Tutuklu gazetecinin ‘Geçinemiyoruz’ davası ertelendi

Tutuklu gazeteci Öznur Değer ile 17 kişi hakkında "geçinemiyoruz" eylemi nedeniyle "toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet" iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması ertelendi.

Ankara- Tutuklu gazeteci Öznur Değer’in de aralarında olduğu 17 kişi hakkında 28 Kasın 2021 tarihinde gerçekleştirilen "geçinemiyoruz" eylemi nedeniyle "toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet" iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması Ankara 18'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

‘Biz geçinemediğimizi dile getirdik’

Avukatlar, duruşma öncesi silahlı polislerin salondan çıkarılmasını istedi. Polisler, talep üzerine salondan çıkarıldı. Duruşma, kimlik tespitinin ardından savunmalarla devam etti. Duruşmada ilk savunma yapan Mustafa Peroğlu, izinsiz gösteri yapma hakkının Anayasa ile koruduğunu hatırlattı. Zarife Çamalan ise, "Gelirim 4 bin 800, evimin kirası 4 bin 500 lira. Biz geçinemediğimizi dili getirdik. Bu benim en meşru hakkım. Daha eylem alanına geçmişken bize saldıran polislere karşı elbette slogan attım, çünkü geçinemiyorum" dedi.

‘Eyleme uyarı yapılmadan müdahale edildi’

Hasan Akman, "Polis fezlekesi alınıp karşımıza iddianame olarak getirildi. Bir basın açıklaması yapmak için izin almak gerekmiyor" diye konuştu. Deniz Gündoğdu, “Başlamamış bir eyleme uyarı yapılamadan yapılan bir müdahale var. Burada yargılanması gereken kişiler, bize saldıran ve işkence eden kolluk kuvveti olması gerekiyor" dedi.

‘Gazeteci olarak çekim yapma hakkına sahibim’

Daha sonra farklı bir dosyadan tutuklu bulunan Öznur Değer savunma yaptı. Olay sırasında çalıştığı JINNEWS'in basın kartını gösterdiğini ve kamuoyuna açık bütün yerlerde çekim yapma hakkına sahip olduğunu belirten Öznur Değer, şunları ifade etti:

"Bu bizim mesleğimizdir; varsa bir polis şiddeti açıkça görüntüleyip, bunu ifşa etmek de bizim görevimizdir. Polis orada eylem yapmak isteyen, kitleye hunharca ve düşmanca bir edayla saldırdı. Ben de uyarı yapılmadan, bir amirinin hedef alması sonucunda ters kelepçe ile gözaltına alındım. Ekipmanlarım zarar gördü. İddianamede çok trajikomik bir ifade var. ‘Emniyet mensuplarına yönelik basın mesleği ile bağdaşmayan hareket’ denmiş. Bundan kasıt nedir? Orada bulunan insanlar demokratik bir hakkı yerine getirmek için orada bulunuyordu. Ben de bunu takip etmek için bir gazeteci olarak orada bulundum."

‘Gözaltı işlemiyle birlikte şiddet başladı’

Polisin kendisini hedef aldığını söyleyen Öznur Değer, "Gözaltı işlemi başladığı anda şiddet başladı. Arkamdaki arkadaşlar tekmelenerek, biber gazı sıkılarak gözaltına alındı ben de orada çekim yaptım. Kayıt aldığım esnada bir polis tarafından zor kullanılmaya başladı. Kameramın önüne geçti. Bu açıkça suçtur. Hiçbir polisin kameramı kapatma, önüne geçme, görevini yapan bir gazeteciye müdahale etme hakkı yoktur. Şu an ismini bilmediğim kısa boylu, kır saçlı bir komiser beni açıkça hedef aldı ve beni işaret ederek ‘alın şunu’ talimatı verdi. Ardından zor kullanılmaya başlandı, ellerim ters kelepçelendi, tripodum ve makinam zarar gördü. Aynı polis tarafından ‘eğin kafasını’ talimatı verildi" diye kaydetti.

‘Yargılanması gereken polislerdir’

Yargılanması gereken kişilerin zor kullanan polisler olduğunu belirten Öznur Değer, "Hastaneye gittiğimizde polisler darp raporu alınmasına müsaade etmedi. Songül Doğan yoğun bir biber gazına maruz kalmıştı. Sağlık kontrolü amacıyla Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesine götürülmüştük. Biz hastane bahçesindeyken Songül yere yatırılarak darp edildi, tekmelendi. Elleri arkadan ters kelepçelenerek araca bindirildiler" dedi.

Duruşma ertelendi

Ali Kuşyen, durakta otobüs beklediği esnada gözaltına alındığını belirtti. Ali Kuşyen, "Şiddet uygulayan polis, polise mukavemetten bize dava açtı. Ben hiçbir grubun içinde değildim, olaydan haberim yoktu, otobüs bekliyordum. Polis şiddet uyguladığı için ‘Ne oluyor’ dedim" diye konuştu.

Savunma avukatlarından Çiğdem Kozan, iddianamenin kabul edilmesi kararının hukuksuz olduğunu söyledi. Duruşma, 10 Temmuz’a ertelendi.