“Sanat eğitimi alma haklarını çocuklara teslim ettik”

Opera sanatçısı Selmin Günöz emekli olduktan sonra, müzik eğitimi alma imkânı olmayan çocuklara ulaşıp Barış Çocuk Senfoni Orkestrası’nın kurulmasına öncülük ediyor. Venezuela’daki müzik eğitimi modeli olan El Sistema’dan ilham alarak oluşturdukları orkestra, suçun ve uyuşturucu madde kullanımının en yaygın olduğu bölgelerdeki çocukları hedef alıyor. Günöz, bu eğitim modeline uygun olarak çocukları seçmediklerini, sadece sanat eğitimi alma haklarını onlara teslim ettiklerini söylüyor.

 
ZEYNEP PEHLİVAN
İzmir- Belki de daha iyi bir dünya inşa etmenin yolu büyük ölçüde çocuklara odaklanmaktan geçiyor. Suça ve şiddete eğilimi olmayan, iyi ve vicdanlı bireyler yetiştirme noktasında elbette sosyal sorumluluk projelerinin payı yadsınamaz. Çocuklar için ortaya konulan projeler ya da üretilen fikirler ne denli iyi olursa olsun, hayata getirilemediği ölçüde anlamını yitiriyor. Yılmayan, iyi bir fikrin peşinden inatla giden, projeyi uygulamaya geçirmek adına doğru finansal organizasyonu yapan ve en önemlisi heyecana, coşkuya herkesi ortak edebilen insanlar, bir şekilde o parlak düşlerin gerçeğe uzanmasını sağlıyor. İşte sizi tam olarak böyle kadınlardan biriyle tanıştırmak istiyorum: Selmin Günoz.
İzmir’in yetiştirdiği en önemli opera sanatçılarından biri olan Selmin’in adı son dönemlerde müthiş bir projeyle anılıyor. Selmin, duyar duymaz insanın içinde karşı konulmaz bir sıcaklık duygusu oluşturan Barış Çocuk Senfoni Orkestrası’nın fikir öncüsü ve aynı zamanda da yürütücüsü. Barış Çocuk Senfoni Orkestrası, İzmir’in görece dezavantajlı semtleri olan Kadifekale, İkiçeşmelik ve Eşrefpaşa’da ekonomik açıdan zorlu koşullarda yaşayan çocuklardan oluşturulmuş çok özel ve anlamlı bir orkestra. Selmin, Barış Çocuk Senfoni Orkestrası fikrini ortaya koyarken Venezuela’daki El Sistema modelinden ilham almış. Projenin temel gayesi sosyal açıdan şehirle bağları zayıf ve maddi imkânları kısıtlı olan çocukları müziğin paydasında bir araya getirmek, toplumla aralarında bu vesileyle güçlü bir bağ kurabilmelerini sağlamak. Yıllar önce kafasından geçen bir fikrin bugün büyük ve herkesin sahip çıktığı bir projeye dönüşmesini gururla izleyen Selmin ile bir araya geldik, pandemiden dolayı online bir şekilde çalışmalarını sürdüren Barış Çocuk Senfoni Orkestrası’nın bu harika hikâyesini konuştuk.
Proje kısa sürede büyük destek gördü
Yıllar boyunca İzmir Devlet Opera ve Balesi’nde solist sanatçı olarak çalışan, bu süreçte 31 ayrı eserde başrol oynayan, ayrıca kısa bir dönem Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde yöneticilik yapan Selmin Günoz, Venezuela’daki “El Sistema” modelini Türkiye’ye uyarlama fikrini çok uzun zamandır zihninin güvenli bir köşesinde tutuyordu. Eşrefpaşa’da bir gün yolda yürürken tesadüfen gördüğü “Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı” tabelası hemen dikkatini çekti ve çok da düşünmeden çat kapı içeri girdi. Bu, Barış Çocuk Senfoni Orkestrası fikrini hayata geçirmek adına atılmış çok ama çok büyük bir adım olacaktı. Hikâyenin başlangıç sürecini gelin Selmin’den dinleyelim: 
“Emekli olduktan sonra çocuklarla ilgili bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim. Sanat eğitiminden yoksun kalan gençlere, çocuklara nasıl ulaşabilirim, onlar için ne yapabilirim diye hep düşünüyordum. Bu süreçte de “El Sistema” modelini detaylı olarak inceliyordum. El Sistema, 1970’li yıllarda Venezuela’da suç işleme eğilimi yüksek bölgelerdeki çocuklarla yapılan, devlet destekli bir çalışma. Bizde böyle bir proje için devletten destek almak çok güç. Ben de bu nedenle yüzümü öncelikle eşime dostuma çevirdim. O dönem kendi aramızda topladığımız paralarla 20 tane keman almayı başardık. Çocukların yol parası vermemesi adına semtlerine yakın bir bölgede çalışma yapmamız gerekiyordu. Ayrıca daha çok sayıda enstrümana ve eğitim verecek öğretmene ihtiyacımız vardı. Bunlar için de iyi bir bütçe oluşturmamız şarttı. Bağış toplayarak koyuldum bu işe. O süreçte tesadüfen kapısından içeri girdiğim Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı, projeden çok etkilendi ve bize mekân desteği sundu.”
