TJA davası üçüncü gününde: Dosyanın siyasi yönü hukuki yönünden ağır

TJA davasının üçüncü gününde kadınların avukatları savunma yaptı. Dosyanın cinsiyetçi, ırkçı ve ayrımcı üç temel başlık üzerinden hazırlandığına dikkat çekilen davada, dosyanın siyasi yönünün hukuki yönünden daha ağır olduğu vurgulandı.

Haber Merkezi- Ankara merkezli soruşturma kapsamında 2 Aralık 2022’de tutuklanarak Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderilen Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivistleri Gülistan Dehşet, Didar Çeşme, Bedia Akkaya, Figen Aras Kaplan, Hatice Güngör, Hülya Kınağu, Figen Ekti, Mekiye Ormancı ve Amine Demir Çoban, Zeynep Boğa ile adli kontrol tedbiri olan Besile Narin, Meral Şimşek, Zekiye Güler, Hülya Taşar, Yeliz Ayyıldız Kıyak, Dilan Akpolat, Aysel Ceylan, Hazal Aras ve Beritan Can Yaşa ve ev hapsi cezası verilen Merve Tekin Demirel, Tamcihan Çelebi ve Sultan Esen’in yargılanmalarına devam edildi.

“Örgüte üye olma” ve “örgüt kurma veya yönetme” iddialarıyla yargılanan kadınların davasının ilk duruşması  üçüncü gününde. Tutuksuz yargılanan kadınlar duruşmaya katılmazken, Sincan Cezaevi’nde bulunan, Gülistan Dehşet, Bedia Akkaya, Figen Aras Kaplan, Hatice Güngör, Hülya Kınağu, Figen Ekti, Mekiye Ormancı ve Amine Demir Çoban, Zeynep Boğa duruşmada hazır edildi. 

Duruşmayı, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Kadın Meclisi, Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivistleri, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatları, çok sayıda avukat ve aile izledi.

‘Taleplerimiz kabul edilse bunlar olmazdı’

Duruşma avukatların beyanları ile başladı. İlk olarak konuşan Figen Ekti ve Mekiye Ormancı’nın Avukatı Gulan Çağın Kaleli, iddianame ve soruşturma başlangıcında herhangi bir hukuki değerlendirme olmadığına dikkat çekti. Gulan Çağın Kaleli, “Diyarbakır’da da söyledik, çoğunun sağlık sorunları var dedik. Beyanları Diyarbakır’dan alınsın dedik, savcı beyanlarını göndersinler değerlendireceğiz dediler, ama Ankara’ya getirildiler. Müvekkiller, avukat kısıtlılığı olduğu süreçte, TEM eliyle görüşmeye zorlandığını hem kendilerinden hem de bizden dinlediniz. Uzun süre yol yapmaları, ihtiyaçlarının karşılanmaması, hücrelerde tutulma, mülakata zorlama bunlar suçtur. O gün Ankara Adliyesi’nden sabaha karşı çıktık. Böyle bir ortamda sağlıklı ifade vermek mümkün müdür? İlk başta talebimiz kabul edilseydi bunlar olmazdı” diye konuştu.

 ‘Neden Ankara’da ısrar?’

Soruşturmanın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatıldığını, dosyaya yetkisizlik kararı verildiği için Diyarbakır Adliyesi’ne gönderildiğini ama Diyarbakır Adliyesi’nin soruşturmayı Ankara yürüttüğü için topu yeniden Ankara’ya attığını söyleyen ve süreci özetleyen Gulan Çağın Kaleli, şunları söyledi:

 “Dosyadaki delilere bakıldığında, müvekkillerin çoğunda eylem diye adlandırdığımız fillerin yoğunluğu Diyarbakır. Neden Ankara’da ısrar, çünkü CMK’ya yeni yetki getirildi. Lehe deliller toplanmamış, TEM her şeyi toparlamış, savcının önüne koymuş, savcı sadece imza atmış. Savcı, kolluğun topladığı delileri sadece iddianameye yapıştırmış. 328 sayfa boyunca KCK sözleşmesine atıf yapmış. Müvekkillerimizin KCK’ye bağlı olarak faaliyet yürüttükleri bir iddia var, HTS kayıtları, MASAK raporları toplamış, gizli ve açık tanıkları almış ama keşke illiyet bağını da kursaymış. Soruşturmanın nasıl başlanıldığına baktık; Parti tarihi anlatılmış, savcı kendi ifadesiyle kendisini de ikrar etmiş. Savcı, benim motivasyonum açık ve gizli tanık demiş. Bunun dışında hiçbir hukuki değerlendirme yok. Tanık beyanları yan delildir, esas deliler değildir.”

