İki dudağın arasından tuvale yansıyanlar
Hayatın dudaklarınızın arasından tuvale taştığını düşünün. Çok zor geliyor değil mi? Resim sanatına, bilen bilir Sol Ayağım isimli filmi izledikten sonra bir başka gözle bakmışızdır kuşkusuz. Artık resmin bambaşka hayatlar ifade ettiğini bize hatırlatan eleştirel yanları olsa da hasasiyet uyandıran bir yapım. Najat Bamri, hayatın içinden, henüz beyaz perdeye uyarlanmış değil hayatı ancak gerçeküstü gayretiyle o hayatına göz ucuyla bile bakan herkesin içerisinde azimle tüm engellerin aşılacağı hissini uyandırıyor. Doğuştan çalışmayan ellerinin yerine dudakları ile fırçaya sarılarak tuvale işlediklerini izlemek hayranlık ötesi duygular uyandırıyor insan havzalasında.
ZİHUR EL MEŞRİQÎ
Tunus - Henüz dört yaşında elleriyle tutamadığı fırçayı ağzına alarak evinin duvarlarını “karalamaya” başlayan Tunuslu Ressam Najat Bamri, doğuştan engelli olarak geldiği dünyada hayalllerini tuvallere yansıtıyor. Doğduğu sırada atrofi nedeniyle kol kaslarını hareket ettiremiyor Najat Bamri, ancak meydan okumayı çok iyi biliyor tüm engellere karşı. Ortadoğu’nun çok sayıda ülkesinde resimleri sergilenen üstelik onur madalyası ile ülkesine dönen Najat Bamri’yi biz anlatmayalım bırakalım o anlatsın size kendisini.
“İlk kez dört yaşında küçük bir kız çocuğuyken fırçamı tuttum, kalemi ağzımda tutarken evimizin duvarına karalamalar yaptığım o günden sonra hayalim büyümeye başladı. Renkler beni aşka boğdu. Resim yapmak benim için bir rüya. İçinde kendimi gördüğüm rüya gibi bir hayat oldu.”
“Kendimi kanıtlamamı sağlayan silah…”
Najat Bamri, ailesinin onu diğer kardeşlerinden ayırmadan büyüttüğünü anlatıyor:
“Yorgunluk ve engeller olmadan başarı olmaz. Çocukluğumdan beri evimizde ailemin kardeşlerime davrandığı gibi davranıldım. Çok farklı özel bir muamele görmedim. Kardeşlerim ile aramda fark olduğunu hiç hissetmedim. Elbette farklıydım. Ancak evin dışındaki engeller karşılaştığım tüm engelleri aşıyordu. Baskıcı ataerkil bir toplumda yaşayan engelli herhangi bir kadın, ama ben ağzımla bir ömür dostu olan fırçamı tutabiliyor, renkleri karıştırabiliyor, sanatla dolup taşan resimler çizebiliyordum, içinde gördüğüm, kendim ve dünya beni görüyor... Engellerime meydan okumamı ve kendimi kanıtlamamı sağlayan silahlar onlar oldu.”
“Hayallerime sarıldılar”
Najat Bamri, hayallerine inanmış ama en önemlisi ailesi de ona inanmış.
“Ailem de bana yardım etti, beni desteklediler ve yeteneklerime inandılar. Hayallerime benim sarıldığım gibi sarıldılar. Genellikle tek ihtiyacım olan şey çizim aletlerim ve bazen ihtiyacım olan çizim yaptığım malzemelerin yakınımda olması. Bazen evde yalnızken resim yapmaya çalıştığımda yaptığım resim yere düştüğünde tekrar yapmam gerekiyor, ortalığı batırdığımı da söylememe gerek yok galiba. Aslında küçük ayrıntılar gibi gelebilir fakat sürekli böyle yaşamak zorunda kalınca engel olarak karşınızda oluyor bu küçük hususlar. Ülkemde bazen evdeki yalnızlığımı yaşıyorum. Sokaklar ve yaşam koşulları engelliler için çok zorlu. Bazen göç etme fikri aklıma gelse bile ‘Tunuslu kadınlar hangi yaşamsal ve finansal zorlukları yaşıyorlarsa bende yaşamalıyım’ deyip ülkemi terk etmekten vazgeçiyorum.”
Fakir, zayıf, imkansız, zor gibi kavramlar yok!
Resimlerinde, “fakir, zayıf, imkansız, zor” gibi kavramları asla istemediğini ve yer vermemek için elinden geleni yaptığını söyleyen Najat, “Ne kadar zorluklarla karşılaşırsam karşılaşayım bunları aşmanın benim işim olduğunu düşünüyorum. Sanatımla kafamın içinde pozitif dünyayı resmetmeye çalışıyorum. Etrafımdaki acıma dolu bakışlardan hoşlanmıyorum. Güçlü bir kadınım ve acınmaya asla ihtiyacım yok” diye konuşuyor.
Resim yapmanın kendisi için önemini ise şöyle dile getiriyor:
“Resim hayattır, benim varlığım, düşüncem ve mutluluğumun kaynağıdır resim yapmak. Küçükken çizimim anlamadığım, bilmediğim şeyler yani hayal ürünlerinden ibaretti. Büyüdüğümde de hırslarımı ve endişelerimi ifade etme kaynağı oldu, bu vesileyle engelliliğin ne bir engel ne de bir kusur olduğu gerçeğini iletmeye çalıştım resimlerimle. Engellilik, yerel ve küresel olarak yaratıcılığın ve bir kadının kendini ifade etmesinin yolu olabilir ve bunu yürekten hissederek söylüyorum.”
Resimlerini zorunlu olmadığı müddetçe satmaktan hoşlanmıyor
Yaptığı resimlerin hepsine anne şevkati ile yaklaştığını söylüyor Najat ve “Resimlerim benim çocuklarım gibidir. İçlerinde benim hikayemi de taşıyorlar. Gözüm gibi bakıyorum yaptığım tüm resimlere. Mecbur kalıp satmak zorunda kaldığım resimlerimde oldu ve üzüntü duyarak yaptım bunu” diyerek ekonomik ihtiyacı olmasa resimlerini satmayı doğru bulmadığını kaydediyor.
Resimleri ile Ortadoğu’yu gezdi, Mısır’dan doktora sahibi oldu
Resimleri ile çok sayıda Ortadoğu ülkesinde düzenlenen sergiye katıldığını anlatan Najat bunların başında Cezayir, Mısır, Türkiye gelirken tuvallerini omuzlayıp Fransa’ya kadar bile gittiğğini aktarıyor. Resimlerine en çok Ortadoğu ülkelerinden beğeni gelmesi kendisini gururlandırdığını aktaran Najat 2018 yılında Mısır’da Creators Foundation The Arabs’tan fahri doktora aldığını, Tunus Cumhurbaşkanlığı’ndan da 8 Mart 2019 tarihinde Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesi ile onur belgesi aldığını söylüyor.
Najat’tan Ortadoğu ve dünya kadınlarına mesaj
Başta Tunus olmak üzere Ortadoğu ve dünyalı kadınlara seslenen Najat, “Kendinizi önce kendi kendinize kanıtlayın. Çünkü başarılı bir kadın önce kendisini tanımalı ve sınırlarını zorlamayı bilmelidir. Kendinizi sevin, yaptığınız işi severek yapın, çabalayın ve sebat edin. İradenizin önünde hiç bir güç duramayacaktır. Kendinize göz kamaştıran bir başarı sağlayabilirsiniz, buna önce siz-kendiniz inanın” diyor.