“Kadın mücadelesi var olduğu sürece kameram kayıtta olacak”

Yaptığı kısa film ve belgesellerle kadınların direnişini konu alan Rezan Bayram, kadın mücadelesi var olduğu sürece kamerasının kayıtta olacağını söyleyerek, Taybet İnan’ın yaşam hikayesini de çekmeyi hedeflerini belirtti.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed –Çocuk yaşta izlediği filmlerle başlayan sinema merakını bugüne taşıyan yönetmen Rezan Bayram, kadrajına kadınların direnişini, renklerini ve umutlarını sığdırıyor. Son olarak adalet nöbetinde olan Emine Şenyaşar ve Bedriye Doku’nun yaşadıklarını belgeselleştiren Rezan Bayram, daha önce çektiği ‘Pace (pencere)’ adlı kısa filminde de kadını konu edindi. Kadınların yaşadıklarının hissedilip bilinmesi için bu işi yaptığını dile getiren Rezan Bayram, “Kadın mücadelesi var olduğu sürece kameram kayıtta olacak” sözlerini kullandı. Sinema eğitimine ilk olarak Ortadoğu Sinema Derneği’nde başlayan Rezan Bayram, 10 yıldır aktif olarak kamera arkasında çalışma yürütüyor. Dernekte birçok kolektif işte yer alan Rezan Bayram, daha sonra yaşanmış bir hikâyeyi konu edindiği ‘Pace (pencere)’ adlı kısa bir film çekti. 7 dakikadan oluşan kısa filmde cezaevinde bir hücrede kalan biri ressam iki tutuklu kadın anlatılıyor.

“Amaç kadınların dayanışma ruhunu göstermek”

Duyduğu hikâyeden etkilendikten sonra kadınların yaşadıklarını beyaz perdeye aktaran Rezan Bayram, kısa filminde kadınların birbirlerine verdiği umudu ve dayanışma ruhunu yansıtmak istediğini söyledi. Rezan Bayram, ekrana yansıttığı filme dair şunları söyledi: “Ben de bu hikâyeyi nasıl ekrana yansıtırım diye düşünürken ortaya bu film çıktı. Filmimde iki kadın karakter var ve film bu iki kadın karakterin aslında birbirlerine olan umut ve direnişini yansıtıyor. Ressam olan bir kadının hayallerini ve umutlarını yitirdiği yerde kadınların birbirine güç olduğu bir temayı konu edindik. O umutla diğer kadın resim yapmaya devam ediyordu. Kısa da olsa filmde kadınların bitmeyen direniş ve dayanışmasını vermeye çalıştım. Gördüğüm ve hissettiğim şeyleri bu şekilde ekrana yansıtım.”

“İki annenin çığlığına bir nebze ses olmak istedik”

Son olarak adalet nöbetinde olan Emine Şenyaşar ve Gülistan Doku’nun annesi Bedriye Doku’nun yaşadıklarına dair bir belgesel çektiklerini ifade eden Rezan Bayram, “Yaşadığımız coğrafyada kadınların hikâyeleri unutulmamalı” fikriyle bu belgesel için yola çıktığını söyledi. Her iki anneyle iki gün kalarak bütün anlarını ve çığlıklarını kayıt altına aldığını belirten Rezan Bayram, “İki anneyi de ilk izlediğimde onlardan çok etkilenmiştim. Daha sonra her iki annenin de yanına giderek hikâyelerini kadrajıma aldım. Çekimler esnasında Emine Şenyaşar’ın gözlerinde direnişi görebiliyordum. O direnişini haykırması ve onun mücadelesini vermesi çok önemli. Emine Şenyaşar ve Gülistan Doku’nun annesinin çığlığının bu anlamda sesi oldum. Adalet sarayının önünde bir annenin sadece kendisi için değil herkes için adalet araması istemesi beni çok etkiledi” şekline konuştu.

“Şehirleri farklı olsa da haykırışları aynı”

Annelerin kaldıkları şehirler farklı olsa da haykırışları ve çığlıklarının bir olduğunu aktaran Rezan Bayram, “Onların seslerini birbirinden koparmak mümkün değil. Annelerin gözlerinde ki umut bile benzerdi. Bizlerde o umudu ve direnişi ekrana yansıtmak istedik. Kısa ve belki de amatör bir çalışma olsa da güzel bir çalışma oldu ve izlenildi”  sözlerini kullandı.

“Kadınların yaşadıkları bilinip hissedilmeli”

Yaptığı çalışmalarda kadını merkeze alan Rezan Bayram’ın kadrajı da hep kadınlara dönüyor. Yok sayılmak istenen kadınların hikâyesinin bütün renkleri ve detayları ile hatırlanıp görülmeye değer olduğunu kaydeden Rezan Bayram, “Kadın her zaman direnişini haykırandır. Kadının olduğu her alanda bunları görebiliriz. Ben de bu direnişin ve çığlığın küçük de olsa sesi olmak istedim. Bu hikâyeleri kadın gözüyle görmek o şekilde bakmak çok farklı. Kadının hikâyesini sadece bir kadın anlatabilir. Kadınların yaşadıkları geçmişte anılarda kalmamalı herkes bilmeli ve hissetmeli” diye belirtti.

“Taybet Ana’nın hikayesini yansıtmak istiyorum”

Çalışmalarının devamında kadrajını Silopi’de yaşamını yitiren ve sokak ortasında 7 gün 7 gece bekletilen Taybet İnan’a çevirmeyi hedefleyen Rezan Bayram, kadın mücadelesi devam ettiği sürece kamerasıyla kayıtta olmaya devam edeceğini söyledi. Rezan Bayram, “Koşullar elverdiğinde de Taybet Ana’nın hikâyesini yansıtmak istiyorum. Yaşamını ve hayat hikâyesini anlatmak istiyorum. Kadın mücadelesi de durmadan devam ediyor ve büyüyor. Ben de bu mücadeleye kamaramla destek veriyorum. Kadınların yaşadığı olayları, gördükleri baskıları, direnişlerini ve renklerini kameramla yansıtmaya devam edeceğim” sözleriyle konuşmasına son verdi.