Kadınlar Komsai töreninden dışlanıyor: Geçmişin ruhu yitirildi
Komsai Töreni’nde kadınların yokluğu, sadece toplumsal eşitsizliğin bir göstergesi değil, aynı zamanda bir kültürel mirasın kaybıdır. Duruma tepki gösteren kadınlar, geçmişte olduğu gibi bugün de törende eşit bir varlık istiyor.

ESRA AZİZİ
Hewraman- Komsai Töreni, Hewraman halkının köklü ve binlerce yıl öncesine dayanan bir tören olarak tanımlanıyor. Geleneğe göre bu tören, tarihteki ilk danışma meclisi ya da “Dünya Parlamentosu” olarak kabul edilen yapının kurulduğu anı simgeler. O dönemde kadınların yalnızca oy kullanma hakkı değil, aynı zamanda başkanlık makamına kadar yükselebilme imkânı da bulunuyordu. Ancak zamanla, özellikle yeni dinsel yorumların etkisiyle, Komsai de diğer birçok tören gibi kadınları yapısından dışlamaya başladı.
Başlangıçların habercisi
Her yıl ilkbaharın ortalarında düzenlenen bu tören, yalnızca geleneksel bir ritüel değil, aynı zamanda danışma, karar alma ve köyün kolektif yönetimi için bir araya gelinen bir zaman dilimidir. Komsai, Hewraman halkı için doğal bir takvim işlevi de görür, bölgenin yaz mevsiminin başlangıcını işaret eder. Halk arasında, Komsai Günü’nde Gelawej yıldızının gökyüzünden kaybolduğuna ve yaz ortasında yeniden göründüğüne inanılır. Bu inanış, mevsim değişikliklerinin ve göçlerin başlangıcının habercisi olarak kabul edilir.
İsimler seçimle belirlenirdi
Eskiden, yağmurlar dindikten sonra halk köylere göç etmek üzere bir araya gelir ve Pirşalyar Türbesi’nde köyün, köylülerin ve hayvancılıkla ilgili işlerin yönetimini üstlenecek beş kişiyi serbest seçimlerle belirlerdi. Görev dağılımının ardından, türbenin yanında bulunan Komsai taşı kırılır ve parçaları halk arasında bereket getirmesi dileğiyle dağıtılırdı. Halk tarafından bereket, şifa sembolü olarak kabul edilen bu taş, törenin önemli unsurlarından biridir. Komsai töreninin bir diğer temel öğesi ise kadınlar tarafından hazırlanan yaprak dolmasıdır. Bu geleneksel yemeğin kökeni, yörede anlatılan eski bir hikâyeye dayanır.
Kadınlar törenden dışlanıyor
Rivayete göre, bölgenin ileri gelenlerinden biri, taze bahar yaprağını Pirşalyar’a götürür ve karşılığında türbenin yanındaki taş parçasını bereket niyetiyle alır. O günden bu yana hem yaprak dolması hem de kutsal taş, Komsai töreninin ayrılmaz parçaları olarak yaşatılmaktadır. Ancak bugün Komsai’de yaşananlar, bir zamanlar kadın ve erkeklerin birlikte karar aldığı o eşitlikçi törenin yalnızca silik bir gölgesini yansıtıyor. Artık törenden dışlanan kadınlar, resmi bağlamın dışında, kurdukları tezgâhlarda el sanatlarını satarak varlık göstermeye çalışıyor. Bir zamanlar eşitliği, ortak aklı ve toplumsal dayanışmayı simgeleyen bu köklü gelenek, bugün ne yazık ki o değerlerin acı bir yansımasına dönüşmüş durumda.
Son yıllarda, eleştiri baskısını hafifletmek amacıyla törene katılan kadın konuklardan sembolik olarak oylamaya katılmaları isteniyordu. Bu hareket, dijital medyada bazı yankılar uyandırsa da, yıllardır tarihi törene katılamamış Hewraman Taht kadınları için yeterli olmadı. Onlar için bu adım, gerçek bir katılımın ve eşitliğin simgesi değil, sadece yüzeysel bir değişiklik olarak kaldı. Kadınlar, sembolik katılımlardan ziyade, gerçek ve eşit bir varlık talep ediyorlar, onlara ait olan ve olacak bir törenle. Bu, sadece dışarıdan bir katılım değil, geçmişin hak ettiği şekilde ve geleceğin eşitliğinde bir yerleşim istiyorlar.
