Newroz Uysal: Türkiye’nin hasta tutuklular sorunu ülkenin boyunu aştı
Pandemi ile birlikte cezaevlerinde yaşanan ihlallerin arttığına dikkat çeken Avukat Newroz Uysal, özellikle hasta tutukluların yaşadığı sorunlara işaret ederek, “Türkiye’nin hasta tutuklular sorunu ülkenin boyunu aştı. Cezaevlerindeki bütün hasta tutuklular tedaviye ulaşmakta büyük sıkıntı yaşarken, pandemi süreci ile birlikte daha ciddi sorunlar ile karşı karşıya kalıyorlar” dedi. Newroz Uysal, hasta tutukluların cezaevinde kalmasının hak ihlali olduğunu belirtti.
Pandemi ile birlikte cezaevlerinde yaşanan ihlallerin arttığına dikkat çeken Avukat Newroz Uysal, özellikle hasta tutukluların yaşadığı sorunlara işaret ederek, “Türkiye’nin hasta tutuklular sorunu ülkenin boyunu aştı. Cezaevlerindeki bütün hasta tutuklular tedaviye ulaşmakta büyük sıkıntı yaşarken, pandemi süreci ile birlikte daha ciddi sorunlar ile karşı karşıya kalıyorlar” dedi. Newroz Uysal, hasta tutukluların cezaevinde kalmasının hak ihlali olduğunu belirtti.
MEDİNE MAMEDOĞLU
Amed - İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, geçtiğimiz yıl cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dair bir rapor yayınladı. Raporda bin 182 tutuklu işkence, kötü muamele, sağlığa erişim hakkı, iletişim sorunları gibi nedenlerden dolayı derneğe dilekçe ile başvuruda bulundu. Rapor Nisan ayında kamuoyuna sunulurken, Covid-19 salgını ile başlayan pandemi sürecinde de bu ihlallerin had safhaya ulaştığına yer verildi. Son süreçte yaşanan işkence ve kötü muamele haberleri gündemdeki yerini korurken, tutukluların en temel olan hakları dahi kısıtlanıyor. Günlük yaşamda hayata geçirilen normalleşme adımları cezaevlerinde atılmazken, tutukluların sevk ve oda değişikliği gibi talepleri de “sağlık” gerekçe gösterilerek yapılmıyor. Pandeminin başladığı 2020 yılının Mart ayından bu yana ise cezaevlerinde açık görüşler yasak.
“Süreç ülkenin siyasi durumuna göre yürütülüyor”
Cezaevlerinde son süreçte yaşananlara dair değerlendirmede bulunan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Üyesi Avukat Newroz Uysal, tutukluların temel bütün ihtiyaçlarından mahrum bırakıldıklarını ifade etti. Birçok sorunun yaşandığı cezaevlerinde sürecin ülkenin siyasi durumuna göre yürütüldüğünü kaydeden Newroz Uysal, “Türkiye cezaevlerine tarihsel olarak baktığımızda kimi kronikleşen sorunlar olduğu gibi dönem dönem daha baskın gerçekleşen temel insan hak ihlallerini görüyoruz. Genel olarak baktığımızda ise Türkiye cezaevlerinde bir kapasite sorunu, sağlığa erişim ve cezaevinde haberleşme hakkının kullanımı, aile ziyaretlerinde kısıtlama kanunundan kaynaklı kısıtlamalar var. Daha nicesini sayarsak hemen hemen her cezaevinde benzer şekilde uygulamalar gerçekleştiğini görüyoruz” şeklinde konuştu.
“İhlaller pandemi ile birlikte iyice taçlandırıldı”
Yaşanan hak ihlallerinin kendilerinin bir iddiası değil Türkiye’nin bir gerçekliği olduğuna dikkat çeken Newroz Uysal, tutukluların gözaltı ve mahkeme sürecinden tut cezaevi sürecine kadar sistematik olarak baskılara maruz bırakıldığına yer verdi. Devletin toplum üzerindeki yansımasını bu şekilde cezaevlerinde gösterdiğine değinen Newroz Uysal, sözlerine şöyle devam etti: “OHAL sürecinde devletin fiili olarak KHK’lar ile gerçekleştirdiği tecrit uygulamalarını pandemi ile beraber iyice taçlandırdığını görüyoruz. Nedir bunlar; biraz başlık başlık açmak gerekirse, kapasite sorunu çok ciddi bir sorun. Cezaevlerinde gerçek anlamda hem ulusal hem de uluslararası mevzuata aykırı bir doluluk oranı görüyoruz. Devlet bu sorunu denetimli serbestlik sürelerini değiştirmek yerine daha çok cezaevi yaparak çözmeye çalışıyor.”
