Pandemide sokağın müziği de kapandı
Pandemi döneminin her alanda etkilerini hissettiğimiz bu günlerde yaşamını sokak müziği yaparak sürdüren müzisyenler zor günlerden geçiyor. Pandeminin beraberinde getirdiği kısıtlamalardan dolayı sokak müziği yapan pek çok insan maddi olarak tükenmiş durumda. Sokak Müzisyeni Ruşen Dönder, hem okuyor hem de sokak müziği yaparak hayatını kazanıyor. Ruşen Dönder, “Maddi destek alamıyoruz. Çok sıkıntı yaşıyoruz. Maddi ve psikolojik olarak çok yıprandık” diyor.
ÖZGÜR KAYA
İzmir- Pandemi ile beraber getirilen sınırlamalar yaşamın her alanını zorlaştırmış durumda. Sokak müziği yaparak ekonomik yaşamını sürdüren pek çok müzisyen maddi ve manevi zor günlerden geçiyor. Koronavirüs vakalarının artmasıyla birlikte pek çok sektöre kısıtlamalar geldi. Bağımsız çalışmalar yürüten sokak müzisyenleri de bu süreçten oldukça etkilendi. Sokak Müzisyeni Ruşen Dönder ile sokak müziğini, çalışmalarını, ekonomik koşullarını, pandemi sürecinden nasıl etkilendiklerini konuştuk.
Ruşen 4 yıl önce Iğdır’ dan bir arkadaşı sayesinde İzmir’e geliyor. O dönem en büyük hedefi konservatuar okumak. Hedefine ulaşan Ruşen, Ege Üniversitesi Konservatuar Bölümü 3. sınıf öğrencisi. Hem okuyor hem de sokak müziği yaparak hayatını kazanıyor. Genelde özgün müzikler yapıyor. Kürtçe ve Türkçe şarkılar söylüyor. Ruşen daha çok kendi dilini kullanmaya çalışıyor. Kürt sanatçılardan Aynur Doğan, Ciwan Haco, Mem Ararat’ tan, Türk sanatçılardan ise Zülfü Livaneli, Musa Eroğlu, İlkay Akkaya’ dan etkileniyor. Onların yaptığı müziklerden yola çıkarak, kendi yorumuyla harmanlayıp müziğini icra etmeye çalışıyor.
“Müzik yapmak için de para lazımdı”
Ruşen kitap okumayı, resim çizmeyi, köpekleri Rıfkı ve Pakize’yle ilgilenmeyi çok seviyor. Onları yanı başından hiç ayırmıyor. Öyle ki hep beraber karşılıyorlar beni. Sonra evin diğer bireyleriyle tanışıyorum. Ruşen’e dönüyorum tekrar. Sokak müziğine nasıl başladığını soruyorum. Sokak müziği yapma gibi bir fikri olmadığını, ancak bir gün arkadaşlarıyla bir araya geldiklerinde bir anda sokak müziği yapmaya karar verdiklerinden bahsediyor. Sokak müziğine başlama serüvenini şöyle anlatıyor:
“Arkadaşlarla bir araya geldik. Sokak müziği yapmak gibi bir düşünce ortaya çıktı. Sonra neden olmasın diye düşündük. Başlamak için almamız gereken şeyler vardı. Tabi bunları almak için de bir mücadele gerekiyordu. Para kazanmak için çalışmak zorundaydık. Zamanla gerekli eşyalarımızı aldık. Sonra bir gün sokak müziği yapalım dedik. İlk Konak’ta yapmaya başladık. Tabi o zamanlar çok çekiniyoruz, utanıyoruz. İnsanların tepkisi ne olacak bilmiyoruz. Sokak müziği yapma yolculuğum böyle başladı. 4 senedir de sokak müziği yapıyorum. Hala da devam ediyorum.”
“Kürtçe müzik yapamazsınız”
İlk dönem çok zorluk yaşamış. O dönem sokak müziği yapmak yasakmış. Her çalıp söylediklerinde zabıtalar tarafından kaldırılıyor ya da ceza alıyorlarmış. Ruşen bunlardan çok kötü etkilenmiş. Zabıta’nın, “Kürtçe müzik yapamazsınız. “Yasak” deyip karakola götürüldüğünü anlatıyor. “O dönem belediye de müzisyenlere hiçbir şekilde destek vermiyordu” diyen Ruşen sözlerine şunları ekliyor:
“Belediyenin, sokak müzisyenlerinin müziklerini icra etmeleri için belirli bir alan belirlemesi gerekiyor. Çünkü sokak müziği yaptığımız zaman esnaflardan şikâyet yiyoruz. ‘Dükkânımın önünde müzik yapamazsınız’ deyip bizimle kavga ettikleri günler oldu. Karakolluk olduğumuz günleri biliyoruz.”
