Al-Ay Yayınevi: Okuyucular her zaman var okuma tutkusu devam ediyor

Doktor Fatima Al-Budi, kurucusu ve yöneticisi olduğu Al-Ay Yayınevi'nin yaratıcılığı tehdit eden bir dünyaya karşı farklı bir deneyim olduğunu belirterek, popüler kitapları yayınlamadıklarını ve genç yetenekleri benimsemeye devam ettiklerini söyledi.

ASMAA FATHI

Kahire-  Ayn Şems Üniveristesi’nde Tıbbi Analiz Danışmanı olan Doktor Fatima Al-Budi, kurucusu ve yöneticisi olduğu Al-Ay Yayınevi ile yaratıcılığı tehdit eden bir dünyaya karşı farklı bir deneyim yaşatıyor. Yayınevine ilişkin sorularımızı yanıtlayan Fatima Al-Budi, popüler kitapları yayınlamadıklarını, diğer yayınevlerinin aksine şiir kitapları yayınlamaya devam ettiklerini ve genç yetenekleri benimsediklerini anlattı.

*Al-Ay Yayınevi, okuyucuya sunduğu farklılık ve çeşitliliklerle en önemli kurumlardan biri haline geldi. Bunu nasıl başardınız?

Erkeklerin hakim olduğu bir alanda doğru yönde çalışabilmek ve başarıya ulaşabilmek için bir takım değerlere bağlı kalmak, sağlam planlar yapmak ve hedefler koymak gerekiyordu. Mısır edebiyatının en önemli klasiklerini her yıl yeniden yayınlama geleneğine bağlı kaldım. Arap kütüphanelerinde bulunmayan her türden bilimsel kitapların tercümesinden başlayarak farklı bir öneri üzerinde çalıştık. Yayınevi, büyük yazarlarla ve alandaki ünlü isimlerle yetinmedi. Genç yaratıcıları, genç yetenekleri benimsedi. Bu da okuyucuda fark yarattı.

Yayınevi, teknoloji nedeniyle son derece değişen ve yaratıcılığı da tehdit eden bir dünyaya karşı farklı bir deneyim olarak kuruldu. Popüler kitaplar yayınlamıyoruz. Şiir yayınlamaya devam ediyoruz. Birçok yayınevi artık bunu yapmayı reddediyor. Ayrıca kısa öyküler ve anlatı yazıları da yayınlıyoruz. Sınıflandırılmamış ama saf yazı başlı başına güzeldir.

*Bilimsel çalışmalarınızın kültür-sanat alanına nasıl bir etkisi oldu?

Bilimsel çalışmalarım yayınevinin seçkin ve farklı olmasının en önemli nedenlerinden biri. Çünkü düşüncemi, herkesin anlayabileceği, hiçbir zorluk ve karmaşıklık yaşamadan sindirebileceği, kolay bir şekilde yazılan konuları aracılığıyla bilimsel kültürü yaymaya yöneltiyorum. Sadece bilimsel kültürle sınırlı kalmıyoruz sosyal bilgiler ve yaratıcılığın diğer çeşitlerini, kendine özgü alanlarını da kapsayan, büyük kabul gören yayınlarımıza devam ediyoruz.

‘Yayıncılık dünyasına güçlü bir kadın figürü olarak girdiğimde herkes şaşırdı’

 

*Toplumsal yargıların kadınların geleceği ve başarısı üzerindeki etkisini nasıl görüyorsunuz? Sizin deneyimleriniz nelerdir?

Kadın bu işin yükünü büyük ölçüde taşıyor. İlk yıkılan kadının kendisi olduğu için hiçbir tavizi kabul etmemeli. Yeteneği olduğu ve buna inandığı sürece bunun için savaşması gerekir. Yayıncılık dünyasına bir kadın olarak ilk girdiğimde, önemli bir figür olma yeteneğime, gücüme ve arzusuna sahip olmama, varlığıma herkes şaşırmıştı. Ancak bundaki ısrarım, arzuladığım şeyi elde etmemi sağladı. Kitabın yayınlanması bir kriz teşkil etmiyor ya da cinsiyete dayalı bir ayrımcılık söz konusu değil ama asıl zorluk dağıtımda yatıyor. Çünkü bu distribütörlerle ilişkilere ve kadın olmanıza bağlı. Başlangıçta bu durum bazı kişilerin sizinle çalışma konusunda isteksiz olmasına neden olabilir. Zamanla bu durum değişti ve artık yayınevinde olan birçok kadın var. Başarıyorlar çünkü süreklilik önemli.

