Lübnanlı avukatlar: İnsan hakları kağıt üzerinde değil pratikte uygulanmalı
İnsan haklarını güvence altına alan birçok uluslararası sözleşme ve yasanın varlığını hatırlatan Lübnanlı kadın avukatlar, bu sözleşmelere imzacı olan ülkelerde yasaların hayata geçmediğine dikkat çekildi.
CAROLİNE BAZZI
Beyrut – 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü bu yıl insan haklarını hiçe sayan devletlerin ihlalleriyle karşılandı. Konuya dair konuşan avukatlar uluslararası sözleşmelerin kağıt üzerinde kaldığını vurguladı.
Avukat Fatima Khalifa, insan haklarının bir insan davranışı modelini tanımlayan bir dizi sosyal değer, ilke ve standartları olduğunu söyleyerek; ırkı, dini, cinsiyeti ne olursa olsun her insanın eşit haklara sahip olduğunu kaydetti.
İlk sözleşme: İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi
Fatima Khalifa, “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, devletlerin insan haklarını korumak için kendi aralarında anlaşmaya vardıkları ilk uluslararası sözleşmedir. Daha sonra sırasıyla Uluslararası Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi, Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi, İşkenceden Korunma Sözleşmesi gelir. Yine Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi (CEDAW) gibi birçok sözleşmede mevcut” diye belirtti.
‘Kağıt üzerinde değil pratikte uygulanmalı’
Bu anlaşmalara rağmen insan haklarının ihlal edildiğini vurgulayan Fatima Khalifa, “İnsan haklarının bariz bir şekilde uygulanmasında seçiciyiz. Çünkü birçok ülke kendi ülkeleri içinde bu hakları koruyor ve korurken, ülkeleri dışında ise açıkça ihlal ediyor veya ihlal eden tarafları destekliyor. Örneğin, sığınma konusunda Ukraynalı mültecilere adil davranan ve onlara insan haklarını tanıyan birçok ülke varken, Ortadoğu ve Latin Amerika'dan gelen mültecilere farklı bir muamele gösteriliyor. Rusya-Ukrayna savaşı kınanırken, Filistin halkına yönelik ihlallere göz yumuluyor” dedi. Fatima Khalifa, insan haklarının kağıt üzerinde değil pratikte uygulanmasını istedi.
‘Kimi ülkeler anlaşmaları onaylamadı’
İnsan hakları ile insan onurunu korumaya acil ihtiyaç olduğunu dile getiren Avukat Susan Hashem de, insan haklarının uygulanması mücadelesinin tarihinden bahsetti. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 1948'de hazırlandığını hatırlatan Susan Hashem, “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi birçok yasanın temelini attı. Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar, İşkenceye Karşı Sözleşme, CEDAW, Çocuk Hakları Sözleşmesi gibi anlaşmaların temeli oldu” diye ifade etti. Üçüncü dünya ülkeleri olarak sınıflandırılan bazı ülkelerin bazı uluslararası anlaşmaları onaylamadığını dile getiren Susan Hashem, “Bu ülkeler kendilerini tüm sistemden daha yüksek olarak sınıflandırırlar ve ayrıca meydana gelmeleri durumunda asla sorumluluğa tabi olmazlar. Hesap vermekten kaçınıyor. Bu nedenle günlük insan hakları ihlallerini görüyoruz” diye konuştu.
‘Yargı bağımsız olmazsa vatandaş kime sığınacak?’
“Lübnan'da ne iç yasaları ne de uluslararası anlaşmaları uygulamıyoruz” diyen Susan Hashem, “Anlaşmaların uygulanmasına ilişkin hiçbir temel güvence yok. Yasa Lübnan'da ve Arap ülkelerinde ne ölçüde herkese eşit uygulanıyor? Lübnan, insan haklarına dair her türlü ilkenin uygulanmasını engelleyen kota sistemi ve mezhepçilik ışığında bu güvenceyi, yani hukuk devletini kaybetmek için bir modeldir” dedi. CEDAW başta olmak üzere birçok anlaşmada çok sayıda ihlal olduğuna dikkat çeken Susan Hashem, “Lübnan'da her anlaşmayı siyasi otoritenin çıkarlarına göre uyguluyoruz. Yargı hep siyasi erk lehine kullanılmaktadır. Yargı bağımsız olmazsa vatandaş kime sığınacak” sorusunu yöneltti.
‘Birçok ihlale tanık oluyoruz’
Avukat Mariam Al-Darzi ise “İnsan haklarının temel kuralı, ayrımcılık yapmama ilkesi ve eşitlik ilkesine dayanmaktadır. İnsan hakları konusu, uluslararası toplumların bu hakların kutsanması yönündeki amansız arayışlarında, uluslararası toplumlar için verimli bir malzeme oluşturmuştur. Bunun insanlığın büyümesi ve gelişmesi üzerindeki olumlu etkisi 1948'deki İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni takip eden uluslararası sözleşmeler, diğer formları kutsayarak ondan ayrılan birçok anlaşma için modern dünyamızın mihenk taşını oluşturdu. Bütün bu anlaşmaların ve yasaların varlığına rağmen, çeşitli sosyal medyada gördüğümüz gizli ve açık ihlaller de dahil olmak üzere birçok ihlale hala tanık oluyoruz” şeklinde konuştu.
Lübnan çekince koydu
Halen dünyanın çeşitli ülkelerinde ve Lübnan'da çeşitli türlerde şiddete maruz kalan kadın haklarına değinen Mariam Al-Darzi, “Kadınlar onlarca yıldır adaletsizlik, aşağılama ve zulüm görmüş, siyasi, ekonomik haklarından mahrum bırakılmıştır. Evrensel Bildirge, tüm insanların özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğduklarını ve her insanın bu hak ve özgürlüklerden hiçbir ayrımcılığa maruz kalmadan yararlanması gerektiğini ilan ediyor. Kadın ve erkek arasında ayrımcılık kabul edilemez” şeklinde konuştu.
Lübnan'da birçok alanda kadınların başına gelen adaletsizliklerin devam ettiğini belirten Mariam Al-Darzi, Lübnan'ın CEDAW Sözleşmesi'ni kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığı ortadan kaldırmak için imzaladığını, ancak Sözleşme'nin birçok maddesinde, kimi maddelerde bazı çekinceler koyduğunu söyledi.