H.K.G. duruşması görülüyor: Bu dava toplumsal bir dava
Tecavüz failleri Yusuf Ziya Gümüşel ile Kadir İstekli’nin yargılandığı davanın ilk duruşması başlarken, kadın avukatlar, “Bir çocuğun cehennemi bir kadının isyanı bizi bir araya getirdi” ifadesinde bulunarak, “Bu dava toplumsal bir dava” dedi.
İstanbul – İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in, 6 yaşındaki kızı H.K.G.’yi “müridi” Kadir İstekli ile evlendirerek tecavüze uğramasına ilişkin faillerin “zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı” ve “cinsel saldırı” suçlarıyla yargılandığı davanın duruşması Anadolu Adliyesi 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Duruşma öncesi adliye çevresi ve önü çok sayıda polis tarafından sarılırken, duruşmanın görüleceği kat da polisler tarafından bariyerlerle kapatıldı. Duruşmayı takip etmek için adliyenin B Kapısı önünde çok sayıda kadın örgütü temsilcisi, hukukçu, insan hakları savunucusu, siyasetçi ve yüzlerce kişi basın açıklaması yapmak üzere bir araya geldi.
‘Dayanışmayı büyütmek için buradayız’
Kadınlar adına açıklamayı Kadınlar Birlikte Güçlü üyelerinden Cemile Baklacı yaparak, “Bugün H.K.G.’nin ve istismara, şiddete maruz bırakılan hiçbir kadının, çocuğun yalnız olmadığını, birlikte güçlü olduğumuzu söylemek ve dayanışmamızı büyütmek için buradayız. Devlete görevinin tarikatları değil, çocukları ve kadınları korumak olduğunu bir kez daha hatırlatmak için adliye önündeyiz. Bundan birkaç ay önce Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in 6 yaşındaki kızını 29 yaşındaki müridi Kadir İstekli’yle ‘dini nikahla evlendirdiği’, ‘oyun’ diye kandırarak cinsel istismara uğrattığı ortaya çıktı. Bu çocuk istismarında aile, cemaat ve devlet kurumlarının adeta bir suç şebekesi gibi çalıştığını gördük” dedi.
‘Hepsi bu suçun ortağı’
H.K.G. ile ilgili yaşanan hukuksuzlukları anlatan Cemile Baklacı, “H.K.G.’nin 14 yaşındayken gittiği hastanede, yaşı reşit birinden aldıkları örnekle çarpıtılmış belge hazırlayanlardan, takipsizlik kararı veren savcılığa hepsi bu suça ortak oldular. Sadece onlar mı? ‘Erken yaşta evlilik’ diyerek çocuk istismarının adını koymayanlar, ‘küçüğün rızası’ diyenler, bunu meşrulaştırmaya kalkan TCK 103 düzenlemelerini defalarca önümüze getirenler, cemaatlerdeki istismarı derinlemesine araştırmayan bakanlıklar, denetimsizce kaynak ve yer tahsis eden kamu kurumları da bu suçun ortağı. Bu yaşanan münferit bir olay değil, artık yeter. İstanbul Sözleşmesi’nin iptalini savunan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, içinde istismar ve şiddet faili olsa da aileyi korumak dışında, nefret söylemi üretmek dışında ne yapıyor?” ifadelerinde bulundu.
‘Devlet istismarcıyı koruyor’
Cemaatlerin devlet kaynaklarını kullanması, yani para akışının araştırılması ve içlerindeki çocuk istismarının soruşturulmasına dair meclise sunulan önerilerin iktidar tarafından reddedildiğini hatırlatan Cemile Baklacı, sözlerine şöyle devam etti: “H.K.G.’nin maruz bırakıldığı istismar sonrasında da benzer bir suçu örtme girişimiyle karşı karşıya kaldık. Ailesi de, ‘Cemaatimizi karalamaya çalışıyorlar, kardeşimiz zaten iyi değil’ gibi açıklamalarla suçlunun yanında tutum aldı. Failler devletin bilgisi olmasına rağmen iki yıl boyunca tutuksuz bir şekilde hayatlarına devam edebildiler. Bugün buradaysak, H.K.G.’nin tüm bunlara rağmen ısrarlı mücadelesi ve toplumun, kadınların bu suça sessiz kalmaması sayesinde. Kısacası erkek, aile, tarikat, cemaat istismar ediyor, devlet istismarcıyı koruyor.
