Kobanê Davası’nda tahliye çıkmadı duruşma ertelendi
Kobanê Davası’nda tutuk incelemesi yapan mahkeme heyeti, ara kararda tüm tutsakların tutukluluğuna devam kararı verilerek, duruşma 16 Mayıs’a ertelendi.
Ankara- IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleştirilen eylemler gerekçesiyle Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ile Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri ve yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobanê Davası’nın duruşmasında aylık tutukluluk incelemesi yapıldı. Hükmün açıklanmasının beklendiği duruşmada mahkeme heyeti, daha sonraki bir tarihte hükmün açıklanacağına karar kılmıştı.
Heyetin, siyasetçilerin tutulduğu cezaevlerine gönderdiği talimat yazısında, “Mahkememiz dosyasının kapsamı, sanık sayısı, sanıklara ayılı suçların sayısı, taraf beyanları ile sanıklar ve müdafilerinin savunma boyutları ile dava dosyasının incelenmesinin henüz tamamlanmamış olması nedeniyle 17.04.2024 tarihinde yapılacak olan duruşmada hükmün açıklanmayacağı ancak duruşma açılarak tutuklu sanıkların tutukluluk durumunun değerlendirileceği hususunun aşağıda bilgileri yazılı tüm sanıklara 16.04.2024 saat 17.00 mesai bitimine kadar tebliğ edilmesi ve detaylı olarak hazırlanacak tebliğ tebellüğ belgesinin çok acele olarak mahkememize gönderilmesi…” ifadeleri yer almıştı.
Selahattin Demirtaş ile bir kısım siyasetçilerin Sesli Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldığı duruşmada, bir kısım siyasetçi ise duruşma salonunda hazır bulunurken duruşmaya, 13 tutsak siyasetçi ise katılmadı. Duruşmaya katılmayanların isimleri şöyle: Gültan Kışanak, Figen Yüksekdağ, Sabahat Tuncel, Zeynep Karaman, Zeynep Ölbeci, Ayla Akat Ata, Aynur Aşan, Ayşe Yağcı, Pervin Oduncu, Meryem Adıbelli, Ali Ürküt, Nazmi Gür, Bülent Parmaksız.
‘Tutukluluk haline devam kararı verilsin’
Mahkeme başkanı hükme dair, “SEGBİS çözüm tutanaklarının yetişmesi ve dosyanın kapsamı, savunmaların boyutu değerlendirildiğinde bu sürenin yeterli olmayacağını değerlendirerek, hüküm duruşmasının başka bir tarihe ertelenmesine karar vereceğiz. Bu kapsamda bugün tutukluların tutukluluk durumunu gözden geçireceğiz ve hüküm için başka bir tarih vereceğiz” dedi. Sonrasında mütalaasını sunan iddia makamı ise kuvvetli suç şüphesine dair somut delillerin bulunduğu, “kaçma şüphesi” olduğu iddiasıyla atılı suçlamalara dair tutukluluk sürelerinin aşılmadığı ve suçların katalog suçlardan olduğu iddiasıyla sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.
'BM elinde imkan bulunan herkesi dayanışmaya çağırdı'
İlk olarak beyanda bulunan Alp Altınörs, bir tweet bahanesiyle yıllardır tutsak bulunduklarını hatırlatırken, “IŞİD’e karşı yapılmış çağrı bahane yapılarak hapisteyiz. Bizim çağrımız demokratiktir, ifade özgürlüğü kapsamındadır. IŞİD’in soykırımına karşı yapılmış bir çağrıdır. Sadece 6 Ekim 2014 günü dünyanın en kapsamlı örgütü olan BM’nin o dönemki Genel Sekreteri Ban Ki-mun’un yaptığı çağrıyı hatırlatacağım. Ban Ki-mun, ‘Bu saldırı daha şimdiden sivillerin kitlesel yerinden edilmesine ve ölümlere sebep olmuştur. Terörist grubun barbarca saldırısı sırasında yaşanan çok ağır insan hakları ihlallerinin ışığında, Genel Sekreter Ayn-El Arab’ın kuşatılmış sivillerini kurtarması için elinde imkan bulunan herkesi dayanışmaya çağırmaktadır’ sözlerini kullanmıştı” ifadelerini kullandı.
