“Kadınlar Danıştay’da tarihi bir gün yazdı”

İstanbul Sözleşmesi ile ilgili Danıştay’a açılan iptal davaları 28 Nisan tarihinde Ankara’da görüldü. Duruşma salonunda olan isimlerden Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi ve EŞİK Üyesi Avukat Aslı Pasinli ile davaya dair izlenimlerini konuştuk.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed - İstanbul Sözleşmesi’nin fesih işleminin iptali istemiyle açılan 10 davanın duruşması Danıştay 10’uncu Dairesi’nde görüldü. Danıştay’ın 550 kişilik konferans salonunda görülen duruşmaya, Türkiye’nin dört bir yanından gelen avukatların yanı sıra davacı kurumların temsilcileri ile çok sayıda kadın örgütü katıldı. Bini aşkın avukatın izlediği duruşma tüm gün sürerken Danıştay Savcısı’nın fesih kararının iptalini istemesiyle sona erdi.

Duruşmaya katılan Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi ve Eşitlik İçin Kadın Platformu(EŞİK) Üyesi Avukat Aslı Pasinli kadınların yoğun katılımı ve desteği ile geçen günün tarihi olduğuna yer verdi. Aslı Pasinli, savunmaların yapıldığı duruşmanın sonucunun birkaç gün içerisinde kendilerine tebliğ edileceğini ifade etti.

Binlerce kadın duruşmaya katıldı

Türkiye 2011 yılında ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nden 20 Mart 2021 tarihinde Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ayrıldı. Bir gecede feshedilen sözleşme ile birlikte kadınları yasal anlamda koruyan 6284 sayılı kanun da dayanaksız kılındı. Alınan kararı kabul etmeyen kadınlar ve sivil toplum örgütleri feshin yok hükmünde olduğuna dair Danıştay’a yürütmeyi durdurma davası açtı. Açılan davalardan on tanesinin duruşması 28 Nisan tarihinde Ankara’da görüldü. Görülen duruşmaya Türkiye’nin dört bir yanından kadınlar katıldı.

Duruşmayı takip eden avukatlardan biri olan Asli Pasinli kadınların akın ettiği duruşmanın tarihi ve özel bir duruşma olduğunu vurguladı. Davadan çıkan sonuca bakılmadan kadınların unutulmaz bir güne imza attıklarını belirten Aslı Pasinli, davanın Türkiye’nin her kesiminden kadınları bir araya getirdiğini söyledi. 

“Yürütme yasama yetkisine bu şekilde dâhil olamaz”

Duruşmada kadınların yaptığı savunmanın detaylarını ve tarafların aldığı sözleri aktaran Aslı Pasinli, tarafların duruşmada tek tek söz aldığını belirti. Aslı Pasinli konuşmasının devamında şunlara yer verdi:

“Bu sözlerde yapılan işlemin anayasaya aykırı olduğunu uluslararası bir sözleşmeden tek başına bir yetkiyle bir kararnameye dayanak gösterilerek çekilemeyeceğini eğer bu kabul edilirse temel hak ve özgürlüklere ilişkin başka bir sözleşme olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin de başka bir tehlikeye gireceğini söylediler. Yine yürütmenin yasamanın yetkisine bu şekilde dâhil olamayacağını söz konusu işlemin fesih değil çekilme olduğu ifade edilen hususlardandı.”

“Fesih ile yapılmak istenen kamu menfaatinin ne olduğunu sorduk”

Aslı Pasinli, dava dosyasında yer alan raporlarda kamuoyunun yüzde 67’sinin sözleşmeden çekilmeme şeklinde irade gösterdiğine ve çıkan tabloya rağmen yürütmenin bunu referans almayarak sözleşmeden çekildiğini kaydetti. Kamunun bu talebine rağmen Türkiye’nin sözleşmeden çekilerek nasıl bir kamu yararı edindiğini sorduklarına da değinen Aslı Pasinli, “Diğer husus ise aslında yapılan her idari işlemde bir kamu menfaati olması gerekiyor ve biz de dünkü duruşmada şunu sorduk; Türkiye bu sözleşmeden neden çekildi? Bu sözleşmeye fesih etmeye iten dürtü neydi? Kadına şiddetin bu kadar arttığı ülkede Türkiye kadınları şiddetten koruyan şiddetle mücadele konusunda bir yol haritası konumunda olan bu sözleşmeden neden çekildi? Bizler bunun açıklanmasını istedik. Duruşmada bu üstün menfaatin ne olduğunu sorduk” şeklinde konuştu.

“Karşı düşüncelerin hiçbir karşılığı yok”

Salondaki kadınların yaptığı her itirazın kadınların yaşam hakları ile ilgili olduğuna dikkat çeken Aslı Pasinli, “Bu sözleşme karşıtları ise sözleşmenin aile yapısını dağıttığını ve Türkiye’de ki toplumsal yapıyı karşılamadığı gibi hususları ifade etti. Fakat bunların hiçbir karşılığı yok. Türkiye’de kadınlar şiddet gördükleri için boşanıyorlar. Kadınlar yine sokak ortasında katledilip yaşam hakları ihlal ediliyor. Dolayısıyla bu sözleşmeye binaen iç hukukumuzda düzenlenen 6284 sayılı kanun da dayanaksız kalıyor. Sözleşmeye sahip çıkmanın biraz da böyle bir boyutu var” sözlerini kullandı.

“Çıkan sonuç ne olursa olsun bu duruşma unutulmayacak”

Aslı Pasinli görülen duruşmaya dair son olarak şu değerlendirmede bulundu: “Savunmaların ardından heyet Danıştay savcısına mütalaa için söz verdi. Danıştay savcısı kalkıp yapılan idari işlemin iptali yönünde karar kılınması gerektiğini söyledi ve duruşma bitirildi. Danıştay’ın artık kararının yazılı olarak bizlere tebliğ edilmesini bekleyeceğiz. Dünkü duruşma bütün farklılıkları bir araya getiren ve Türkiye’de şiddet alanında söz üretebilen herkesin bulunduğu bir duruşmaydı. Bu yönüyle çok etkileyiciydi. Çıkan karar ne olursa olsun bu duruşmanın hiçbir şekilde unutulmayacağının farkındayız. Sözleşmeler fes edilse de bu mücadelenin bitmeyeceğini biliyoruz. İyi ki kadınlar var.”