Korkularını aşmak için yazdı ödül aldı

“Nakşibendi” romanının yazarı Rehma Diya, içinde bulunduğu korkuları aşmak için yazmaya başlamıştı; korkuları onu ödüle götürdü.

ASMAA FATHÎ

Kahire-  “Nakşibendi” romanını insan okuduğunda kendini bir rahatlık ve beğenmişlik içinde buluyor. Hikaye anlatımı, araştırma içeriği, biyografinin doğallığı ile yazılan romanı okumak insana ayrı bir haz veriyor. Romanın her bir sayfasında “Nasra”nın yolculuğunun nereye varacağını merak ediyorsunuz. Bu kadının yaptığı değerlendirmeler, 40 yıldır kaybettiği tutkusunun derinliklerindeki arayışından geliyor.

“Nakşibendi” romanında Nasra'nın hayatı ve geçmişi ile ilgili ve kendisi için neyi başarmak istediğine dair soruların cevabını ararken kendinizi bulabilirsiniz. Okuma serüveninizde yıllarca serbest gazetecilik yapan ve 5 yıldır iklim konusunda uzmanlaşmış yazarı da daha iyi tanıyacaksınız.  Son zamanlarda ise “İklim Okulu” adında bir inisiyatif kuran yazar, özellikle orta sınıf ambargosuna maruz kalan kadınlar için de kimi çabalar içerisinde. Yazar Rehma Diya, Nakşibendi karakterini romanının kahramanı olarak seçmesinin nedenini ve İklim Okulu İnisiyatifi’ne dair ajansımızın sorularını yanıtladı.

*Öncelikle “Nakşibendi” karakterini romanınızın kahramanı ve adı olarak seçmenizin nedenlerinden bahseder misiniz?

Çocukluğumdan beri yazmayı seviyordum. 2017 yılında “Rumi ile Dans” adlı bir edebiyat deneyimi yaşamıştım. Korona ve kapanma ile birlikte endişe ve korkularımdan uzaklaşmak için edebiyata ve yazamaya geri dönmeye karar verdim. Biyografik bir roman üzerine çalışmak beni hem heyecanlandırdı hem de mutlu etti. Nakşibendi'ye ve onun sesine olan sevgimden kaynaklı onu seçtim. Hepimizin içinden geçtiği bu zorlu dönemde duygusal olduğumu hissettim. Küresel bir hastalığın varlığı ile ilişkilendirilen bu dönem, hayatımız için tehdit oluşturmaktadır. Hayat hakkında daha fazla okudukça sesinin dışında gerçek ilham hikayeleri ve diğer yönlerini gördüm. Manevi bir baba olarak gördüğüm yazar Muhammed Tevfik ile konuşuyordum. Birkaç isim üzerine konuşuyorduk ancak Nakşibendi'den bahsettiğimde ikimiz de istediğimizi bulduğumuzu anladık.

Roman iki dönemde geçiyor. Biri Şêx Seyid El-Nakşibendi ile Nasra'nın bir araya getirdikleri yolculukla ilgili şimdiki zamanda, diğeri ise Şêx El-Nakşibendi'nin yaşadığı dönemin ayrıntılarını içeriyor. Nasra ve Nakşibendi arasından kelime alışverişi bulunuyor.

*Romanın başkahramanı, geleceğe dair soruları, içinde sıkışıp kaldığı dönemle ilgili sorularıyla ve eleştirileriyle pek çok kişinin ilgisini çekti. Bize Nasra ve karakterin ölçülerinden biraz bahseder misiniz?

Gerçekle hayalin bir karışımı olan roman, Nakşibendi'nin hayatı boyunca Mısır'ın içinden geçtiği dönemi ve bu süreçte yaşanan kültürel, siyasi ve sosyal olayları anlatır. Hayali bir yanı var. O da roman kahramanı Nasra ile Seyid El Nakşibendi arasında geçen yolculuktur. Romanım aracılığıyla onları kazanmaya çalıştığım milyonlarca kadın gibi Nasra da orta sınıftan bir kadın ve kırklı yaşlarında. İnsan onu korkak görüyor ve o ondan sonrakiler, kendisinden öncekilerden tamamen farklı. Yaptığı ve yapamadıkları birçok düşünce onu kuşatıyor.

Nasra’nın arayış yolculuğu onu eski defterlerinin arsına götürür ve o aşkla yazdığını görür. Edebiyata olan tutkusunu ve kültürel seminerlere katıldığını yeniden keşfeder. Yeni bir roman projesi oluşturmaya karar verir. Şêx Seyid El-Nakşibendi’yi seçerek onu yazmaya karar verir. İlk araştırmasıyla Nakşibendi yaşamının büyük bir kısmını Tanta’ya geçirdiği için buraya gitme kararı alır. Bu yüzden yaşamı değişiyor. Roman vesilesiyle Nakşibendi’yi tanıyor ve aralarında diyaloglar gelişiyor. İlgisini çeken tüm soruları soruyor ve hikaye anlatıyor. Ben de onu aynı koşullara sahip, aynı ortamda, endişe, kaygı ile yaşayan birçok orta sınıf kadına benzetmek istedim. Nasra birçok kadının durumunu bizlere gösteriyor.