 ‘Dosyada 5 tanık var ama bu tanıkların hepsi erkek’

Gulan Çağın Kaleli, müvekkili Mekiye Ormancı’yla ilgili olarak savcının tanık beyanlarını tutuklama gerekçesi yaptığını dile getirerek “Dosyada tanık beyanları iki yönlü var. Kürt kadın hareketine yönelik beyanlarda, kadınların KJB’ye bağlı faaliyet yürüttüğünü söylüyorlar ama KJB 2005, KJA 2003 yılında kuruluyor. Kürt kadın hareketine yönelik dosyada 5 tanık var ama bu tanıkların hepsi erkek. İddia makamı, kadın hareketinin tüm eylem ve faaliyetler özgün ve özerk faaliyetler içerisinde demiş ama bir tane kadın tanık çıkaramamış” dedi. Gizli tanık Ulaş’ın Mekiye Ormancı için, “kadro, ideolojik alanda sorumlu olduğu, 7 devre boyunca Kandil’de olduğuna” dair beyanlarını da okuyan Gulan Çağın Kaleli,  Mekiye Ormancı’nın Amed’de olduğuna dair HTS kayıtları mahkemeye sundu.

Gizli tanık Ulaş’ın 478 kişi hakkında aynı beyanlarda bulunduğunu ifade eden Gulan Çağın Kaleli, kadınların aleyhinde tanıklık yapan isimlerin beyanlarına dikkat çekti. 

‘Dosyaya yeni delil konulmuş değil’

Müvekillerinin çalışmalarından dolayı sürekli gözaltına alınıp bırakıldığını ifade eden Gulan Çağın Kaleli, ona rağmen bir yere gitmediklerini, heyetin tutuk incelemesinde tutukluluğun devam kararında “kaçma şüphesi” değerlendirmesi yaptığına işaret etti. Bir yıldır dosyada tek yeni bir delilin olmadığını, dosyada gizlilik kararında delilerin toplanıldığını, mahkemenin ise şimdiye kadar yeni bir delilin dosyaya getirmediğini kaydeden Gulan Çağın Kaleli, kadın mücadelesinin güç ve iktidara karşı mücadele ettiğini ve bugün TJA’nın bunu başardığını anlattı. Gulan Çağın Kaleli, savunmasını Güney Kurdistan’da katledilen Nagihan Akarsel’in, “Özgürlüğümüzü anlamının temel olgusu varlığımızı anlamaktır” sözlerini hatırlattı ve kadınların da özgürlüklerini ve varlıklarını anladığı için burada olduklarını belirtti.

‘Bu kayıtlarla kendi zihniyetini teşhir ediyor’

Figen Ekti’nin avukatı Cahit Kırıkkazak söz aldı. Cahit Kırıkkazak dosyanın cinsiyetçi, ırkçı ve ayrımcı üç temel başlık üzerinden hazırlandığını dile getirerek “İddianameyi hazırlayan makama soruyoruz; ‘bunlar hangi şüpheyi ortadan kaldırıyor?’ bir belirsizlikler üzerinden insanların hakları ihlal ediliyor. Hiçbirimizin güvenliği yok, HTS kayıtlarının dosyaya konulması gizli bir tuzaktır bunu görmeniz gerekiyor. Baz istasyon verilerinde şüpheli bir şey görülmemiş ki tek soru dahi sorulmadı. Otel kayıtlarını insanlar anlatırken, biz utandık, savcı yada kolluk bunları hazırlarken hiç utanmadılar mı. Kadınlar bunu zaten açık açık anlattılar. Otel’de kalabilirler, konuşabilirler. Cinsiyetçilik üzerinden düşünen zihniyet, bu kayıtlarla kendi zihniyetini teşhir ediyor” şeklinde konuştu.

‘Dosyanın siyasi yönü hukuki yönünden daha ağır’

Hülya Kınağu’nun avukatı Sevda Çelik Özbingöl de dosyanın siyasi yönünün hukuki yönünden daha ağır olduğunu vurguladı. Sevda Çelik Özbingöl, “Kolluk birimi yardımcı birimlerdir, adaleti tesis etme gibi görevleri yoktur. Mahkemenin öncelikle bunu görmesi gerekiyor. Ülkemizde Kürt sorununun politik süreci dava süreçlerinde en başta yer alır. Kürt kadınlarla ilgili sıralama yaptığımızda, hepimizi ilgilendiren yerde olduğunu görüyoruz. Bu dava hepimizin davasıdır, hepimiz adına yürütülen bir mücadele” dedi.

Duruşmaya ara verildi.