Kirmanşah'ta sanatla direniş Somayeh’in ellerinde hayat buluyor
Kirmanşah’ta genç kadın sanatçı Somayeh, şehrin gri duvarlarını renklendirerek hem sanatı hem de kadınların özgürlük mücadelesini kamusal alana taşıyor. Cesur eserleri, kadın kimliği ve direnişin güçlü bir simgesi olarak öne çıkıyor.

NASİM AHMEDİ
Kirmanşah- Doğu Kurdistan’ın Kirmanşah kentinde, genç bir kadın sanatçı duvarları tuvaline, parmaklarını fırçasına dönüştürüyor. Somayeh M. isimli Kirmanşahlı sanatçı, şehrin gri surlarını resimleri ve heykelleriyle renklendirerek dikkat çekiyor. Tüm baskılara rağmen sanatını kamusal alanlarda sergileyen Somayeh, çevresindeki insanların şaşkın bakışlarına aldırmadan iskelelere tırmanıyor, duvarlara resimler çiziyor ve elleriyle heykeller yapıyor. Yalnızca estetik değil, cesaret de taşıyan bu eserler kent yaşamına renk katarken, kadınların kamusal alandaki varlığının da altını çiziyor.
Oysa bazı çevreler için sanat hâlâ tartışmalı. Örneğin Şii fakih Ebu Salih Halabi, "İster heykel, ister resim ister canlı veya cansız yaratıkların resimleri olsun, her türlü resim haramdır" diyerek sanatı dinsel gerekçelerle reddediyor.
Kadınların kamusal alanda var olma çabası
Sanat, çağlar boyunca yalnızca estetik bir uğraş değil; kimlik, direnç ve ifade aracı oldu. Bugün de özellikle kadın sanatçılar için bu anlamını koruyor. Somayeh’in Kirmanşah duvarlarında yarattığı eserler, sadece sanatsal üretimler değil; aynı zamanda kadınların geleneksel kalıpları aşarak kamusal alanda var olma çabasının bir simgesi. Son yıllarda kadınların emeği ve direnci, erkek egemen alanlarda da görünür hale geldi.
Sanatı odasından şehrin duvarlarına taşıdı
Somayeh’in sanatı da bu dönüşümün somut bir örneği olarak Kirmanşah sokaklarında yerini alıyor. Mücadeleci bir genç kadın olan Somayeh, resim sanatını odasının köşesindeki tuvalden çıkarıp şehrin duvarlarına taşıdı. Fırçasının her darbesiyle sadece renklilik katmıyor, aynı zamanda kadın kimliğine dair güçlü bir iz bırakıyor. Onun duvarlara yansıttığı figürler, şehrin yalnızca erkeklerin değil, kadınların da söz sahibi olduğu bir alan olduğunu gösteriyor.
Direnişin sembolü duvarlar
Son yıllarda, “Jin, Jiyan, Azadî” (Kadın, Yaşam, Özgürlük) devrimiyle birlikte başlayan halk ayaklanmasında, duvarlara slogan yazmak, halkın taleplerini dile getirmenin en etkili yollarından biri haline geldi. Bir zamanlar yalnızca hükümet propagandasına ayrılan bu duvarlar, ayaklanma sırasında kontrolü kaybederek protestocuların eline geçti. Böylece, duvarlar sadece fiziksel alanlar değil, aynı zamanda özgürlük ve direnişin sembolik yüzeylerine dönüştü.
Kirmanşah’ın en merkezi meydanında sergilenen lotus çiçeği heykeli, sanatçı Somayeh’in şimdiye kadar yaptığı en dikkat çekici eserlerden biri olarak öne çıkıyor. Eseri kendi elleriyle şekillendiren Somayeh, lotus çiçeğini yaşamının bir sembolü olarak görüyor. Ona göre bu çiçek, karanlık ve zorlu koşulların içinden yükselip ışığa ulaşabilmeyi temsil ediyor. Somayeh, bir kadın olarak bu çiçekle benzer bir yolculuk yaşadığını ifade ediyor. Hayatın zorluklarına rağmen sanat üretmeye devam ettiğini ve bu sayede hem kendini hem de kadın kimliğini kamusal alanda görünür kıldığını belirtiyor.
Eserleriyle toplumsal mesaj veriyor
Resimleri, heykelleri ve özellikle meydanda sergilenen lotus çiçeği; kadın, sanat ve özgürlük kavramlarının birbirinden ayrı düşünülemeyeceğini ortaya koyuyor. Somayeh, bu çalışmalarıyla yalnızca sanatsal üretimde bulunmakla kalmıyor, aynı zamanda toplumsal bir mesaj da veriyor. Şehirdeki insanlar, belki onun ismini bilmeden eserlerinin yanından geçiyor. Ancak eserleri, burada bir kadının yaşamı ve özgürlüğü resmettiğini sessizce hatırlatmaya devam ediyor.