Tunuslu Rajaa Dahmani: Özgür bir toplum için mücadele ediyoruz

Kadın ve insan hakları aktivisti Rajaa Dahmani, cezasızlık politikasının kadına yönelik şiddet oranlarını ikiye katladığını belirterek, özgür, demokratik ve eşit bir toplum için mücadele ettiklerini ifade etti.

ZOUHOUR MECHERGUİ

Tunus – Tunuslu kadınlar hakları için ortak mücadele etmeye devam ediyor. Kadın ve insan hakları aktivisti Rajaa Dahman, ajansımıza verdiği röportajda, cezasızlık politikasının kadına yönelik şiddet oranlarını ikiye katlayacağını ifade ederek, kadınların adaletin ve güvenliğin hakim olduğu özgür, demokratik ve eşit bir toplum için mücadele ettiğini belirtti. Rajaa Dahman, kadına yönelik şiddet olgusunun yeni bir olgu olmadığını söyleyerek ajansımızın sorularını yanıtladı.

‘Şiddete karşı kampanya yürüttük’

Tunus'ta kadına yönelik şiddet cezasızlık politikasında sistematik hale geldi mi?

Şiddet Tunus'ta yeni bir sorun değil. Onlarca yıldır var olan bir olgu. Ancak bir noktada Tunuslu yetkililer ülkemizde kadına yönelik şiddet olduğunu kabul etmediler. Bu zor dönemlerde şiddeti ve kadınları koruyan bir yasa çıkarıldı ancak yeterli olmadı. Yıllarca şiddeti bir sorun olarak kabul ettirmek için mücadele ettik. “Sessizlik öldürür, şiddet zararlıdır” sloganıyla bu şiddete karşı ilk kampanyamızı başlattık.

‘Cezasızlık şiddeti teşvik ediyor’

Ne yazık ki artık oranlar ürkütücü bir hal aldı ve şiddet olağan haliyle kadın cinayetlerinin ötesine geçti. Bir yıl içinde 12 civarında kadının eşleri veya akrabası tarafından öldürüldüğünü kaydettik. Cezasızlık elbette daha çok şiddeti ve cinayeti teşvik ediyor. Biz feministler bu yılın başında şiddet ve cinayet dosyasının takibi için bakanlıklarla toplantı talebinde bulunduk ama ne zaman bir cinayet dosyası sorsak, cinayet ve diğer suçlarda benimsenen araçlarda halen araştırılıp soruşturulduğunu söylüyorlar. Bu tür suçların hızlı bir şekilde karara bağlanması ve basında duyurulması gerektiğini düşünüyoruz. Cezalandırma konusu ele alınmalı.

’Tunus yargısıyla ilgili sorunumuz var’

Yüksek şiddet oranlarının nedeni 58 sayılı Kanun'daki eksiklik mi yoksa uygulama sürecinden mi kaynaklanıyor?

Kanunun kapsamlı olduğunu düşünüyoruz ve kadınlara ilişkin çeşitli konuları gündeme getirmek için bize geniş bir pay tanıyor. Kadına yönelik şiddetle mücadele için bazı bölümlerin daha fazla incelemeye ihtiyaç duyduğu ve bazı önemli incelemelerin amacına entegre edilmesi gerektiği doğrudur. Uluslararası sözleşmeler düzeyinde kadına yönelik şiddet konusu daha fazla irdelenmiştir. Bu nedenle, her zaman Tunus'ta ve dünyadaki kadın gerçeğine uygun olarak yeniden gözden geçirme ve değişiklik çağrısında bulunuyoruz. Tunus yargısıyla ilgili bir sorunumuz var ve onaylanan yasanın kabul edilmesi için onu ve çeşitli yapıları eğitmek için kampanyalar yürüttük.

