Yemenli Şair Bardis El-Siyaghi, Husi cezaevinde yaşadıklarını anlattı

İç savaşın ardından yaşamındaki değişikliklerden bahseden şair Bardis El-Siyaghi, Husi grupları tarafından tutuklandığı süre zarfında işkencelere maruz kaldığını belirterek, “Şu an cezaevlerinde yüzlerce insan hakları aktivisti kadın var ve haksız cezalar veriliyor. Siyasiler bu kadınların serbest bırakılması için daha çok çaba göstermeli” dedi.

 

NOOR SURİB

Yemen – Aydınlar Yemen’de süren savaş karşısındaki sessizliğini bozarak, insan ve kadın haklarının korunması için bayrağı devraldı. Bunların arasında San’a’dan olan şair Bardis El-Siyaghi de yer alıyor. El-Hima bölgesindeki San’a kentinde dünyaya gelen Bardis El-Siyagha, çocukluğundan beri şiir yazıyor. San’a'da baskı ve tutuklamalara maruz kalan Bardis El-Siyagha, şiddet gören kadınlar derneğinde yer alıyor ve aynı zamanda Husi cezaevinden kurtulan kadınlardan.

Küçüklüğünden beri şiir yazıyor

Henüz 11 yaşındayken şiir yazmaya başlayan Bardis El-Siyaghi, “Toplumsal ve yurtseverlik üzerine yazdığım birçok şiirim bulunuyor. İlk yazdığım şiirim Filistinli Mihemed El-Durra adındaki çocuğun öldürülmesine ilişkindi. Şiiri çekilen acıları en iyi anlatma yolu olarak görüyorum. Hayalim acı ve şiddet gören kadınların sesini duyurmaktır. Umarım sözlerimle ülkemdeki kara bahtlı kadınların savunması için bir çözüm olur” dedi.

Savaş onu da etkiledi

2005 yılından bu yana ülkenin içinde bulunduğu iç savaş nedeniyle yaşamındaki değişikliklere değinen Bardis El-Siyaghi, “Savaşın trajedileri var. Bende ülkemdeki her kadın gibi bu savaştan etkilendim. Savaş yaşamındaki bütün güzellikleri yıktı ve yakınımdaki insanları bile etkiledi. Bugün sadece kadın hakları savunucusu değilim. Aynı zamanda acıyı hisseden kadınlardanım. Bu nedenle de ben tutukluları ve Husi cezaevinden kurtulan kadınları koruyorum. Çünkü tutuklama süreçlerini ve orada yaşadıklarını çok iyi biliyorum” diye belirtti. "Yemenli sanatçılar tarafından söylenen vatansever şiirlerimle savaştım ve bu yüzden San’a'da Husi grubuyla yüz yüze geldim. Adım alınacaklar listesine konuldu” diyen Bardis El-Siyaghi, gözaltına alınarak tutuklandığından söz etti.

“Açtığım dava donduruldu”

Bardis El-Siyaghi, “Onların istediği gibi şiir yazmadığım için onlarla aramda çatışmalar yaşandı. Beni düşman olarak gördüler. Eşimi hukuksuz bir şekilde yakaladılar. Acılarım burada başladı. Bu durum 8 ay sürdü. Suçu, San’a'daki darbeci rejiminin kışkırtmalarına karşı beni desteklemesiydi. Bana eşimin öldüğü söylendiler. Tabii ki ben verilen bu haberi kabul etmedim” diyerek, eşinin cenazesini istediğini, ancak bu talebinin reddedildiğini söyledi. Kendisine yönelik baskılara değinen Bardis El-Siyaghi, “Husi grupları ile aramızdaki çelişkiler daha da büyüdü. Daha sonra evime baskın yaptılar. Evimi silah dükkanına dönüştürdüğüm iddia edildi. Bununla suçlandım. Evime girenlerden şikayetçi olmak istedim. Mahkemeye giderek suç duyurusunda bulundum. Ancak 3 ay sonra hiçbir sonuç alamadık ve dosya donduruldu” diye ifade etti.

