Kadınların bedenini “özgürleştirmek” için çiziyor

Tacize maruz kalan sanatçı Zainab Fasiki, çizdiği nü kadın resimleriyle kadın bedeninin toplumda normal görülmesini amaçlıyor. Zainab Fasiki, kadına bakış açısının değiştirilmesi için herkesin bulunduğu pozisyonda mücadele etmesi gerektiğine işaret ediyor.

HENAN HARIT

Fas – Zainab Fasiki, aslında bir makine mühendisiydi. Ancak bu sahada çalışırken tacize maruz kaldı ve kariyerini sonlandırdı. İş yaşamında taciz ve tecavüze maruz kalan kadınları savunmak için çizmeye başladı. 

Nü kadın resimleri çizen Zainab Fasiki, bu alandaki çizme eylemini “Çıplak kadın resmi çizerek, kadın bedeninin erkekler gözlerinde normal hale getirmek istiyorum. Çünkü Arap toplumu her zaman bedeni cins perspektifine bağlıyor. Niyetim kadın bedenini bütün geri düşüncelerden özgürleştirmektir” şeklinde açıklıyor.

Zainab Fasiki, mücadelesine ilişkin ajansımızın sorularını yanıtladı.

Öncelikle sizi tanıyalım. Zainab Fasiki kimdir ve çizime ilgisi ne zaman başladı?

Karikatürist sanatçısıyım. 1994 yılında Fas’ta dünyaya geldim. Aynı zamanda mekanik mühendisi, yazar ve kadın hakları savunucusuyum. Kadınların güçlendirilmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışmalar yürütüyorum. Çizimi bugün Faslı kadınların bedeninin özgürlüğü için mücadele alanı olarak görüyorum. Henüz 6 yaşındayken çizime ilgim başladı. Amerikalı bir komedyen, karikatürist olmam konusunda bana ilham oldu. Ancak sanatım kadınların savunuculuğunu yapmaya yöneldi.

Mühendislikten kadın sorunlarıyla ilgilenen bir yazar ve ressamlığa doğru gittiniz. Faslı kadınların davasının korunmasının ve bu değişimin önemi nedir?

Mühendislik mesleğimi yaptığım sırada çalıştığım birkaç fabrikada taciz ile erkek zihniyeti ile karşı karşıya kaldım. Mesleki kariyerim eğitim aşamasında başladı. O zaman 19 yaşındaydım. İş yerinde ve otobüste tacize uğradım. Eve vardığımda çok daraldım. Bir gün eve döndüğümde bedenimi çıplak çizerek sosyal medyada paylaşmanın çözüm olacağını düşündüm. Kimileri hoş olmayan sözler söyledi. Kimileri de desenimi eleştirdi ve resmin yayınlanmasının anlamını öğrenmek istediler. O zaman kendimi çok rahatlamış hissettim ve sanatın savaşın başlangıcı olmadığını, taciz mağdurları ile zihniyet değişimi için bir ilaç olduğunu gördüm. Ben tacize maruz kaldığım için tacize uğrayan kadınları iyi hissediyordum. Resmim taciz mağdurlarının sesiydi. Eskiden yaşadığım baskıyla birlikte, mücadele yöntemimi seçtikten sonra çıplak kadın desenlerini çizmeye başladım. Kendimi güçlü hissediyorum. Bu nedenle şiddet ve tacize maruz kaldım.

Tablolarınızda çıplak kadın bedenleri, nü çiziyorsunuz. Seçtiğin yolun ilerde sanatına zarar vereceğini düşünüyor musun?

Sanatımı olumsuz anlamda etkileyeceğini düşünmüyorum. Tam tersine bu yeni bir yöntemdir. Bununla mücadele ediyorum ve insanları bu konuda suçlamak ve bir mesaj vermek istiyorum. Aynı zamanda eğitimin durumunun kötü olduğunu ve eğitim sistemi suçlamak istiyorum. Kadın bedenini kapatsın ya da çıplak olsun demiyorum. Ancak kadınların bedenini çıplak çiziyorum ve bir seks aracı olarak değil bir tablo olarak bakıyorum. Kimileri çıplak bedeni desteklediğimi düşünüyor ama öyle değil. Ben sadece kadınların bedenleri konusunda özgür olduklarını söylemek istiyorum. Ne yapmak istiyorlarsa hakları var. Çıplak bedeni çizme benimle alakalıdır. Ne yazık ki insanlar başkalarının seçimlerine saygı duymuyorlar.