“Her çocuğun sanat eğitimi alma hakkı var”
Projenin mali organizasyonu belli ölçüde yerine oturunca, sırada çocuklara ulaşmak vardı. Selmin yoksul bölgelerdeki çocuklara ulaşmak adına sahaya indi. Bu süreçte suç eğiliminin yüksek olduğu semtlere öncelik verdi. Bu anlamda Türk Eğitim Vakfı’na devam eden ve ilk başvuran 20 çocuk hiçbir ayrım gözetmeksizin projede yer aldı. 
“Ne yazık ki günümüzde uyuşturucu kullanımı ilkokula kadar düşmüş durumda. Biz önce bu tip eğilimlerin yüksek olabileceği bölgeleri aradık. Projeye başladığım dönemde tek başımaydım. Eşrefpaşa, İkiçeşmelik ve Kadifekale gibi semtleri sokak sokak dolaştım. Çocukları bulduktan sonra aileleriyle de ayrı ayrı görüştüm, hepsi de projeye onay verdiler. Çocuklara da ailelere de bu sürecin uzun olacağını özellikle anlattım. Ben her çocuğun sanat eğitimi alma hakkına inanıyorum. Zaten bu projenin arkasından gitmemdeki ana motivasyon da buydu. Yani biz çocukları seçmedik. Her çocuğun sanat eğitimi alma hakkını onlara sadece teslim ettik. Buna rağmen fiziksel koşullar gereği ilk etapta sadece 20 çocuğu alabilecektik. Yapılan keman bağışlarından dolayı bir orkestra oluşturamadık, bu daha çok bir keman grubu gibiydi. Bu nedenle kısa süre içinde çello, kontrbas bağışları yapıldı. Sonra bakır nefesli sazları aldık. Bunlarla beraber artık yavaş yavaş bir senfoni orkestrasına dönüşmeye başladık. Bağışlar çoğalınca hemen bir dernek oluşturmak istedik. “Barış Çocuk Orkestrası Koruma ve Geliştirme Derneği” adı altında bir resmi kimliğimiz oldu.”
“Kaliteyi sunduğunuzda insanlar bunu almaya çok açık”
El Sisteme modelini uyarladıkları için çalışmalarının bilhassa uluslararası düzeyde olmasına özen gösterdiklerini ifade eden Selmin, buna karşın eğitimlerde yerel eserlere de önemli ölçüde yer verdiklerine dikkat çekti. Yorglass firmasının sponsorluğu, bu projeye büyük bir ivme kazandırıyor. En az Selmin kadar, sponsor firma da projeye canla başla destek ve katkı sunuyor.
“Barış Çocuk Senfoni Orkestrası, tüm dünyada kabul görebilecek düzeyde, çok sesli bir oluşum. Çok sesli müzik yapan çocukların beyni de ona göre gelişiyor.  Bu, onların dar görüşlü ve saplantılı olmamalarına katkı sunuyor. Bilim insanları da bu sürecin insan beyninin iki yönünü de geliştirdiğini söylüyor. Çocuklar burada sıfırdan notaları öğreniyor. Bu elbette meşakkatli ve uzun bir yol. Birden bire eser çalamıyorsunuz; ancak bütün bu zorluklara rağmen çocuklar çok severek çalışıyorlar. Eğitmenlerimiz klasik batı müziği eğitimi almış gençlerden oluşuyor. Klasik batı müziği eserlerinin çocuklar için hazırlanmış şekillerini çalıştırıyoruz. Yavaş yavaş senfonilerin kısaltılmış biçimlerini çalıyorlar, konçertolara eşlik etmeye başlıyorlar. İlk konserlerinde çocukların heyecanı müthişti. Konser yaptığımız salonu saraya benzetmişlerdi, oradaki düzeneğe hayran olmuşlardı. Neticede aynı salonda çok başarılı konserler verdiler. Bizim toplumumuzda bir şeyin kalitesini sunduğumuzda insanlar aslında bunu almaya çok açık. Yeter ki toplumumuza bunlar verilsin.”
Sanatçılar ücret talep etmeden destek verdi
Barış Çocuk Senfoni Orkestrası, dünyaca ünlü pek çok sanatçı tarafından desteklendi. Hatta öyle ki bazıları bizzat onlarla beraber sahneye çıktı. Selmin, sanatçıların kendilerine verdiği desteği şu şekilde özetledi:
“Projeye destek veren hiçbir sanatçımız bizden ücret talep etmedi. Projeyi duyduktan sonra tereddütsüz koşarak geldiler. İlk olarak Gülsin Onay’a gittik. Bizimle konser yapmayı kabul edince çok heyecanlandık. Hemen ardından İdil Biret ve Gürer Aykal’la konserler yaptık. Ertesi sene Borusan Quartet’ten ricada bulundum. Dört üyesi gelip çalışmalarımıza büyük bir değer ve renk kattılar. Çocuklar 4. yıllarında Mozart Piyano Konçertosu’na eşlik etmeyi başardılar. Her zaman yok satan konserler yaptık. Gelen seyirciler de bu birliktelikten çok mutlu oldu. Konserler kısa sürede destekçilerimizi artırdı ve neticede 90 çocuğa kadar çıkabildik. Sonuçta herkesin ortaklaştığı bu proje yoluna hep devam edecek.”