‘Okuyucular her zaman var, okuma tutkusu devam ediyor’

*Yayınevine ‘Şeyh Zayed Ödülü' verildi. Ödül nasıl bir anlam ifade ediyor sizin için? Bir de son zamanlarda ‘okuyucuyu kaybettik’ yorumları yapılıyor. Bu yorumları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Pek çok boyutu olan ödülün, yaklaşık çeyrek asır süren bir çalışmanın sonucu olduğu ve bundan ne kadar memnun olsam da sonrasında üzerime gelen büyük sorumluluğun da bir sonucu. Yayınlarda çeşitlilik ve yayıncılıktan değer elde etmek kadar kâr hedeflememektir ki bu da bizim çalışmadaki değerlerimizi ve ilkelerimizi ifade ettiği için yapmaya devam edeceğiz. Değer, yazarın ve yayınevinin hak ettiği başarıyı birlikte elde etmesini sağlıyor. Biz de esas olarak, akla hitap edeni, yayınlanan metnin sınıflandırması ne olursa olsun ortaya çıkan çalışmaları ve devrimci eğilimleri uygulamaya çalışıyoruz. Yazılı olarak açıktır ve bu düşünmeye ve tartışmaya çağrıdır.

Okuyucuya gelince; onlar zaten var. Kağıtların yüksek fiyatlarına bağlı olarak, kitap, haber, matbaa ve ulaşımın zorluğuna rağmen okuma tutkusu devam ediyor. Önce metin gelir, metnin üzerinde bir dil redaktörü çalışır, bir editör, bir koordinatör. Ve bir sanatçının tasarladığı kapak ardından metin matbaaya oradan da depolara ve son olarak dağıtıma verilir. Tüm bu adımlar yerel ve küresel ekonomiden olumsuz etkileniyor.

‘Erkek zihniyetinin bir aydınlanmaya ihtiyacı var’

Pek çok yazarın kadın sorunlarına odaklanmasını nasıl görüyorsunuz? Yaklaşan kitap fuarından beklentileriniz nelerdir?

Kadınların statüsünden şikayet etmek utanç verici, özellikle de 21. yüzyılda yaşanıyorsa. Hoda Şaarawi ve Siza Nabrawi'nin başörtüsünü çıkarmaya karar verdikleri ve kadınların koşullarına isyan ettikleri dönemden bu yana eski bir hareket var. Fabrikalarda çalışıyorlardı ve çeşitli sosyal faaliyetlerde bulunuyorlardı ve erkeklerle gerçek bir eşitlik vardı. Ama son yıllarda bu manzara geriledi ve yavaş yavaş değişti. Ta ki şu anki noktaya gelene kadar. Erkek zihniyetinin bir devrime ve aydınlanmaya ihtiyacı olduğuna inanıyorum. Aydınlanmanın tüm savunucuları, kadının statüsüne değer veriyor ve tüm bu ilerlemeyle birlikte, durum, hakların yeniden kazanılması için daha fazla çalışmayı gerektirir hale geldi ve artık bunun zamanı da geldi. Yaratıcı kadınlar daha güçlüdür, haklarının daha çok bilincindeler ve haklarının ellerinden alınmasına izin vermezler.

Kitap satış alanlarında da yaşananlar genel olarak çok farklı değil. Vatandaşları her yerde gözlemleyebiliyoruz ve bazen ekonomik koşullardan dolayı kitap alamadıklarını görüyoruz. Kitap fuarı bu yüzden önemlidir. Okuyucuların iyiliği için fiyatını düşürmeliyiz.

*Teknolojinin hızla ilerlemesi ve internet kullanımı ilişkisi, yaygınlığı yayınevlerini ne ölçüde etkiliyor?

İlişki gerçekten karmaşık ve yapay zeka ile daha da kafa karıştırıcı hale geleceğini düşünüyorum. Kitap fuarı için yazıların kabul edildiğine dair bir duyuru var ve üzerinde "Kahire Uluslararası Kitap Fuarı'nda yayınlanacak metninizi bize gönderin" ifadesi yer alıyor. Uygulanması aslında zor çünkü kurtarılamayacak kadar zaman alacak ve yazarları ve organizatörleri korumak için hükümetin varlığını gerektiren diğer müdahaleler gerekecek.

Yayıncılık sektöründe çalışanlar başta vergiler olmak üzere devlete karşı yükümlülükleri var. Yayıncılığın etkisi konusunda iş birliği ve farkındalık olmalıdır. Çünkü ülkenin vicdanını şekillendirir. Ülkeler buna dikkat etmeye ve yayınevlerine kolaylıklar sağlamaya başladı. Yapay zeka meselesi, yazdığı metinler ve mülkiyet hakları konusundaki tartışmalar nedeniyle karmaşıktır, bu konuda tecrübenin belirleyici olduğuna inanıyorum. Gelişme ne kadar ileri giderse gitsin hiçbir şeyi getiremeyecektir.