*İlk romanınız büyük bir ivme yarattı ve büyük yazar Xeyri Şelabi ödülüne layık görüldü. Bu başarıya ulaşabileceğine inanıyor muydunuz?

Romanı yazmadan önce yayımlama konusunda tereddütlüydüm. Çünkü daha önce geniş yankı uyandırmayan bir deneyim yaşamıştım ve bir yazar olarak kendime güvenmiyordum. Gazetecilik alanında başarılı olduğumdan kaynaklı gerilemekten korkuyordum. Kısa sürede ivme kazanması karşısında şaşırdım. Özellikle yarışmada Dar El-Şoruk’un bastığı çok değerli eserler vardı. Beni buna layık gördüğü için çok mutlu oldum. Büyük yazar Xeyri Şelabi adına bir ödül almak beni onurlandırdı.

*Romanınızın kahramanından yola çıkarak şunu sormak istiyorum, kırk yaşından sonra kadınların bir şeyler düzeltmeye çalışması ne kadar başarılı oluyor?

Roman aracılığıyla bir kadının ailesinin yanı sıra kendisine sahip çıkması gerektiğini söylüyoruz zaten. Bu anlamda kendi varlığı, ilgi alanları, hobileri ve aktiviteleriyle doyuma varması gerekir.

*İklim sorunlarıyla ve eğitimiyle ilgilenen İklim Okulu İnisiyatifi’nizden de bahsede bilir misiniz? Ne zaman kuruldu, neler yapıyor bu inisiyatif?

Temmuz 2021'de bireysel olarak girişimi duyurdum. Benim işimde bana imkan ve fayda sağladı. Bunun bir borç olduğunu ve bu borcun sorumluluğunu hissettim. İnisiyatif yalnızca Mısır'daki meslektaşları değil, aynı zamanda Arap dünyasındaki meslektaşları da hedef alıyor. Ayrıca inisiyatif aracılığıyla, eğitim ve fırsatlar sağlamanın yanı sıra, Medya Koleji öğrencilerini bu önemli ve hayati alanda yazmaya teşvik etmeyi ve gelecekte yerel ve Arap gazetelerinde geniş bir yere sahip olacağı için ayrıntıları hakkında onları bilgilendirmeyi amaçlıyoruz. Geçtiğimiz aylarda Yemen'deki İnsani Basın Kurumu ile ortak 20 gazeteciye eğitim verdik. Mısır Kadın Basın Sendikası 3 ay boyunca İklim Okulu yolu ile çevre üzerine yapacağımız film ve eğitimlerin içeriğinde bize katıldı. Kız çocukların programa katılması için 3 burs ayarladık. Önümüzdeki süreçte de Birleşmiş Milletler başta olmak üzere birçok kurum ile işbirliğiyle çeşitli eğitimler vereceğiz.

*“Toplumsal cinsiyet ve iklim” konusunda bir eğitim yapacağınızdan söz ettiniz. Kadınlar iklim değişikliğinden nasıl etkileniyor?

Cinsiyet sorunlarının iklim değişikliği ile kesiştiği noktalar var. Araştırmalara göre kadınlar iklim değişikliğinden erkeklerden daha fazla etkileniyor. Bazı Afrika toplumlarında vergiyi kadınlar ödüyor. Örneğin sel ve kuraklık meydana geldiğinde erkekler göç eder ve ancak kadınlar burada sorumluluk alırlar. Yapacağımız eğitimlerle, Afrika'da mevcut kaynaklar ve koşullar ışığında, eğitimi terk eden kız çocuklarına hibe desteği de dahil olmak üzere iklim uyum projeleri sunan kadınların hikayelerini ve deneyimlerini anlatacağız.

*Çoğu krizde ilk engellenen kesim kadınlar oluyor. İşyerinden ucuz iş gücü olarak çalıştırılıyor ve iyi koşullardan mahrum bırakılıyor. Sizce gazetecilik alanınızda kadın hakları ihlal ediliyor mu?

Kadınlara karşı çeşitli alanlarda, uygulanan ayrımcılık var. Kadınların deneyimi çok olmasına ve başarılı olmasına rağmen makamların yüzde 90’ı erkeklerin elinde. Kadın gazetecilerin başarılarını aldıkları ödüllerde de görüyoruz. Ancak ataerkil toplum kadınları her anlamda engellemeye çalışıyor. Özellikle hamilelik sürecinde kadınlar daha fazla ayrımcılığa uğruyor. Bende bir kez bu ayrımcılığa maruz kaldım. Tüm aşamaları geçtim ancak hamile olduğumu öğrendiklerinde beni işe almadılar.