Mesajlarının olduğunu söyledin ve bunun sanatınla insanlara ulaştırmak istiyorsun. Nedir bu mesajlar bizimle paylaşabilir misin?

Herkesin kendine sahip çıkması gerekir. Her birey toplumda kendi bedenine sahip. Kadınlara saygı duymamız gerekir, onlarında hakları var. Zayıf bir varlık olarak görülmemelidir. Rahat olacağı her elbiseyi giyme hakkı var.  Kadınların yaşam yöntemini belirlemeye kimsenin hakkı yok. Sanat benim için değişimin bir aracı.

Daya önce bir kitabınız çıkmıştı. Orada “Hashıuma” demiştiniz. Bu da utanma anlamında. Bu kitap yolu ile ne söylemek istediniz?

“Hashouma” kitabı iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde cinsiyet kimliği ve beden üzerine kadının bedeninin hangi şekilde kabul edilir üzerinden konuşuyorum. Güzel olması şart değil. İkinci bölümde ise cinsiyetçilik kavramı ve kadınların tacizden nasıl korunacağına ilişkindir. Aynı zamanda kürtajdan da söz ettim. Üzerine konuşulması yasak olan bütün tabular kitapta yer alıyor. Kitap genel olarak kadın bedeninin eksik görülmesi kültürü üzerinedir. Bu okulda ve ailede cinsel bilgi kültürünün olmamasından kaynaklanmaktadır. Bu kitap her şeyi ortaya çıkarmak için yazıldı. Bana göre toplum sorunları konuşmadığı sürece sorunlar daha da derinleşir.

Faslı kadınların durumunu nasıl görüyorsunuz ve onları resimlerinizde nasıl çiziyorsunuz?

Meslektaşlarım olan Faslı kadınların durumunun komşu ülkelerdeki kadınların durumundan daha iyi olduğunu düşünüyorum. 2004’ten bu yana aile kanununun çıkarılmasıyla kadınlar birçok hakkı elde etti.  1980-90’lı yıllarda Faslı kadın hareketlerinin elde ettiği kazanımları korumak için başlattığımız mücadele yoluna devam etmeliyiz. Bana göre toplumda herkes kadınların adalet pozisyonu için mücadele etmelidir. Örneğin çizdiğim resimler bunun bir yoludur.

Çizdiğiniz resimler ile toplumun kadına bakışını değiştirebileceğinizi düşünüyor musunuz?

Bir ressam olarak konumum ve muhafazakar bir toplumda kadınların acılarını bu şekilde ifade etme biçimim, ataerkil düşünceye karşı savaşmanın ve kadın bedenini erkeklerin gözünde normal bir şey haline getirmenin bir yolu olduğunu düşünüyorum. Arap toplumları onu her zaman cinsiyet perspektifine bağlıyor. Kadınların bedenini özgürleştirmek istiyorum. Benim yaptığım devrimdir. Bugün kadınların özgürleştirilmesine ihtiyaç var. Hala kararlarımızı kontrol eden ataerkil zihniyetine son vermek gerekir.

Sizce Faslı kadınların bugün ihtiyacı olan haklar nelerdir?

Bugüne kadar elde edilen tüm başarılara rağmen Faslı kadınların mücadelesi için daha kat edilmesi gereken çok yol var.  Hali hazırda uygulanan kanunlarda boşluklar var. Örneğin her ne kadar taciz 2018 yılındaki kanun ile suç olarak görülse de kadınlar hala tacize maruz kalıyor. Kadınların dışarı çıktıklarında ‘beden’ olarak görülmeleri ve baskılanmaları hala mücadele etmemiz gereken bir nokta. Küçük yaşta evlilik de aynı şekilde. Küçük yaşta evliliğin olmasına neden olan birçok boşluk var. Taciz ve tecavüz mağdurları toplumun yakılışımı nedeniyle bu durumu açıklamaya korkuyorlar. Bana göre her birimiz toplumda kendi pozisyonumuza uygun çalışma yürütmeliyiz ki; kadınları kapatan düşünceleri değiştirelim. Kanunlar kadınların bedenini kontrol etmek için erkekler tarafından yazılmıştır. Bu nedenle zamanın bunları dönüştürme zamanı olduğunu düşünüyorum.