Kentine dönmesi için söz verdiler

Yaşadıkları bütün acılara rağmen insan hakları çalışmalarından uzaklaşmadığını sözlerine ekleyen Bardis El-Siyaghi, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Yaşadıklarım çalışmalarıma engel olmadı ve çalışmalarımı sürdürdüm. Düşünce ve duygularımı dile getirmeye devam ettim. Eşimin akıbetini öğrenmek için birilerini aradım. Davanın durdurulmasının ardından bir ay sonra Husi grupları beni kaçırdı. Beni dövüp bıraktılar. Doktor raporlarıyla bir dava daha açtım, ancak bundan da bir sonuç alamadım. Mahkemenin onlardan yana olduğunu anlayınca 3 çocuğumu alarak Me’ibe kaçtım. 5 ay burada kaldım. Husi hükümetindeki Yerel Yönetim Bakanı müsteşarı El-Xelil El-Quraşi ve Husi gözlemcisi olan Ebu Huseyn benimle iletişime geçti. Aracı olan bu kişiler evime dönmem için bana evime giren ve beni kaçıranların ceza alacaklarını ve hala onların cezaevinde olan eşimi bırakacaklarına dair söz verdiler. Onlara inanınca içinde yaşadığımız koşullarda zor olunca San’a’ya döndük.”

Verdikleri sözü tutmadılar

Kendisine verilen sözlere inandığını ve kandırılabileceğini düşünmediğini sözlerine ekleyen Bardis El-Siyaghi, “Verdikleri sözlerin hiçbirini tutmadılar. Erxabe’ye vardığımda asayiş noktası beni 3 saat bekletti. Merkezi yerlere bilgi verdiler. Daha sonra onlara gelen talimatlarla geçişime izin verdiler. Gece yarısı San’a suç soruşturma merkezinden beni aradılar. Bana yardım edenleri öğrenmek için oraya merkeze gelmemi istediler. Eğer gitmeseydim önceki sefer evime tekrar gireceklerdi. İşte o zaman kandırıldığımı öğrendim” diye belirtti. Kendini kurtarmak için evden çıkmaya çalıştığını aktaran Bardis El-Siyaghi, “Evden dışarı çıkıp ev ev dolaştım. San’a’dan kaçabileceğimi düşünüyordum. Beni izlediklerini bilmiyordum. Ağustos ayında 5 askeri grup ve iki otobüs evime girdi. Beni ve çocuklarımı dövdüler. Daha sonra beni cezaevine götürdüler. Tek bildiğim dosyamın hazır olduğu ve bana yönelik birçok suçlamanın olduğuydu” ifadelerini kullandı.

Tutuklanınca işkence gördü

Tutulduğu yeri mezara benzeterek anlatan Bardis El-Siyaghi, “Genişliği bir metre olmayan ve uzunluğu bir buçuk metre olan bir hücrede tutuluyordum. Soruşturma başladığında beni ülkeye ihanet ve terör ile suçladılar. Bana yöneltilen suçlar karşısında çok şaşırdım. Çünkü dedikleri hiçbir şey yapmamıştım” şeklinde konuştu. Cezaevinde yaşadıklarından da bahseden Bardis El-Siyaghi, “Hem psikolojik hem de fiziki işkence gördüm. İşkenceden kaynaklı sağ gözüm zarar gördü. Burnum kırıldı. O süreçten bende kalan yaralar nedeniyle ameliyata ihtiyacım var. İki ay bir hafta hücrede tutuldum. Soruşturma ve işkence devam etti. Sağlığım ve psikolojim bozulunca çocuklarıyla birlikte getirilen başka kadınlarla birlikte genel hücreye verdiler bizi” dedi.

“Ben ve aileme şantaj yapılıyor”

Kaldığı genel hücrede Efrîn, Arap ve Yemenli 120 kadının kaldığını kaydeden Bardis El-Siyaghi, her birinin dosyasına onlarca suçun eklendiğini belirtti. 3 ay bir hafta cezaevinde kaldığını ifade eden Bardis El-Siyaghi, insan hakları aktivistleri ile akrabalarının büyük çabası sonucu Husi’lerin onu şartlı bıraktığını dile getirdi. San’a’dan çıkmamamı ve “Cewas” adındaki çocuğunun isminin mahkeme kararıyla değiştirilmesini kendisinden istediklerini ifade eden Bardis El-Siyaghi, “Bugün hala benim ve ailemin onların elindeki fotoğraflar ile şantaj ediliyorum” dedi.

Siyasilere çağrı

Siyasi taraflara seslenerek hayatta kalan kadınları desteklemelerini isteyen Bardis El-Siyaghi, “Tutuklu olan kadınların serbest bırakılması için Husi grubuna baskı yapsınlar. Yüzlerce kadın insan hakları aktivisti, onlarla çalışmak istemeyen güvenlik personeli tutuklanıyor ve haksız cezalar veriliyor. Gözaltı ve tutuklama merkezinden çıkan Yemenli kadınlara bunun sabrın belirtisi olduğunu söylüyorlar. ‘Bu suç sizi etkilemeyecek ama güçlendirecek’ diyorlar. Ama bizler Bilqis ve Arwaye’nin torunlarıyız. Sabır genlerimde var” diyerek konuşmasını sonlandırdı.