'Karar duruşmasını ertelemeniz tuhaf'
Dilek Yağlı ise “Heyetiniz 4 yıldır dikkate almasa da dinlediğinizi varsaydığım şeyleri tekrar etmenin bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. İlk sorgu ve savunmalarda ve esasa dair savunmalarda görüşlerimizi dile getirdik. Şimdiye kadar pek çoğunu duymadınız. Bugün karar duruşmasının ertelemesini duyduğumda şaşırdım. Bugüne kadarki ara isteme taleplerimizi ya da ‘bu şekilde yargılama sağlıklı yapılamaz’ sözlerimizi şu an dikkate almanız biraz tuhaf” diye belirtti.
‘Vereceğiniz karar benimle ilgili bir karar olmayacak’
Davadaki usul işlemlerinin dahi henüz tamamlanmadığını dile getiren Dilek Yağlı, şöyle devam etti: “Örneğin 22’nci celse ile ilgili tutanağınız henüz bize ulaşmış değil. Beni Dilek Yağlı olarak değil, fikirlerimi yargıladınız. ‘HDP, Anayasal haklarını kullanamaz’ dediniz. Vereceğiniz karar da benimle ilgili bir karar olmayacak. Geldiğimiz aşamada kendimizi tekrar ediyoruz. Tahliye taleplerini usulen yapıyoruz. Dilek Yağlı’yı tahliye etmeyeceksiniz. Ancak Kobanê’ye dair dayanışma çağrısını tahliye etmiş ya da cezalandırmış olacaksınız. 4 yıldır infazı beklenen bir ceza ile bizi rehin almış durumdasınız. Sizi hukuka davet ediyorum.”
'Bugün de olsa aynı çağrıyı yaparız'
Davanın politik bir tercih olarak devreye konulduğunu belirten tutsak siyasetçi Günay Kubilay, “HDP ile meşru zeminlerde mücadele etmeyi göze alamayan siyasi iktidar, gayri meşru yollara başvurmuştur ve 6 yıl sonra bu kumpas davasını başlatmıştır. Siz de heyet olarak bu durumunu görüyorsunuz. Bu uygulamaların da bir sınırı var. Bizim buradaki tek bir eylemimiz vardı. HDP MYK’sının tek eylemi vardı. 6-7 Ekim’deki Twitter çağrısı. Bu çağrı IŞİD barbarlığına karşı yapılmış meşru bir çağrıdır. Bugün de benzer bir şey olsaydı, bu çağrıyı yapardık” dedi.
İsmail Şengül: Çağrımızın temelinde IŞİD’in katliamlarını durdurmak vardı
İsmail Şengül ise Kobanî Davasında açığa çıkacak tablonun Türkiye’nin önümüzdeki dönemdeki gidişatını belirleyeceğini dile getirdi. İsmail, şöyle konuştu: “Bugünlerin geçeceğine inanıyorum. Bu davanın esası HDP’de siyaset yapmak, çeşitli görevler almaktır. Bu süreçte atılmış bir tweet kriminalize edilmiştir ve bu iddianame düzenlenmiştir, yargılama başlamıştır. HDP’de görev almak maalesef kriminal bir olgu olarak sunulmuştur. Türkiye demokrasisi açısından çok büyük karar bir lekedir. Birçok farklı bileşenden oluşan, Kürt sorununda demokratik çözümü savunan, kadınların ve gençlerin özgürlük mücadelesini savunan Türkiye’nin 3’üncü siyasi partisinin bu biçimiyle kriminalize edilmesi siyasidir. O dönemki çağrımızın temelinde IŞİD’in katliamlarını durdurmak vardı. Bunu anlamak için 4 yıl mahkeme yapmaya gerek yoktu.”
'Tüm arkadaşlarımın özgürlüğünden başka bir talebim yok'
Son olarak beyanda bulunan Selahattin Demirtaş, “Herhangi bir söz talebim yok. Tüm arkadaşların özgürlüğünü talep ediyorum” dedi.
Siyasetçilerin tahliye edilmesini isteyen DEM Parti Hukuk Komisyonu ve avukatlar da “Mahkemenizin Türkiye’yi rahatlatacak tahliye kararını vermesi gerekiyor” diye belirtti.
Verilen aranın ardından devam eden duruşmada ara karar açıklandı. Ara kararda adli kontrolü olanların adli kontrol şartlarının devamına ve tutuklu siyasetçilerin tutukluluk hallerine devam kararı verildi. Duruşma 16 Mayıs saat 10.00’a ertelendi.