salhad Kalesi'nin duvarlarını onarıp tarih boyunca iz bırakan, bugün hala var olan, üzerine karşılıklı iki aslandan oluşan aslan işaretini bırakanların onlar olduğunu belirtiyor” sözlerine yer verdi.
‘Önemli arkeolojik bir alan olarak kabul ediliyor’
Memlükler döneminde Az-Zahir Baybars tarafından kalenin surlarının restore edildiğini, binaların ve gözetleme kulelerinin yapıldığını dile getiren Safaa Al-Shomari, İzzeddin Aybak'ın yönetimi devraldığı dönemde ise bilimin geliştiğini sözlerine ekleyerek, “Kalenin liderliği, Salkhad'ın altın dönemi olan 1211'den 1237'ye kadar yirmi dört kemerli büyük bir cami inşa etti bu camiyi diğerlerinden ayıran eşsiz minare, şekli ve altıgen tasarımı üç renkten yapılmıştır. Alt kısmı siyah bazalt taşından, orta kısmı kırmızı bazalt taşından, üst kısmı ise beyaz taştan yapıldığı için bu minarenin Mısır'daki tek minare dışında hiçbir benzerliği yoktur. Başta depremler olmak üzere hava koşulları nedeniyle kalenin dış yapısının çeşitli bölümlerinin çökmesine rağmen, her yıl turistlerin ziyaret ettiği önemli bir arkeolojik alan olarak kabul ediliyor. Kalenin restorasyona ve büyük maddi desteğe ihtiyacı var. Bölge halkı onu korumayı ve olası her türlü müdahaleden korumayı başardı. Tarihin özelliklerini değiştirmek herhangi bir tarafça yapılabilir” diye kaydetti.