Shada Al-Angham grubu kadınları müzikle güçlendiriyor
Kanun öğretmeni Yasra Shahwad, Shada Al-Angham grubu ile müziği, toplumsal klişeleri kırmak ve kadınların sanatsal alandaki gücünü artırmak amacıyla bir platforma dönüştürüyor.

HANAN HARITE
Fas- Kuzey Afrika müzik kültürü çok renkli, çok çeşitli ve geleneksel enstrümanların kullanıldığı geniş bir yelpazeye sahip. Yasra Shahwad, "Shada Al-Angam" adlı grubuyla kadın sanatını, kültürel direnişin bir biçimi olarak sunuyor ve Fas’ın sanatsal hafızasını koruyarak sosyal adaleti savunmaya katkıda bulunabileceğini gösteriyor.
Kanun öğretmeni ve Shada Al Angham grubunun kurucusu Yasra Shahwad, sanatçı bir ailede büyüdü ve bu ortam, yeteneğini küçük yaşlardan itibaren geliştirmesine olanak sağladı. Yasra Shahwad, “Küçük yaşlarda sürekli şarkılar ve ilahiler söylerdim. Ailem bu yeteneğimi fark etti ve beni 2003 yılında müzik enstitüsüne kaydettirdi. Solfej ve şan dersleri almaya başladım, Tarab Andalusi’sini seçtim, ardından muvaşşah ve oryantal makamlara yöneldim” diyor.
Tutkusunu yeni kuşaklara aktarıyor
Müzik alanındaki ikinci yılında hakkında pek fazla bilgi sahibi olmadığı ancak hemen ilgi duyduğu bir enstrümanla tanıştığını anlatan Yasra Shahwad, “Alışılmışın dışında, zarif ve kadını ifade eden bir enstrüman arıyordum. Babam kanunu önerdi. Sesini ilk duyduğumda büyülendim ve ‘Aradığım enstrüman bu’ dedim. Bugün Rabat ve Salé Müzik enstitülerinde kanun eğitimi veriyorum. Müziğe olan tutkumu yeni kuşaklara aktarıyorum. Özellikle kız öğrenciler daha istekli ve meraklı. Katılımları, bu yolda devam edeceklerini gösteriyor. Öğrencilerimle gurur duyuyorum” diye ekliyor.
‘Sanat toplumun canlı sesidir’
Müziğe olan tutkusunu öğrencileri için ilham verici bir eğitim deneyimine dönüştüren Yasra Shahwad, düşüncelerini şöyle aktarıyor:
“Akademik müfredatla kendimi sınırlamıyorum. Öğrencilerimi yarışmalara katılmaya, sahne deneyimi kazanmaya ve kendi bağımsız sanatsal kimliklerini oluşturmaya teşvik ediyorum. Onlara her zaman şunu söylüyorum: Eşsizsiniz. Enstrümanınızla yaşamalı, duygularınızı onun aracılığıyla ifade etmelisiniz. Çünkü sanat estetik bir lüks değil, toplumun canlı bir sesidir. Sanatçı da bu sesin taşıyıcısıdır. Ben de bir sanatçı olarak Fas’ın içinde ve dışında yaşayan insanlara bir mesaj taşıyorum.”
Eğitim alan ilk kadın
Yeteneklerini geliştirme konusundaki kararlılığıyla öne çıkan Yasra Shahwad, akademik kariyerine Fas dışında devam etmeye karar verdi. Bu doğrultuda Tokia Müzik Okulu’na kaydoldu ve burada, dünyaca ünlü kanun sanatçısı Göksel Baktagir'den özel eğitim alma fırsatı yakaladı. Yasra Shahwad, Göksel Baktagir'den birebir ders alan ilk Faslı ve Arap kadınlardan biri olmaktan gurur duyduğunu söylüyor.
