İdlib’in mülteci kadınları kültürlerini geleceğe taşıyor
Savaş koşullarına rağmen kültürlerini korumak adına el sanatları ürünlerini yapan İdlibli kadınlar, çalışarak hem mutlu olduklarını hem de geçimlerini sağladıklarını belirtiyor.
SOOHÊR EL-IDLİBÎ
Idlib – Nerede yaşarsanız yaşayın acının ve gözyaşının rengi aynıdır. Suriye’de yaşanan savaş süreci de başta kadınlar olmak üzere toplumun birçok kesimini derinden etkiliyor. Ekonomik kriz başta olmak üzere halk özellikle barınma ve beslenme konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyor. İdlib kentindeki birçok göçmen kadın da kültürlerini korumak ve geçimlerini sağlamak için geleneksel el sanatlarına yöneldi. Göçmen kadınlar farklı şekil ve renklerde tabak ve kase yapmak için kullandıkları birçok araç bulunuyor. Kadınların amacı geleneklerini canlandırmak ve maddi kazanç elde etmek.
Ahşap yaparak geçimini sağlıyor
Kadınlardan 24 yaşındaki Menar El-Kurdî, ahşap yapımını öğrenmek için Salqin'de evinin yakınında bulunan bir merkeze gitti. İlk etapta meslek seçme konusunda kafasının karışık olduğunu söyleyen Menar El-Kurdî, “İki yıl önce eşim ve oğlumla Kensefre köyünden göç ettikten sonra yoksulluk ve işsizlikten kurtulmak için büyük bir mücadele verdik. Bu işsizlikten dolayı ahşaptan aletler yapmayı öğrenmeye başladım'' diyor.
“Hayattan zevk almaya başladım”
Menar El-Kurdî, çoğu zaman psikolojik şiddete maruz kalıyor ve bundan ötürü depresyona giriyordu. Bu kötü durumdan bir türlü kurtulamıyordu ve toplumun içine giremiyordu, ancak bir meslek öğrenmeye karar verdikten sonra hayattan zevk almaya başladığına dikkat çekiyor. Menar El-Kurdî, işinde başarı elde ederek büyük adımlar atmış ve çeşitli ürünler yapıp geçimini sağlamış. Menar El-Kurdî, şunları söylüyor: "İlk başta bu sanatın bir miras olduğunu hissettim. Yaptığım ahşaplar sadece dekorasyon için kullanılıyor. Daha sonra ellerimle yaptığım eserlerin ev eşyası gibi kullanıldığını görünce şaşırdım.”
“Beceri ve ustalık istiyor”
Seraqib kentinden göç ederek İdlib'in kuzeyindeki Kefer Celis kamplarına yerleşen 30 yaşındaki Arwa El-Xani birçok kadın gibi el yapımı hasır sepet yapıyor. Yaptıkları sepetlerin doğal çam ağaçlarından olduğunu söylüyor. Yaptıkları işin çok fazla beceri ve ustalık gerektirdiğini kaydeden Arwa El-Xanî, ''Önce çam ağaçlarını topluyoruz ve ardından bölerek suya batırıyoruz. Yumuşamaları ve kırılmamaları için 8 saat suda bekletiyoruz. Sonrasında ise yapım aşamasına geçiyoruz ve istediğimiz renge boyayarak istediğimiz deseni veriyoruz. Her parçaya kendi rengini ve uyumunu kazandırıyoruz. Çeşitli geometrik şekiller ve süslemeler yapıyoruz. Bu yüzden herkesin dikkatini çekiyor, çünkü herkes farklı şeyler başarmak istiyor” ifadelerinde bulunuyor.
“Babaannemden öğrendim"
Arwa El-Xani, mesleğini büyükannesinden nasıl öğrendiğini anlatarak, "Anneannem bana kuralları, nasıl yapılacağını ve hangi araçları kullanmamız gerektiğini öğretti. Bunu kullanmak için gerekli olan araçlar çok ilginç ve birçok yerde mevcut, çünkü İdlib tarımı ile ünlü bir şehir'' diye belirtiyor.
Kilden kase yapıyor
Mara Misrînê kentinden 40 yaşındaki Fatima El-Hamidi de, annesi ve büyükannesinin hayatında kilden yapılmış aletleri yapma mesleğinin çok önemli olduğunu, bu yüzden onu satın alıp evde kullanmaya karar verdiğini açıklıyor. Fatima El-Hamidi, kilden yapılmış aletleri yapmayı çok sevdiğini belirterek, sözlerine şöyle devam ediyor: "Şehrin usta kadınlarından kilden yapılmış birkaç parça aldım ve kapaklı büyük bir kase olan bardağı seçtim, içine ekmek koyuyoruz. Özellikle Suriye'de savaşın başlamasından bu yana İdlib ve mülteci kamplarında elektrik ve soğutma olmaması nedeniyle bir somun ekmeği sivrisinek, böcek ve tozdan koruduğu için kullanıyoruz."