Tunus’taki kadın tutuklular yaşadıklarını anlattı: Uluslararası ölçülere uyulmuyor

Tunus’ta kadın tutuklular, yaşadıkları ihlalleri ajansımız aracılığı ile kamuoyuna anlattı. Çıplak arama, taciz, tecavüz, beslenme ve barınma sorunu, hijyen, kapalı kıyafet zorunluluğu, mahkemeye çıkarılmadan önce kötü muamele gibi birçok hak ihlalinden söz eden kadın tutuklular, uluslararası ölçülere uyulmadığına dikkat çekti.

ZIHÛR EL-MEŞRIQÎ

Tunus – Tunus Adalet Bakanlığının resmi rakamlarına göre, 2020 yılının sonuna kadar Tunus’ta kadın tutukluların sayısı 677’ye ulaştı. Bu rakam tutukluların yüzde 3’ünü kapsıyor. Tunus İnsan Hakları Örgütü, kadın tutukluların koşullarının erkek tutukluların koşullarına göre iyi olmadığını belirtiyor ve kadınların cezaevinde karşılaştığı büyük trajedilere dikkat çekiyor. Ajansımız bu konuya ilişkin kadın tutuklulara, karşılaştıkları sorunları ve tecrübelerini aktarmalarını sağlamaları ve gizli olan bazı olayların açığa çıkarılması için imkan sağladı. Aynı zamanda yaşadıkları hak ihlallerini öğrenmek ve haklarındaki yasal duruma ilişkin konuştuk. Kadın tutuklular ajansımız aracılığı ile yaşadıklarını anlattı.

Mounira Bouazizi: Sorumlu çok sert yöntemler kullandı

2016 yılında tutuklanan Mounira Bouazizi (Munîra El-Boezîzî): “Kimi sivil toplum ve insan hakları örgütleri konuyu tartışıyor. Ama kadının durumunu öğrenmek veya cezaevi koşullarının düzelmesi için değil, siyasi yönden istismar etmek için konuyu tartışıyor. Kadının acısı yakalandığında ve arabanın içine konulduğunda başlıyor. Tutuklu o arabada nefes alamıyor. Cezaevine vardığınızda kendinizi büyük bir suçlu olarak görüyorsunuz. Sadece kadın olduğun için cezaevinde özgürlüğünün ve iradenin senden alındığını hissediyorsun. Cezaevine vardığım gibi acı ve zorluklar başladı. Cezaevi sorumlusu çok sert yöntemler kullandı. Cezaevine gittiğimizde iç çamaşırlarımıza kadar kontrol edildi. İlk başta hücrede tutuldum. Tutulduğum hücre çok küçüktü ve insanların yaşayabileceği bir yer değildi.

“Bir ranzada birden çok kadın kalıyordu”

Kot pantolon giymek yasak, ancak nedenini bilmiyorum. Çoğu zaman bir ranzanın üzerinden birden çok kadın kalmak zorunda kalıyordu. Cezaevindeki kadınlara az da olsa bir saygının olması gerekiyordu. Kadınlar arasında büyük sorunların çıkmaması için ve onların onurunun savunulması için elbise ve yatacak yatak bulmalıydılar. Psikolojik sorunlar, kimilerinin cezaevinde intihara yüzünü çevirmesine neden oluyordu. Devamlı sözlü şiddet, hamamların olmayışı ve yaşamsal ihtiyaçların azlığından söz etmişlerdi. Zindana girmeden önce beni izlemişler. Bu yüzden onlar hukuk aktivisti olduğumu ve çıktıktan sonra yaşananları açığa çıkaracağımı biliyorlardı.

“Parlamento kadınların durumunu kulak arkası yapıyor”

