Güney Libya’da kadınların sesi tiyatro sahnesinde yükseliyor
Tesadüfen adım attığı tiyatro sahnesinde Güneyli kadınların sesi olan Ruqayya Daw, sosyal engellere rağmen tiyatroyu bir farkındalık aracı olarak görüyor ve kadınlara “adım atmaktan korkmayın” çağrısı yapıyor.

MONA TOUKA
Libya – Toplumsal zorlukların kültürel hedeflerle kesiştiği Güney Libya’nın kalbinde, engelleri aşan ve beklentilerin ötesine geçen bir kadının hikâyesi ortaya çıktı. Sivil aktivist ve öğretmen Ruqayya Daw, tiyatro oyuncusu olmayı hiç planlamamıştı. Ancak karşısına çıkan fırsatlar, onu sahneye ve spot ışıklarının altındaki dünyaya taşıdı. Bu deneyim, Güneyli kadınların sesini yansıtan; destek ve altyapı eksikliğiyle mücadele eden bir bölgede tiyatroyu yeniden canlandıran güçlü bir sanatsal mesaja dönüştü.
‘Tiyatro dünyasına girişim tamamen rastlantıydı’
Deneyiminin başlangıcını anlatan Ruqayya Daw, tiyatroya adımının plansız ve tesadüfi olduğunu söyledi. “Dürüst olmak gerekirse, tiyatro dünyasına girişim tamamen rastlantıydı. Sadece bir hobi olduğunu da söyleyemem. Sabha’daki popüler tiyatroya bir sivil toplum aktivisti olarak sık sık giderdim. Yönetmen, oyunculuk potansiyelimi fark etti” diyen Ruqayya Daw, ilk sahne deneyimini Trablus’taki Ulusal Tiyatro Festivali kapsamında sergilenen “Dilenciler” adlı oyunla yaşadığını belirtti.
‘Kendimi yalnız hissetmedim’
Ruqayya Daw, sözlerinin devamında, “Zamanımız kısıtlıydı ama yine de katılmak zorundaydık. Bu deneyim hem bana hem de güneye çok şey kattı. Bölgedeki sanat kültürünü güçlendirdi; bana da güç, sabır ve kararlılık verdi. Tek kişi olmama rağmen kendimi yalnız hissetmedim. Birlikte çalıştığımız tüm oyuncular yardım elini uzattı. Provalarda veya Trablus'taki gösteri sırasında kendimi bir ailenin parçası gibi hissettim. Meslektaşlarımın varlığı ve desteği, deneyimin başarısında önemli bir etken oldu” diyerek, bu durumun ilk başta hissettiği korkunun azalmasına katkıda bulunduğunu kaydetti.
Ruqayya Daw, Güney Libya sahnesinde kadınların katılımının sınırlı olduğunu ve bu durumun günümüze kadar sürdüğünü söyleyerek, “Benden önce bazı girişimler olmuştu ancak süreklilik kazanmamıştı. Bu isteksizlik, benim deneyimimi büyük bir sorumluluğa dönüştürdü; yalnızca kendimi temsil ettiğim için değil, aynı zamanda sahnede Güneyli kadınların sesini taşıyıp kültürel ve sanatsal mesajlarını ilettiğim için” dedi.
Sosyal baskılar ve çekinceler
Üst düzey yönetmenlerle yaşadığı etkileşimlere dair detayları paylaşan Ruqayya Daw, sözlerine şöyle devam etti:
“Yönetmen performansımızı izlemeye geldiğinde oldukça etkilendi. O an büyük bir gurur ve onur duydum, çünkü rolüm hem güneye hem de tiyatro sanatına gerçek bir mesaj taşıyordu. Çünkü Güneyli kadınlar tiyatroda ciddi zorluklarla karşı karşıya. En büyük engel, özellikle muhafazakâr Sabha toplumunda, sosyal baskılar ve ailevi çekincelerdir. Bölgedeki tüm tiyatro gruplarını ve personeli bir araya getirecek kalıcı bir tiyatromuz yok. Ayrıca oyuncu ve yönetmenlerin gelişimini destekleyecek herhangi bir eğitim programı ya da kurs da bulunmuyor.”
‘Sahnedeki oyunculuğum benim iççin yalnızca bir hobi değil’
Dört çocuk annesi olduğunu ve çalışmalarını planlı bir şekilde yürüttüğünü aktaran Ruqayya Daw, “Dört çocuk annesi, öğretmen ve aktivist olarak zamanımı titizlikle yönetmem gerekiyordu. Evden provalara, oradan da Trablus’taki performanslara kadar her dakikam planlıydı. Sahnede en iyi performansımı sergileyebilmek ve aynı anda günlük işlerimle aile sorumluluklarımı sürdürebilmek için organizasyon ve dakiklik şarttı. Sahnedeki oyunculuğum benim için yalnızca bir hobi değil; aynı zamanda eğitici ve kültürel bir mesaj taşıyor. Bazen tiyatro sahnesi, izleyiciye kelimelerin ifade edemeyeceği şekillerde ulaşır. Tiyatro, farkındalık yaratan, kültürü destekleyen ve bireyin hem kendisiyle hem de toplumla bağını güçlendiren bir sanattır. Güney sahnesinde kadınların varlığı, kadınların sanatsal alandaki yetenekleri ve potansiyellerine dair güçlü bir mesaj veriyor” ifadelerinde bulundu.
Güney'deki tiyatronun mevcut durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ruqayya Daw, bölgede tutarlı tiyatro faaliyetlerinin ve organize tiyatro kadrolarının eksikliğine dikkat çekti. Bu eksikliklerin, kendi deneyimini gerçek bir mücadeleye dönüştürdüğünü belirten Ruqayya Daw, festivallerin bile kalıcı bir etki yaratamadığını ifade etti. “Bu durum, oyuncuları cezbeden ve onları profesyonel düzeyde eğiten resmi kurumların yokluğundan kaynaklanıyor” diyen Ruqayya Daw, Güney’in tiyatroya diğer bölgeler kadar değer vermediğini vurguladı. Zamanını ve emeğini çoğu zaman karşılık beklemeden verdiğini söyleyen Ruqayya Daw, özellikle resmi kurumlar ve teknik ekiplerin bu emeği takdir etmemesinin oyuncular üzerinde ek bir baskı yarattığını da sözlerine ekledi.
‘Tiyatro bir farkındalık aracıdır’
Ruqayya Daw, tiyatroya ilgi duyan her kadına seslenerek şu tavsiyede bulundu:
“Bir adım atın ve karşınıza çıkan olumsuzluklardan korkmayın. Hedefinize ve oyunculuktaki o asil misyona odaklanın. Tiyatro yalnızca bir sahne değil, aynı zamanda bir eğitim ve farkındalık aracıdır. Her zaman olumlu tarafa bakmalıyız. Güney’de, tüm toplulukları ve teknik kadroları kapsayan; kadınlar ve erkekler için eğitim programları sunan, sürekli ve etkili bir tiyatronun varlığına ihtiyaç var. Örgütlü bir tiyatro topluluğunun kurulmasını umut ediyoruz. Ancak bu şekilde tiyatro, toplumda gerçek bir kültür ve sanat unsuru haline gelebilir.”