Kadın anlatılarından evrensel temalara: Amna Rmili'nin edebi yolculuğu
Kadın anlatılarını merkeze alan eserleriyle tanınan Tunuslu yazar Amna Rmili, “sınıflandırmaların ötesinde” yazmayı seçiyor; toplumsal adaletsizlikleri, şiddeti ve kadınların görünmezliğini edebiyatın diliyle sorguluyor.

NEZİHA BOUSSAİDİ
Tunus- Tunuslu yazar ve akademisyen Amna Rmili, kadınların yaşadıkları sorunlar ve toplumsal adaletsizlikleri cesurca ele aldığı edebi çalışmalarıyla tanınıyor. "Tujan" adlı eseriyle Zubaida Bachir Ödülü’nü kazanan, yakın zamanda İtalyancaya çevrilen “Ruhların Atışı” adlı eseriyle dikkat çeken Amna Rmili, özellikle kadınların karşı karşıya kaldığı şiddet ve eşitsizlik gibi meseleleri derinlikli bir biçimde işliyor. Her ne kadar eserlerinde kadın anlatılarına belirgin bir eğilim gösterse de, Amna Rmili kalemini sadece cinsiyet temelli konularla sınırlamıyor; toplumsal meseleleri özgürce ve açık bir dille ele almayı sürdürüyor.
Yazar Amna Rmili, edebi farkındalığın oluşumunda okumanın temel bir rol oynadığını söylüyor. “Kitapların hem yol arkadaşımız hem de gözcümüz olduğu bir nesilden geliyorum” diyen Amna Rmili, özellikle Arapça ve Fransızca olmak üzere mümkün olan her dilde okumaya duyduğu tutkunun, edebi bilincinin şekillenmesinde belirleyici olduğuna inanıyor. Bu farkındalığın, bir yazarın referanslarını, meselelerini ve yazıdaki ufkunu belirlediğini vurgulayan Amna Rmili, kadın sorunlarının toplumun merkezinde yer almasına rağmen, bu konuların çoğunlukla kadın yazarlar tarafından ele alındığını da ifade ediyor.
‘Kadınlar metinlerimde var olmaya devam edecek’
Amna Rmili, kadınlar hakkında yazmasına rağmen kendini feminist bir yazar olarak tanımlamadığını söylüyor. “Kadınlar hakkında yazıyor ve bu çerçevede var oluyorum ama sınıflandırmaların ötesinde, daha özgür ve kapsayıcı bir biçimde yazmayı tercih ediyorum” diyen Amna Rmili, buna rağmen kadınların metinlerinde her zaman merkezi bir anlatı malzemesi olduğunu vurgulayarak, “Kadınlar, yazdığım ve yazacağım her metinde var olmaya devam edecek” ifadelerinde bulunuyor.
Kültürel ortamdaki zorlukların kadınlar ve erkekler arasındaki bir çatışmadan değil, metinlerin niteliğinden kaynaklandığını kaydeden Amna Rmili, “Bence mesele erkeklik ya da kadınlık değil; iyi ve kötü metinler arasındaki fark. Tunus’ta kadınlarla erkekler arasında büyük bir çatışma yok. Aksine, kültürel ortamda karşılıklı saygı ve tamamlayıcılık söz konusu” diye belirtiyor.
‘Kadın yazarlar güçlü bir iz bırakıyor’
Amna Rmili, yeni kuşak kadın yazarlar konusunda umutlu. “Gerçekten seçkin kadın yazarlardan oluşan bir nesille karşı karşıyayız. Genç kadın yazarların eserlerini hayranlıkla okuyorum ve onları okurken kendimi güvende hissediyorum” diyen Amna Rmili, Tunus edebiyatının gidişatından memnun. Kadın yazarların güçlü bir iz bıraktığını vurgulayan Amna Rmili, “Kadın edebiyatı yolunda ilerliyor; ortaya çıkan metinler hem güzel hem de dokunaklı” sözlerine dikkat çekiyor.
Eserlerine ilgiden memnun
“Ruhların Atışı” adlı romanının İtalyanca çevirisi üzerine konuşan Amna Rmili, “İlk çeviriyi aldığımda çok mutlu oldum. Bu çeviri sürecini ben başlatmadım; bir İtalyan yayınevi bana e-posta yoluyla ulaştı. Ardından, birkaç İtalyan üniversitesinden sunum yapmam için davet aldım” diyor. Romanında Tunus ve İtalya’yı ilgilendiren, hem diplomatik hem de edebi boyutu olan “haraga” (yasadışı göç) sorununu ele aldığını belirten Amna Rmili, eserinin uluslararası ilgiden memnun olduğunu kaydediyor.
Amna Rmili, sözlerinin sonunda kendisine yönelik yorumlardan da şöyle söz ediyor:
“Geniş tartışmalara yol açan ‘Aşağı Yarımların Şehri’ romanım hakkında Tunuslu romancı Amira Ghoneim, ‘Bu, yazdığım ya da okuduğum diğer metinlerden farklı bir roman. Eşitlikten değil, yokluğundan bahsediyor’ dedi. Ben de bu romanla, sorular soran ve yeni ufuklar açan bir anlatı sunmayı hedefledim.”