Kassarinli kadınlar toprağa şekil veriyor

Kassarinli kadınlar, özen ve sevgiyle çamurdan kaplar yaparak miraslarını ve bölgenin kimliğini yaşatmaya çalışıyor. Zanaat sadece bir üretim değil; aynı zamanda geçmişi canlı tutan bir hafıza ve kültürel bir direnişe dönüşüyor.

İHLAS HAMRUNİ

Tunus – Tunus’un batı iç kesimlerinde yer alan Kassarin kentinde, sakin bir sabahın ilk ışıkları küçük bir atölyenin pencerelerinden süzülüyor. Nemli toprağın kokusu ile yanan odunların dumanı birbirine karışıyor. İşte burada, günün sıcak ışığı altında kadınlar oturmuş, elleriyle toprağa hayat veriyor ve çamurdan hikâyeler yoğuruyor.

Kırsal karakteriyle tanınan bu bölgede gelenekler hâlâ zamana direnirken, çamur işçiliği kadınların elinde özgün bir sanat olarak devam ediyor. Bu kadınlar için yalnızca bir meslek değil; toprağa, geçmişe ve köklere bağlı bir yaşam biçimi. Her bir çamur parçası, bir hayat hikâyesi ve modern çağın dayatmalarına karşı bir direniş anlamını taşıyor.

‘Gelecek nesiller için zanaatı korumalıyız’

Kil yapım deneyimini ajansımıza anlatan Saliha Amri, kili özenle arındırdıklarını ve hazır hale gelene kadar yoğurduklarını belirtiyor. Kili, sıcak güneş altında yavaş yavaş kuruması için uygun bir yere koyan Saliha Amri, tajin (ateşin üzerine yerleştirilen ve yemek pişirmek için kullanılan kil kap) yapımının kaliteli malzemeler gerektirdiğini söylüyor. Özellikle kız çocuklarının bu zanaatı öğrenmeye vakit bulamadığından endişe duyduğunu ifade eden Saliha Amri, “Büyüklerimiz ve gelecek nesiller için bu zanaatı korumalıyız” diyor. Saliha Amri, hazırladıkları hamuru bazen güneşte kurumaya bıraktıklarını, bazen de sertleştirmek için geleneksel fırınlarda yaktıklarını anlatıyor.

Yorulmadan tajin yapıyorlar

Saliha Amri, tajinin zaman zaman kırılsa da bu zanaatın sadece bir iş değil, aynı zamanda omuzlarında taşıdıkları değerli bir miras olduğunu söyleyerek, tajinleri yorulmadan yeniden yaptıklarını anlatıyor. Saliha Amri, kil kapları kullanmanın daha sağlıklı olduğunu belirterek "Kil kaplar, yiyeceklerin lezzetinde ve aromasında fark yaratıyor; sağlıklı ve otantik" şeklinde konuşuyor. Saliha Amri, işçiliğin hassasiyetini ise şöyle açıklıyor:

"Pazardan veya dağlardan kil getiriyoruz, yumuşaması için suya koyuyoruz ve sonra şekillendirilmeye hazır hale gelene kadar iyice yoğuruyoruz. Ardından tajinler, kaplar ve bazen de dekoratif kaseler yapıyor ve her bir parçaya ayrı bir özen gösteriyoruz. Şekillendirildikten sonra kaplar açık güneşte kurumaya bırakılıyor ve bazen de istenen sertliğe ulaşmak için geleneksel fırınlara konuyor.”

‘Bu bizim misyonumuz’

Bazen kili tütsüyle ateşe koyduklarını ve böylece ortama hoş bir koku yaydıklarını da ifade eden Saliha Amri, "Bu bizim asıl misyonumuz. Onu korumalıyız çünkü o bizim değerli mirasımızın bir parçası. Bu zanaatı gelecek nesillere aktarmalıyız ki hayatta kalabilsin" sözleri ile sonlandırıyor.

Her şey toprağın bağrından geliyor

Zanaatkâr kadınlardan biri olan Barkana Issaoui ise kil yapımının çok emek gerektiren zor bir meslek olduğunu, ancak ustalaştığını vurguluyor. Barkana Issaoui, kilin uzaklardan getirildiğini, yakacak odunun ise toprağın bağrından toplandığını anlatıyor. “Zamanımı ve işlerimi iyi organize ederdim, bazen rahmetli kız kardeşimi hatırlıyorum. Onunla çalışırdım ama o vefat etti” diyen Barkana Issaoui, işini severek yaptığını dile getiriyor.