Dans etmek de direnmektir

Kadın Savunma Ağı üyeleri Kordon’daki çim alanda kültürler arası etkileşimde önemli bir rolü olan Balfolk isimli dansı öğrendiler. Sanatın birleştirici ve çoğaltıcı gücü ile biraz olsun nefes alabildiklerini söyleyen kadınlarla bir araya gelerek Balfolk dansının ruhunu ve Kadın Savuma Ağı’nı konuştuk.

ZEYNEP PEHLİVAN

İzmir - Kadın hakları savunuculuğu yapan birçok oluşum, feminist bir çizgide tartışmalarını devam ettirirken hayatın bir parçası olan sanattan da yararlanmayı bırakmıyor. Kadınlar olarak zaten oldukça zor olan yaşamımızı sürdürmeye çalışırken ya da hak savunuculuğu yaparken, içsel yolculuğumuzu zaman zaman ihmal edebiliyoruz. Bu bitmek tükenmek bilmeyen haksızlık ortamında, en ateşli olanımız bile arada şöyle bir durup nefes almak istiyor. Yaşamın her koldan bizlere dayattığı güçlükler karşısında eğlenmeyi ve hatta eğlenerek örgütlenmeyi arzular bir haldeyiz. Mücadelenin içinde olurken ya da mevcut iktidarın saldırılarıyla nasıl başa çıkacağımızı konusunda çözümler üretirken elbette yorulmamak elde değil. Kendimizi çoğu zaman ihmal etmemiz bu yorgunluğu daha da pekiştiriyor. Neyse ki sanat, tam olarak bu noktada bize güç katan önemli bir işleve sahip oluyor.

Kadın Savunma Ağı da örgütlenme çerçevesini kadın kadına eğlenmeyi ihmal etmeden çizmiş bir örgütlenme biçimini benimsiyor. Bir yandan aralarında bir hiyerarşi oluşturmadan çocuk istismarı, nafaka hakkı gibi konularda söyleşiyorlar, bir yanda da İsveç menşeili Balfolk dansını öğrenerek eğleniyorlar.

Bağımsız bir örgüt olarak kurulan Kadın Savunma Ağı, feminist öz savunmayı fiziksel savunmanın haricinde farkındalık ve bilinç yaratma üzerinden değerlendiriyor. “Şiddetle mücadele yöntemleri”, “Neden şiddetle karşılaşırız” gibi konuları 10-15 kişilik grup çalışmalarında, hep birlikte tartışıyorlar. Bunun yanı sıra dönem dönem beden, cinsellik ve dans atölyeleri oluşturuyorlar.

“Ürettiğimiz sürece var olabiliriz”

Kadın Savunma Ağı’ndan Gizem Coşkun, bedenleriyle tanışma ve daha önemlisi barışma yolculuklarına dans ve müziğin eşlik ettiğini belirtiyor. Gizem, yaptıkları Balfolk dansı etkinliğinin kendilerine olan katkılarını bize şu şekilde aktarıyor:

“Bedenimizi sevmeye dönük bir çalışma oluyor bu. Kadınların bu tarz çalışmalara çok ihtiyacı oluyor. Bir taraftan kadınların haklarına saldırılara yönelik olarak politik söylemlerimiz oluyor. Kadın savunması çalışması aslında pratik ve teorinin birleştiği bir noktadadır. Kadın hareketi açısından mücadele ve politik duruş çok önemlidir. Bununla beraber her bir kadının içsel dönüşümünü ve farkındalığını yaratması, kadın hareketini oluşturan ve de öfkeyi mücadeleye dönüştüren şey. Bu yüzden bedenimizle barışık olmak gerçekten kendimizi tanımak demek. Kadın olduğumuz için yaşadığımız şeyler hepimizin ortak noktası; bunun nedenini iktidara, patriyarkaya oturtabiliriz. Ama bununla nasıl baş edeceğimiz konusunda her kadının bu içsel yolculuğu yapması gerekiyor. Bu sanatsal çalışmalar o yüzden çok önemli oluyor. Ürettiğimiz sürece var olabiliyoruz.”

“Müziğe ve dansa ihtiyacımız var”

Kadın Savunma Ağı, Dikili’de yaptıkları kamp sırasında çeşitli atölye faaliyetleri yürütürken Balfolk dansıyla tanışıyor. Ekofeminizm, iklim krizine kadınların durumu, feminist grev ve dünyadaki kadın direnişleri gibi konuları da ele aldıkları kampta, dans ve halk oyunları atölyeleri de yapıyorlar.  300’e yakın kadın ve 60’a yakın çocuk katılımcıyla yaptıkları kampta, çocuklar için de ayrı atölyeler oluşturuyorlar. Toplumsal cinsiyet eşitliği, gerçek eşitlik, toplumsal eşitlik çerçevesinde de atölyeler yapıyorlar. Gizem bu dansla tanışması ve kamp sürecini “Birlikte eğlendik, güldük, birlikte tartıştık” diye özetliyor. Balfolk dansının kamp sürecinden bugüne dek onlar için nasıl bir anlama sahip olduğunu şöyle aktarıyor:

“Kamptaki son günümüzde sadece eğlendik ve dans ettik. O gün bir arkadaşımız Balfolk dansını bir atölye çalışması olarak yaptırmıştı. Önce İstanbul Yoğurtçu Parkı’nda bir etkinlik yaptı arkadaşlarımız. Sonra Ankara Mor Mekan açılında da Balfolk dansını sergilediler. Biz de İzmir Kordon’da Balfolk dansını öğrenmek için buluştuk.  Bütün yaptığımız çalışmaların yanında kadınların eğlenip dans etmeye de çok ihtiyacı var. Bizi en çok buluşturan çalışmalar müzik ve dans çalışmaları oluyor.”

Ayrıca birlikte üretim faaliyetleri de gösteren Kadın Savunma Ağı üyeleri çanta boyayarak, seramik yaparak festivallerde satış yapıp masraflarını karşılıyor. Bunların haricinde de kadın hakları için büyük önem taşıyan yine 8 Mart ve 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü’nde de alanlarda olduklarını belirtiyorlar.

“Örgütlülüğümüze katkı sağlıyor”

Balfolk Dansı’nı Kadın Savunma Ağı üyelerine çalıştıran dansçı Buket Buldu ise sokakta dans edip eğlenmenin önemini şu sözlerle özetliyor:

“Üzerimizde olan bakışlara hiç aldırış etmiyoruz. Bugünün net olarak amacı eğlenmekti, bunu da dört duvar arasında saklı gizli değil de sokakta gayet rahat bir şekilde yapabileceğimizi gördük. Örgütlülüğümüze de katkı sağlayan bir durum bu. Birlikte terliyoruz, birbirimizin nefesini soluyoruz dans ederken. Bu aramızdaki bağı pekiştiriyor.”