Sabah 06.00’da bizleri uyandırıyorlardı. Sonra cezaevi alanına gidip orada yemeği bekliyorduk. Gözlemci bize biraz kakule ve biraz yoğurt getiriyor. Öğleye kadar iki ekmek veriyor. Haftada bir gün yenilmeyecek şekilde iyi olmayan yöntemlerle et yapıyorlardı. İşte o zaman orada özgürlüğünün ve gücünün senden alındığını hissediyorsun. Gözlemcilerin cezaevleri üzerinde yürüttükleri şeyler hukuki değil. Uluslararası ölçülere göre değil.  Elimize kadar kapalı olan elbiseler veriliyordu. Egemenlik güçlünün elinde ve bu şekilde güçsüz olan istismar ediliyordu. Kadın tutuklular maddi ve manevi hakları hakkında biraz bilgi sahibi ama çok değil. Yapılan eylemlere karşı bir başkaldırı korkusu var. Kötü olan durum ise tutukluların bu durumu kabullenmeleridir. Ataerkil toplum daha fazla şiddet uygulamak için kadının yanlış yapmasını bekliyor. Tunus parlamentosu kadınların durumunu kulak arkası yapıyor. Kadın tutuklulara saygı ve haklarının verilmesini istiyorum.”

Tutuklu R.M.: Cezaevine girdiğim gün taciz edildim

20 yaşındaki tutuklu R.M., cezaevinde yaşadıklarını şu şekilde anlattı: “Cezaevine girdiğimde üzerim arandı ve taciz edildim. Bu cezaevinde gördüğümüz en kötü küçük düşürme yöntemiydi. Ellerimiz ve ayaklarımızın görünmemesi gerekiyordu. Saçın toplu olmalıydı. Bu prensipleri yerine getirmeyen cezalandırılıyor. Cezaevinde hakimiyet güçlü olanların elinde. Herkes ondan korkuyor ve onun emirlerini yerine getiriyor. Verdikleri emirler kesinlikle ret edilmiyor. Burada büyük bir farkın olduğunu gördük. Kadınlara karşı neden bu yöntemler kullanılıyor bilmiyorum. Cezaevi düzeltme ve ıslah yeri değildir. Cezaevi ataerkil topluma ve aileye küçük düşürme imkanı veriyor. Cezaevinden çıktığın zaman bu ataerkil toplum seni büyük bir şiddet ile karşılayacak ve seni başka suçlara sürükleyecektir. Benim yaşadıklarımın başkasının yaşamasını istemiyorum. Aileler çocuklarına sahip çıksın ve onların sorunlarıyla ilgilenip yardımcı olsunlar.”

Meslemin: Sessizliği kırmak ve bozmak istedim

Tecavüze ilişkin çok az sayıda kadın konuşuyor. 2018 yılında tutuklanan Meslemin adındaki genç kadın, cezaevi başkanının yaşattığı ihlalleri açıklamaktan çekinmiyor. Meslemin, “Başıma gelen şeyler günlük olarak birçok kadının başına geliyor. Bu nedenle bu sessizliği kırmak ve bozmak istedim. Telefonum aracılığıyla onun bütün sesini kayıt ettim. Biliyordum ki, kayıt ile onun yaptıklarını açığa çıkarabilirim. Ataerkil bir toplumda yaşamama rağmen içimde oluşan güç sessiz kalmamam gerektiğini uyandırdı” diye konuştu. Meslemin adındaki genç kadın, Tunus’taki kadın cezaevlerinin Arap ülkelerindeki diğer bütün cezaevleri gibi olduğunu tutukluların şiddet ve zulüm ile karşılaştıklarını söyledi.

“Gözaltı merkezlerinde cezaevlerinde tecavüz vakaları yaşanıyor”

Tunus Uluslararası İnsan Hakları Merkezi Başkanı Reem Hamdy (Rim Hemdi), Tunus’ta kadınların mahkemeye çıkarılmadan önce kötü bir muamele ile karşılaştıklarını ifade ederek, cezaevleri ve gözaltı merkezlerinde tecavüz vakaların yaşandığını söyledi. Cezaevlerine ilişkin Reem Hamdy, tutuklulara hizmetin kötü olduğunu söyledi.

“Cezaevi ihlal yeri değildir”

Tunuslu avukat Emel Tehm Allah ise, “Kadınlar cezaevine girdiğinde çıplak aramayla karşı karşıya kalıyor. Tutukluların ihtiyaç duydukları ihtiyaçlar cezaevinde bulunmuyor. Cezaevi hak ihlallerin yaşatılacağı bir yer değildir, sadece ceza yeridir” diye belirtti. 30’uncu maddeye işaret eden Emel Tehm Allah, “Bu madde ‘her tutuklunun insani olarak alışveriş yapma hakkı vardır’ diyor. Devlet tutuklunun topluma kazanılması için tutuklunun onurunu korumalıdır” dedi.