“Kürtçe mektuplar tutuklulara verilmiyor”
Cezaevlerinde tutukluların yaşadığı belli başlı sorunları başlık başlık aktaran Newroz Uysal, uygulamaların belirli bir sistematiği aşarak kötü muamele ve işkence boyutuna döndüğünü dile getirdi. Newroz Uysal, “Haberleşme hakkı diyoruz, kişinin mektup alıp vermesi, bunun yanında Kürtçe mektupların uzun bir süre verilmemesi ya da hiç verilmemesi bunlara örnektir. Yine idarelerin sistematik bir şekilde tutukluların verdiği dilekçelere hiç cevap vermemesi veya onların görüşme taleplerini reddetmesi de yaşanan sorunlardan bir tanesidir. Çünkü orada mahpusların tek muhatabı cezaevi idaresi ya da savcılardır. Cezaevi idaresi etkili bir süreç işletmediğinde tutuklular daha da keyfi bir muameleye maruz bırakılıyorlar.”
“Hasta tutukluların cezaevinde kalması hak ihlalidir”
Türkiye’nin hasta tutuklular sorununun ülkenin boyunu aştığına dikkat çeken Newroz Uysal, cezaevlerindeki bütün hasta tutukluların tedaviye ulaşmakta sıkıntı çektiğini vurguladı. Hasta tutukluların cezaevinde kalmasının bile hak ihlali olduğunu belirten Newroz Uysal, “Türkiye’de sağlığa erişim ne de ulusal ne de uluslararası kriterlere uymuyor. Cezaevindeki tutuklular pandemi süreci ile birlikte tedavi olmakta daha ciddi sorunlar ile karşı karşıya kalıyorlar. Bunun hem hastane hem de hastane dönüşü karantina süreci oluyor. Yine cezaevinde yeterli bir tedavi ve ilaç yazma ortamı yok ve tutuklular kimi zaman tedavi olmak için sırada bekliyor. Bu sürecin tamamı aslında birçok hasta için sağlığa erişimde en temel engel. Cezaevi yeterli bir seviyede olsa kişiler sevk talebinde bulunmayacak ve tutuklular cezaevlerinde tedavi edilebilecek” diye konuştu.
“Keyfi sürgünler yapılıyor”
Pandeminin ilan edildiği tarihten bu yana cezaevlerinde açık görüşlerin yapılmadığına değinen Newroz Uysal, “Tutukluların kullandığı kapalı ve telefon görüşleri bile bazen keyfi olarak sınırlandırılıyor” dedi. Görüşlerin bu noktada bir işkenceye dönüştüğünü ifade eden Newroz Uysal, aynı uygulamaların sevk ve oda değişimi noktalarında da yaşandığını kaydetti, Newroz Uysal, “İdare istediği zaman oda değişikliği yapabiliyor ama bunu tutuklular istediği zaman farklı gerekçeleri öne sürerek bunu reddedebiliyor. Yine bir diğer sorun da AİHM’in de buna dair birçok ihlal kararı var. Kişilerin ailelerinden uzak bir yerde infazı sürdürme problemi, bu artık o kadar kronik o kadar yaygın bir durum ki bu durumun devletin politik bir tercihi olduğunu bizler düşünüyoruz. Kişiler kendi ailelerine yakın cezaevlerinde gitmeyi talep ederken, bakanlık uzun süredir sağlık gerekçesiyle bunu reddediyor. Lakin kendisi güvenlik gerekçesiyle ya da idare karar verdiği zaman istediği noktada sürgün dediğimiz şeyi uygulayarak toplu bir şekilde sürgünler gerçekleştirebiliyor” ifadelerinde bulundu.
“Temel haklar kısıtlanmamalı”
Pandemi süreci bahane edilerek tutukluların askıya alınan en temel insan haklarının biran önce düzeltilmesi gerektiği çağrısında bulunan Newroz Uysal, son olarak şunlara yer verdi: “Tutuklular üzerindeki baskı ve tecridin sona erip daha iyi yaşam koşullarının oluşturulması gerekiyor. Bu ihlallerin hukukta hiçbir karşılığı yok. Bu baskı ve ihlallerde hem tutuklu yakınları hem de tutukluları mağdur ediliyor. Söylediğimiz sorunların hepsinin düzeltilmesi için adımların atılması gerekiyor. İki yıla yakın bir süredir tutuklular pandemi gerekçe gösterilerek açık görüşe çıkamıyor. Bu tecrit boyutuna varan uygulamalar hazırlanan raporlarda ve basına yansıyan haberlerde de yer alıyor.”