Kadınlar şiddet gördükleri yere geri gönderiliyor

58 Sayılı Kanun’un büyük bir bölümü şiddet mağduru kadınların korunmasının öneminden bahsediyor. Ancak en azından dinleme ve yönlendirme merkezindeki tecrübemizle ilgili olarak, uzmanlaşmış birimlerle bir sorunumuz var. Temelde kadınları çevrelemek için kurulan bu birimler, şiddet mağduru kadınları korumadan ziyade onları şiddet gördükleri ortama geri dönmeye dönük bir ikna çabası söz konusu olabiliyor. Bu birimlere şiddet gören bir kadın karşısında nasıl davranmaları gerektiği konusunda eğitim verilmeli ve bunun için de İçişleri Bakanlığı ile görüştük. Ancak sonuçlar hala karmaşık. Bu da şiddet gören kadın için trajedilere neden olabiliyor.

‘Seçim yasası kadınlara adalet sağlamıyor’

2022 parlamento seçimlerinde kadınların katılım oranının düşük olmasını nasıl açıklıyorsunuz?

Önce Tunus'ta 2014'te dikey ve yatay eşitlik kurarak kadınları siyasete katılmaya teşvik eden bir anayasa yazmayı başardık. Bu da birçoğunun parlamentoya girmesini sağladı. Ancak o zaman bile temsilde yüzde elliye ulaşmadık. Bugün mevcut seçim yasasının kadınlara adalet sağlamadığını, meselenin önlerinde bir engel oluşturan ve kadın adayların zayıf bir yüzdesine yol açan onay meselesiyle bağlantılı olduğunu düşünüyoruz. Kadınların yeteneklerini tanımayan ve yeteneklerini hafife alan bir döngüdeyiz. Devrimden sonra şimdi başka bir toplum kurmayı düşünme sürecinde olmamız gerekiyordu. Ancak modern ve ilerici bir toplum inşa etmek için bir başlangıç noktası olacağını umduğumuz son on yılda çok eşlilik ve kadın sünneti gibi konular hakkında konuşmaya başladık.

‘Kadınlarla dayanışma içindeyiz’

Sizce çatışmaların ve savaşların yaşandığı alanlarda kadınlarla dayanışma nasıl mümkün olabilir?

Suriye, Irak, İran, Yemen ve diğer yerlerdeki kadınların durumu biliniyor ve takip ediliyor. Uluslararası düzeyde koordinasyon çerçevesinde çalışıyor ve tüm kadınlarla dayanışma içinde olduğumuzu belirtiyoruz. Tunus'taki İran Büyükelçiliği önünde, kadınların yaşadıkları ihlalleri kınamak için çağrı yaptık. Yemen'de kadınların durumunu ve yaşadıkları topyekun acıları, ihlalleri ve ötekileştirmeleri, güvenli yaşam hakkının ihlalinden başlayıp cinayete kadar takip ediyoruz. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile güvence altına alınan, kadınların statüsünü ilerletmek ve bu alanlarda onlara yardımcı olmak için ortak projeler çerçevesinde de çalışıyoruz. Tunus ile diğer ülkeler arasındaki diplomatik ilişkilerin gelişmesini umuyoruz.

‘Eşit bir toplum istiyoruz’

Kadınlar, kadınların sesinden bile korkan ve onları susturmaya çalışan şovenist ve totaliter rejimlerin hedefi haline mi geldi?

Kadın ne kadar ek kazanç elde ederse o kadar boğulmaya çalışılıyor. Tunus'ta mirasta eşitlik konusunu gündeme getirdiğimizi ve bu konuyu yasal olarak gerçekleştirmenin eşiğine geldiğimizi hatırlıyoruz. Medya kampanyalarının nasıl bize karşı başlatıldığını ve kadınlara yönelik baskının nasıl yoğunlaştığını gördük. Bizi erkeklere karşı kampanyalar yürütmekle ve kadınları onlar üzerinden güçlendirmekle suçlarken, biz bunun için mücadele ediyoruz. Herhangi bir partiyle çatışma halinde değiliz. Adaletin ve güvenliğin hakim olduğu, özgür, demokratik ve eşit bir toplum için mücadele ediyoruz.