“Beni hayatta asıl tatmin eden şey, anlaşılmakmış”

Neslihan Ataş, hayatındaki oldukça bunalımlı bir dönemde, hobisi olan fotoğraf çekmeye ara veriyor; ancak bir gün fotoğraf hocasının ondan bir sergi için çekim yapmasını istemesiyle, kendi deyimiyle kozasından çıkıyor. Fotoğrafçıların, oldukça zor bir teknik olarak tanımladığı oto portre çekim tekniğiyle de çalışıyor Neslihan.

ZEYNEP PEHLİVAN

İzmir - “Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpması, ABD'de bir fırtınanın kopmasına neden olabilir.” Amerikalı matematikçi Edward Norton Lorenz, bu analoji örneğini verirken; bunun daha sonradan dünya literatürüne geçecek çok özel bir kavrama dönüşeceğini, tükenmişliğin hudutlarında gezinen insanlara ilham olacağını öngörmüş müdür acaba? Kelebek; narin ve kısa ömürlüdür, yaşam döngüsüyle ortaya çıkan varlığıyla bir mucizeyi çağrıştırır. Belki de bu yüzden tek bir kanat çırpınışının dahi dünyayı değiştirme gücüne inanırız. Bugün kozasından çıkıp kelebek olan ve çırptığı kanatlarıyla kendi dünyasında bir fırtına yaratmayı başaran bir kadın: Neslihan Ataş.

Neslihan, 1981 senesinde üç çocuklu bir ailenin ilk çocuğu olarak Malatya’da doğdu. Elektronik mühendisi olan Neslihan, çalışma yaşamına TEİAŞ’da devam ediyor; ancak onu gerçek anlamda yaşama bağlayan alan fotoğraf. “Kendimi bildim bileli sanata hep ilgim vardı” demesine rağmen o aradığı yolu uzunca bir süre bulmakta zorlandı. Nihayet 2012 senesinde aldığı fotoğraf dersleri sayesinde, yaşamında o uzun zamandır beklediği kırılmayı yaratmış oldu. Neslihan uzunca bir süre hem teorik hem de uygulamalı olarak fotoğraf dersleri aldıktan sonra ne yazık ki hayatındaki bazı olumsuz gelişmelerden dolayı çok sevdiği bu alandan bir nebze uzaklaşmak durumunda kaldı.

“O dönem sadece fotoğraftan değil, açıkçası sevdiğim her şeyden uzaklaştığım, kötü bir dönemdi. Aradan uzunca bir süre geçtikten sonra bir gün telefonum çaldı, arayan fotoğraf öğretmenimdi. Benden kadınlara yönelik bir fotoğraf sergisi için fotoğraf göndermemi istedi. Aklına gelmiş olmam, benim için çok büyük bir onur oldu. Bunun için çok özel bir fotoğraf çekmem gerektiğini düşündüm ama yine de o dönemki ruh halimden dolayı bu enerjiyi kendimde hissedemiyordum. Dışarıya çıkıp bir kadının fotoğrafını çekme isteğim yoktu; çünkü kendi adıma gerçekten de kötü bir dönemden geçiyordum. Böyle olunca bizzat kendi kendimi çekmeye karar verdim.”

“Çektiğim her fotoğraf kafamdaki sesleri susturuyordu”

Neslihan’ın verdiği bu karar, belki de kelebek etkisini yaratan o ilk kanat çırpması idi. Kendi fotoğraflarını çekmeye başladıktan ve doğrudan kendi meselesiyle bir biçimde yüzleşmeye başladıktan sonra, yaşamını bir domino taşı gibi değiştiren o özel süreci, anlatıyor Neslihan:

“Kendi fotoğraflarımı çekmeyi düşündüğümde bunun bana bir motivasyon getireceğini düşündüm. Daha doğrusu bunun böyle olmasını umut ettim. Aslında oto portre fotoğraf çekmek gerçekten çok zorlu bir yoldu. Bir şekilde kendimi motive edip hocamın istediği o fotoğrafı gönderdim. Oradan çok güzel geri dönüşler alınca bu tarz fotoğrafları çekmeye devam ettim ve işin özü, fotoğraf çektikçe de iyileşmeye başladığımı hissettim. Çektiğim her bir fotoğraf sanki kafamdaki sesleri susturuyordu. Ben fotoğrafçılığımı iyileştirmeye başlarken, fotoğraf da beni iyileştirmeye başladı. Daha sonra bunu prensipli bir program haline getirdim. Her ay ortalama iki ya da üç fotoğraf çıkarmayı amaçladım.”

Neslihan çektiği fotoğrafları hocasının da desteğini alarak bir araya getirmeye karar verdi.

“Aslında her şey fotoğraf öğretmenimin bana açtığı o telefonla beraber başladı. O telefon, bir bakıma kelebek etkisiyle beni hayata döndürdü. Başlardaki o karamsar kurgularım bile sonlara doğru neşeli kurgulara dönüşmeye başladı. Örneğin ilk başlarda gözyaşlarıma hakim olamadığım bir fotoğrafı en önde kullanırım diye düşünürken o, en sonda kaldı. Gerçekten kelebek etkisiyle ben hem kendim oldum, hem de yapmayı çok sevdiğim; ama ara vermek durumunda kaldığım şeylere yeniden başlama fırsatı buldum. Herkesten uzaklaşmaya başlamıştım, onlara yeniden dönebildim. Burada esasen bir metamorfoz var; yani bu benim için bir bakıma kozadan çıkıştı diyebilirim.”

“Beni hayatta asıl tatmin eden şey, anlaşılmakmış”

Neslihan, kelebek ile arasında özel ve metaforik bir bağ kuruyor. Kendi yaşamında yeniden ivmelenmesini sağlayan ve ilk etapta belki küçük ve anlamsız gibi görünen o “an”lara, büyük sürprizler doğuran tesadüflere, artık eskisinden daha fazla inanıyor. Çektiği fotoğrafların kendisine hissettirdiklerine dair olarak ise; “Beni hayata asıl tatmin eden şey, anlaşılmakmış” diyor.