Kadınlar görünür olmayı denedi
Bu yıl ki Komsai töreni de 2 Mayıs’ta İran’ın dört bir yanından gelen misafirlerin katılımıyla Hewraman Taht’ta sabahın erken saatlerinden öğle saatlerine kadar gerçekleştirildi. Hewraman erkekleri tarafından planlanan ve kadınların doğrudan yer almadığı bu geleneksel törende, kadınlar törenin resmi alanı dışında el sanatlarını sergiledikleri tezgahlarla varlık göstermeye çalıştı. Resmiyetin dışında kalsalar da bu kez kadınlar yaratıcılıkları aracılığıyla görünür olmayı denedi, kendilerini merkezinde yer alamadıkları bir törene başka bir kanaldan seslerini duyurarak katılmaya çalıştılar.
Kadim bir miras
Birkaç yıl öncesine kadar antik Komsai töreni her yıl Pirşalyar Türbesi’nde düzenlenirdi. Ancak artan turist yoğunluğu nedeniyle tören için yeni bir lokasyon arayışına gidildi ve etkinlik artık türbeden biraz uzakta, halkın “Piraveti Parkı” adını verdiği bağımsız bir alanda gerçekleştiriliyor. Komsai, sadece dini ya da turistik bir etkinlik değil, Hewraman halkının kararlar aldığı, meclisler oluşturduğu ve yaşamlarını yönetmek üzere oy kullandığı katılımcı bir kültürün, parlamenter ve demokratik bir yapının izlerini taşıyan kadim bir mirastır. Ancak göz ardı edilemeyecek asıl soru şudur: Kadınlar, geçmişte olduğu gibi bugün de bu yapının bir parçası olabiliyor mu?
‘Kadınlar tamamen mahrum bırakıldı’
Hewramanlı kadınlar bugün Komsai törenini yalnızca uzaktan izlemekle yetinirken, bazıları ise yıllardır protesto amacıyla törene katılmayı reddediyor. Bu kadınlardan biri, “Umarım gelecekte durum değişir de ben de orada olabilirim. Aksi takdirde asla gitmem” diyor.
Kadınlardan Narmin Mohammadi, “Kadınlar bu törenden tamamen mahrum bırakıldı. Bu tören kesinlikle erkeklere ait ve katılmamıza izin verilmiyor. Bizim için asıl soru şu: Neden? Hayatta ağır sorumluluklar taşıyoruz ama böylesine önemli bir törende yer almamıza izin verilmiyor. Her şey sadece erkeklerle ilgiliymiş gibi görünüyor” sözleriyle tepkisini dile getiriyor.
‘Geçmişin ruhu yitirildi’
Törenle ilgili duygularını dile getiren Ameneh Ebrahimi ise, geçmişi şöyle anlatıyor: “Komsai töreninde hayvanlar Pir Şalyar’ın mezarı etrafında gezdirilir, kutsanmış taş ise insanları ve hayvanları iyileştirmek, sütün bereketini artırmak amacıyla kullanılırdı. Bugün bu tören artık eski anlatılarla bağdaşmayan bir biçime bürünmüş durumda. Erkekler gidip tören düzenliyor, bir taşı kırıp şifa ve bereket niyetiyle dağıtıyorlar. Geçmişin ortak ruhu yitirilmiş bir durumda.”
Fatemeh Mohammadi'nin de benzer bir hikâyesi var: "Biz tören için dolma pişirirdik, çocuklara götürürdük ama kendimiz törene katılmazdık. Ancak bugün tören artık bizim kontrolümüzden çıktı. Turistlerin sayısı arttı ve atmosfer eskisi gibi değil. O zamanlar su yoktu, insanlar köyü terk edip yaylalara gitmek zorundaydı ve bu, böyle bir törenin başlangıcıydı.”