Kürt usta şair ve yazarların eserleriyle büyüyen Muqades Agiri

“Tanınmış kadın yazarlar birçok zorluğun ortasında ölümsüz ürünler üretmişlerdir. Derin ve güzel duygulara ve şiire sahip olan kadınlar, en iyi bir şekilde yazı ve şiirleri yazabilirler” diyen yazar ve şair Muqades Agiri, usta şairlerin yazmış olduğu eserleri okuyarak büyüdüğünü ve kendisini geliştirdiğini söyledi.

SUHAM AKMAN

Haber Merkezi – Edebiyatçıların ve şairlerin kitapları ile büyüyen Muqades Agiri, Ağrı’nın Tutak (Dutak) ilçesinde dünyaya gelir. Lise eğitimini Tutak’ta yapan Muqades Agiri, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Turizm İşletmeciliği bölümünü okur ve ardından Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde işletme bölümünü tamamlar. Mardin Artuklu Üniversitesi’nde Kürt Dili ve Edebiyatı üzerine yüksek lisansın yapan Muqades Agiri, şu an İsveç’de yaşıyor. Muqades Agiri ile yazarlığı üzerine konuştuk.

Usta yazarların ürünleriyle büyüdü

Edebiyatı ve okumayı seven bir ailenin içinde büyüyen Muqades Agiri, böyle bir ailede büyümenin kendisi için büyük bir şans olduğunu ve her zaman okuma imkanına sahip olduğunu ifade etti. Muqades Agiri, Kürt usta yazar ve şairler Ahmedê Xanê, Meleyê Ciziri, Feqiyê Teyran, Meleyê Bateyi, yine dünya yazarları Pablo Neruda, Mayakovski, Furug Feruhzad, Silvia Plath, Nazım Hikmet, Ahmed Arif gibi yazarların ürünlerinin ilgisini çektiğini söyleyerek, bu ürünlerin yaşamını şekillendirdiğini ifade etti.

“Şairin bakış açısı farklı olmalıdır”

Şiir yazmanın bir duygu sanatı olduğunu ifade eden Muqades Agiri, “Şairlerin çıplak gözle bakmaları yetmez. Yazar, duvarların arkasında, sınırların arkasında, hatta karanlıkta bile istediğini görebilmeli ve hissedebilmelidir. Şiir sanatının farkındalığı da buradan geliyor. Şairin olaylara ve malzemelere bakışı herkesinkinden farklı olmalıdır. Tabi ki sadece bakmakta yeterli değil” diye belirtti. Şiirin rengini sevgi, barış ve umuttan aldığını vurgulayan Muqades Agiri, “Şairler en beklenmedik anlarda karanlığın içinden aydınlığa kapı açmıştır. Şiir, inancın diriliğidir. Zayıflığa karşı da güçtür. Şair, ne olursa olsun başarısızlığı kabul etmeyen kişidir. Her zaman el ve ayak parmaklarıyla mücadele ederler. Belki de şiir yazmaya başlamamın nedeni şiirin bu eşsiz özelliklerinden dolayıdır” diye konuştu.

Şiirde uyum

Şiirin özel bir sanat ve estetik istediğini dile getiren Muqades Agiri, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Şiir okurken duygu, düşünce, derinlik, ses tamamen uyum içinde olmalıdır. Şiir az sözle çok şey anlatır. Estetik arayışı insan doğasında zaten vardır. Yani kelimelerin en estetiği olan şiirin insanlık tarihi kadar eski olduğunu söyleyebiliriz. Şiir, eski çağlardan günümüze, çağın ihtiyaçlarıyla birlikte gelmiştir. Bu nedenle tüm edebi eserler gibi şiirin de temeli dildir. Şair, şiirin üslubunu ve ahengini geliştirmede usta olmalıdır. Platon şiirden büyüleyici bir kelime olarak bahseder. Şiir, düşlerin ve gerçeklerin coğrafyasıdır. Her şair kendi coğrafyasında farklı duygular toplar ve ifade eder. İnsanlar şiir ile acılarını ve üzüntülerini sanatsal bir şekilde dile getirirler. Bu konuda da zor. Çünkü insan yaralarını en anlamlı ve en derin sözlerle süsler. Dünyaca ünlü şairler Sappho, Arthur Rimbaud, Louis Aragon, Andre Breton bu bilinçle artlarından derin şiirler bırakmışlardır.”