Birçok farklı müzikal etkiden beslenmesine rağmen Fas kökenlerine bağlı kalan Yasra Shahwad, makamları derin bir insani ifade biçimi olarak görüyor. “Acem makamı neşeyi çağrıştırır, Kürdi makamı ise melankoliye dokunur. Çalmak sadece teknik bir beceri değil, aynı zamanda bir ifade aracıdır” diyen Yasra Shahwad, geleneksel kalıpları kırmak ve yenilikçi tarzlara alan açmak amacıyla 2015 yılında Shada Al-Angham grubunu kurdu. Grubunda, perküsyonist ve ses mühendisi Ihssan gibi tanınmış kadın müzisyenlerin yanı sıra, Mubdi’at (Yaratıcı Kadınlar) Ödülü sahibi ud sanatçısı Oumaima Al-Harim ve Endülüs müziği üzerine çalışan Fransız-Faslı araştırmacı ve "El-Ghab" (yerel bir nefesli çalgı) çalgıcısı da yer alıyor.
‘Grup sanatsal ve insani kimliğimizi yansıtıyor’
Yasra Shahwad, sözlerinin devamında şunları belirtiyor: “Bizi bir araya getiren yalnızca sanatsal yetkinlik değil, aynı zamanda yüksek bir ahlak anlayışı ve uyum ruhudur. Grubu kurmayı düşündüğümde, sesin ve görüntünün güzelliğini arıyordum ve grup üyelerinde tam olarak bunu buldum. Grubumuz ISESCO, Faslı Kadınlar Konferansı İlerici Birliği ve Faslı Kadınlar İçin Zahra Forumu tarafından düzenlenen heyecan verici etkinliklere katılımıyla net bir kültürel mesaj taşıyan sanatsal bir projeye dönüştü. Grup sadece müzik aletleri taşımıyor, aynı zamanda kültürel sahneyi zenginleştiren bir mesaj da taşıyor. Sanatsal ve insani kimliğimizi yansıtıyor.”
Kararlılıkla yollarına devam ediyorlar
Kadın müzisyenlerin geleneksel rollere hapsedildiği ve müzik yapmak ya da bir grup yönetmek gibi alanlara girmelerinin zorlaştırıldığı bir toplumda karşılaştıkları zorluklara dikkat dikkat çeken Yasra Shahwad, “Tüm bu engellere rağmen Shada Al-Angham grubunun üyeleri yalnızca enstrüman çalmakla yetinmeyip daha büyük bir hedef doğrultusunda kararlılıkla yollarına devam ediyor. Grup, müzik aracılığıyla toplumsal klişeleri kırmayı ve kadınların sanatsal alandaki varlığını güçlendirmeyi amaçlıyor. Grup üyeleri olarak her konserde beyaz kıyafetler giymeye özen gösteriyoruz. Beyaz, bizim için sadece bir renk değil, saflığın, barışın ve birliğin simgesi. Aynı zamanda grup üyeleri arasındaki uyumu temsil ediyor. Bu rengi tercih etmemizin bir diğer nedeni de, sanatın acıya karşı taşıdığı umut mesajını vurgulamak” ifadelerinde bulunuyor.
Alternatif bir müzik sahnesi
Grup, performanslarında özellikle Filistin mücadelesi başta olmak üzere, halkların yaşadığı acılardan, sığınma ve yerinden edilme gibi insani krizlerden ilham alan müzik parçalarına da yer veriyor. Bu eserler aracılığıyla müzik, duyulmayanların sesi haline gelirken, kelimelerin ötesine geçen güçlü bir dayanışma mesajı sunuyor.
Yasra Shahwad, dürüstlük ve derin duygulardan doğan kadın sanatının, sınırları ve engelleri aşabilen güçlü bir etkiye dönüştüğüne inanıyor. Kadın sanatının, haklı davaları savunmak için duygusal ve kültürel bir platforma dönüştüğünü vurgulayan Yasra Shahwad, Shada Al-Angham grubuyla sadece sanatta bir kadın modeli sunmakla kalmadıklarını, aynı zamanda özgünlük ve modernliğin, kimlik ve bağlılığın kesişim noktasında alternatif bir müzik sahnesi yarattıklarını belirterek sözlerini noktalıyor.