Sanatçı Trifa Karimian: Umut etmekten başka çare yok
Sanatçı Trifa Karimian, İran’da tüm zorluklara karşın üretmekten vazgeçmiyor. Trifa Karimian, “Bu çaresizlik içinde, bu ülkede sanatçının vücudundaki her hücre çığlık atıyorken, umut etmekten başka çare yok” dedi.
ŞABNAM TAVAKOLİ
Tahran- İran kadınların sanat alanında da dışlandıkları bir ülke. Kadınların topluluklar önünde şarkı söylemesi yasakken sanatsal faaliyetlerine de yalnız yine kadınların katılmasına ya da izlemesine izin veriliyor. Trifa Karimian’ın İran’da sanatını icra etmeye çalışan yüzlerce kadından biri.
Doğu Kürdistan’ın Seqiz şehrinden olan oyun yazarı ve ses sanatçısı Trifa Karimian’ın oyunları birçok farklı ülkede izleyiciyle buluştu. Trifa Karimian, çalışmaları ve ülkesindeki duruma dair ajansımıza konuştu.
Dramatik şarkılar söyleyen Trifa Karimian bu durumun İran tiyatrosunda eksik olduğunu belirtti ve birçok yapıma Kürt müziğinin farklı yönlerini öne çıkaran eserler yaptığını anlattı. Tiyatro Evi Müzik Derneği'nin çabaları ile bir ay önce konser verdiklerini belirten Trifa Karimian, daha önce denenmeyen unsurları bir araya getirerek eserlerine yansıttıklarını bunun da beğeni ile karşılandığını kaydetti.
‘Bu şarkılar her zaman ruhumda ve varlığımdaydı’
“Umarım bir Kürt kızı olarak Kürt müziğine hizmet edebilmişimdir” diyerek sözlerine devam eden Trifa Karimian, “Kürt müziğinin benim için özel bir yeri var. Bu müzik türünü, başta halk müziği tadında olan modern müzikle karıştırdık ama bunu yeni bir müzik yöntemiyle birleştirdik ve çok beğenildi. Müzik hep içimdeydi. Annemden ilk dinlediğim şarkılar Kürtçe ninnilerdi. Maalesef Kürdistan'da var olan bir ağıt biçimiydi, bu şarkılar her zaman ruhumda ve varlığımdaydı, bugüne kadar bana çok yardımcı oldular. Kürtçe müziği benim kanımda ve varlığımda var. Hatırlayabildiğim günden beri müziğe ilgim vardı ve şarkı söylemeyi seviyordum” diye belirtti.
‘Devam edebilmek için umut gerekir’
İran’da şarkı söylenmesinden giyimime kadar kadınlara yönelik baskıların olduğunu kaydeden Trifa Karimian, “Umarım ülkem sosyal bir topluluğa ulaşır. Umarım bu ülkede kadınların sesinin özgürleşeceği gün de gelecektir. Müzikle birlikte aynı zamanda yazıyorum ve bu iki alanı profesyonel olarak ele almak istiyorum. Benim sesim de otosansüre dönüşecek ama ben daha çok edebiyat alanında aktifim. Bu çaresizlik içinde, bu ülkede bir sanatçının vücudunun tüm hücreleri çığlık atsa da umutsuzluk tüm toplumu sarmış olsa da, devam edebilmek için umutlu olmak gerekir” ifadelerinde bulundu.