Kadın şairlerin yaşadığı zorluklar

Kadın yazar ve şairlerin yaşadıkları sorunlara değinen Muqades Agiri, “O kadar muhafazakar bir toplumda büyüdük ki, aşk gibi güzel insani duygular kadın için utanç olarak görüldü. Ne yazık ki bu durum insanın yazısına da etki ediyor. Bir erkek, bir kadına olan duygularını satırlara çok rahat bir şekilde yansıtabiliyor. Tarihten günümüze kadar baktığımızda; erkek şairler, kadının gözleri, kaşları, kirpikleri, dudakları, boy ve endamına ilişkin uzun uzun yazmıştır. Ancak toplumun kadınlara yönelik gizli görüşleri nedeniyle bu kapalılığı kadın şairlerin gerçekliğinde görebiliriz” dedi. Toplumun kadına ev hanımı, kardeş, anne gibi misyonları yüklediğinden söz eden Muqades Agiri, “Bu anlamda kadına sınırlar konuluyor.  Baba, erkek kardeş, eş tarafından kadına dört duvar arasında kalma empoze edilmiştir. Bu nedenle çok sayıda kadın yeteneklerinin farkında değiller” diye ifade etti. İnsanın eşsiz bir güce sahip olduğunu vurgulayan Muqades Agiri, “İnsanın hayallerinin ve hedeflerinin önünde hiçbir engel duramaz. Tanınmış kadın yazarlar birçok zorluğun ortasında ölümsüz ürünler üretmişlerdir. Derin ve güzel duygulara ve şiire sahip olan kadınlar, en iyi bir şekilde yazı ve şiirleri yazabilirler” diye konuştu.

İki kitabını da anlattı

“Dilê Kurvi” ve “Hestên Xalî” kitaplarına ilişkinde konuşan Muqades Agiri, “Her iki kitabımın içeriğinde aşk, hasret, umut, kadının derin duyguları gibi konular yer alıyor. Fransız şair ve yönetmen Jean Cocteau şiir için şöyle söylüyor; Şairin şiirleri onun kişiliğidir. Bu onun tüm hayatıdır. Bu anlamda şiir benim için organiktir. Canlı bir organizmadır diyor” ifadelerini kullandı. Kişinin yaşadığı toplumdan bağımsız olmadığını ifade eden Muqades Agiri, “Elbette her olayın insan hayatı üzerinde olumlu veya olumsuz etkileri oluyor. Doğada nasıl ki bir çiçek ya da su sesi insanın nefes almasını sağlıyorsa ve psikolojik olarak iyileştiriyorsa, göç, yoksulluk, çaresizlik ve her türlü acı karşısında da insan daralıyor nefes alamıyor. Televizyonda yoksul bir insan, aç bir çocuk gördüğünüz de ne kadar uzak olursa olsun insanın üzülmesine neden oluyor. Bunlar da şiire konu oluyor. Ayrıca yeterince şefkatliyim ve kolayca empati kurabilirim. Hem kitap adları hem de şiirlerimin içeriği kişiliğimin özelliğiyle ilgilidir” diye konuştu.

Yeni çalışmalara hazırlanıyor

Bundan sonraki süreçte yazmaya devam edeceğini sözlerine ekleyen Muqades Agiri, “Yazının özelliklerinden biri sürekliliktir. Her zaman yazmaya ihtiyaç duyuyorsun. İlham gelmediğinde veya hayal gücü azaldığında insan kendini boşlukta hisseder. Yazma isteği asla bitmez. Duygularım yükseldiğinde, nerede olursam olayım not alıyorum.  Daha sonra bu cümleler üzerine çalışıyorum. Bugünlerde masal/hikayelere odaklanıyorum. Umarım gelecekte bir masal/hikaye kitabını okuyucuya sunacağım” şeklinde konuştu.

Muqades Agiri’nin “Derî veke dayê" şiiri:

“Derî veke ez hatim dayê

celeb bi celeb bablîsokan re derbasbûm

di nav daristanên hov de windabû temenê min

dêrên bi kelem lingê min peritandin

derî veke ez hatim dayê

bi guran re rû bi rû mam çend caran

çavên wan sor bû

uree uraa wan bû, har bûn

mij bû, moran bû, sar bû

qefeseke dareke ziha de

xwe veşart bi rojan

çend caran hendefan de

dardayî ma keserên min

derî veke ez hatim dayê

ji dûr têm kesirîme”