Hem okuyor hem de hayatını kazanıyor
Ruşen, şuan ise müzisyenlere belirli alanlarda sokak müziği yapabilmeleri için kart verildiğine değiniyor. Pandeminin başlarında müzisyenlere herhangi bir desteğin olmadığını ancak şuan Türkiye çapında müzisyenlere küçükte olsa yardım ve gıda desteği yapıldığını belirtiyor. Süreci değerlendiren Ruşen, şöyle anlatıyor:
“Hem okuyoruz hem de sokak müziği yaparak hayatımızı kazanıyoruz. Müzik dışında başka bir iş yapmadığımız için pandemi bizi çok etkiledi. Maddi destek alamıyoruz. Çok sıkıntı yaşıyoruz. Müzik yaptığımız zamanlar en azından insanlar maddi olarak destek oluyordu. Ama şuan pek çok kişi işsiz. Doğal olarak insanlar para atmıyor. Oraya atacağım parayla evime bir ekmek alıp götüreyim düşüncesinde herkes. Maalesef böyle bir durumdayız. Maddi ve psikolojik olarak çok yıprandık.”
Pandemiden dolayı evlere kapanmak zorunda kaldılar
Müzikten uzaklaşmış olmak çok üzüyor, Ruşen’i. Sokak müziği yaptığı zaman belirli bir saatte başlayıp, istediği saate kadar yapabildikleri için müzikle çok iç içe olabildiğinden bahsediyor. Kendini geliştirebildiğini, insanlarla çok yakın olabildiğini, sesini duyurabilme imkânının olduğunu vurguluyor. Pandemiden dolayı evlere kapanmak zorunda kalan sokak müzisyenleri hem sanattan hem de dinleyiciden uzaklaşmak istemiyor. Ruşen, “Evde ne kadar ilerleyebiliriz ki? Elimizden geldiğince sosyal medya üzerinden sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Bunun tabi ki bir etkisi var. Ama sokak müziği kadar bir etkisi olduğunu düşünmüyorum. Umarım en kısa zamanda bu süreci atlatırız. Tekrar sokağa döner müziğimizi icra edebiliriz” diyor.
“Bir kadın nasıl sokak müziği yapabilir”
Sokakta müzik yapmanın bir kadın olarak zorluklarına da değiniyor. Her yerde aynı ilgiyi göremediklerini vurguluyor. Örneğin, doğuya gittiği zaman insanların “Bir kadın sokak müziği yapamaz” bakış açısıyla baktığını belirtiyor. Kendisinin de doğudan geldiğini ve ilk geldiği zamanlar sorun yaşadığını söylüyor. “Kendi kültürünü bilmiyor. Bir kadın nasıl sokak müziği yapabilir?” şeklinde söylemlerle karşılaşmış. Bunlar Ruşen’in özgüvenini kırmış. Ama ailesinin desteğiyle çok daha iyi bir yere taşımış müziği. Ruşen, sokak müziği yaptıkça özgüvenin ne kadar yüksek olduğunu ne kadar yetenekli bir kadın olduğunu fark etmiş. Kendiyle gurur duyuyor. İyi ki bu kadar kötü düşüncelere rağmen mücadele etmekten vazgeçmemiş.
“Sonuna kadar gitmemiz gerektiğini bütün kadınlar bilmeli”
Ruşen, “Dünyada kadın olmak çok zor. Türkiye’de kadın olmak daha da zor. ‘Bir kadın müzik yapamaz, dışarı çıkamaz, gezemez’… Enstrümanlarda bile cinsiyetçi bir yaklaşım söz konusu. Mesela, ben perküsyoncuyum. Ritim enstrümanı çalıyorum. Sokakta çaldığım zaman ‘Sen nasıl ritim çalarsın? Bunu genelde erkekler çalar’ bakış açısıyla yaklaşan bir sürü insan var. Bu beni çok üzüyor. Her kadın her enstrümanı çalabilir. Çok yanlış bir düşünce. Kadınlar üzerinde sürekli bir baskı var. Bu çok üzücü maalesef. Bir kadın özgür olmalı. Müziği seven bir kadın, sokakta müzik yapıyorsa bunu özgürce yapabilmeli. Buradan sokak müziği yapan bütün kadınlara sesleniyorum. Bu sanatı içinizden gelerek yapın. Biliyorum çok zor süreçler geçireceğiz. Kadın olduğumuz için çok tepki göreceğiz. Engellerle karşılaşacağız. Bu sanatı bu müziği seviyorsak sonuna kadar gitmemiz gerektiğini bütün kadınlar bilmeli” diyor.