‘Erkek adalet değil gerçek adalet istiyoruz’
6 yaşındaki çocukların istismarı, 14-15 yaşında çocukların hamile kalması sorun değil onlar için. Ama yetişkinlerin cinsel yönelimleri, rızaya dayalı birliktelikleri sorun. Halbuki cinsel suçlarda ‘somut delil’ şartını getiren 4’üncü Yargı Paketi’ni çıkaran milletvekilleri yüzünden bu istismarcılar çoğunlukla cezasız kalıyor. İstismarcılar abi, baba, komşu, akraba, amca, dayı, il başkanı, korucu, uzman çavuş. Ama iktidar bu failleri, çocuk istismarcısı tarikat liderlerini, denetimsiz tarikat yurtlarını korumakla meşgul. Bugünkü davada da, H.K.G.’nin suç duyurusu başka bir savcının elinde iki yıl süründükten sonra soruşturmayı devralıp iddianameye dönüştüren savcının görev yerinin değiştirildiğinin görüyoruz. Biz kadınlar, erkek adalet değil, gerçek adalet demek için buradayız. Bu davanın takipçisiyiz ve biliyoruz ki birlikte güçlüyüz.
‘İsyanımız eşit bir dünya için’
Sadece suçun birinci dereceden failleri değil, görevini yerine getirmeyen tüm kamu yetkilileri de hesap verene kadar ses çıkarmaya devam edeceğiz. Görevi istismarı önlemek olanların, ‘ama biz koruma kararı almıştık’ diyerek işin içinden çıkmasını kabul etmiyoruz. Erkekler istismar ediyor, yeri geliyor adına ‘evlilik’ diyor. Bu istismara aileler, toplum, dini vakıflar, yargı ve bütün kurumlarıyla devlet ortak oluyor. Artık yeter. Biz kadınlar, LGBTI+’lar birbirimize, mücadelemize güveniyoruz. Tüm çocukların yoksulluktan uzak, eşit ve özgür yaşayabileceği bir dünya için isyanımız. Bu isyan hepimizin. Tüm sorumlular yargılanıp cezasını alana, bu devletin derinlerine nüfuz etmiş suç şebekeleri ortadan kaldırılana, çocuklar güvenle yaşayabilene kadar kadın dayanışmamızla, mücadelemizle buradayız, sokaklardayız.”
Açıklama, alkış ve sloganlar eşliğinde son buldu. Açıklamanın ardından kadınlar adliyeye geçti.
Duruşmaya girişler engellendi
Davanın ilk duruşması Anadolu Adliyesi 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlarken, davaya müdahil olan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, dün mahkemeye dilekçe vererek davada gizlilik kararı alınıp duruşmaların kapalı yapılmasını ve davaya ilişkin yayın yasağı konulmasını talep etmişti. Mahkemenin duruşmada bu talebi ele alması beklenmeden, duruşma salonuna girişler engellendi.
Duruşmanın görüleceği kat polisler tarafından bariyerlerle kapatıldı. Duruşmayı takip etmek için gelen çok sayıda kadın örgütü temsilcisi, hukukçu, insan hakları savunucusu, siyasetçi ve yüzlerce kişiden yalnızca sınırlı sayıda avukat, İstanbul Baro Başkanı Avukat Filiz Saraç, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık ve milletvekilleri dışında kimse duruşma salonuna alınmadı.
Avukattan tepki: Resmi bir karar var mı elinizde?
Sınırlı sayıda avukatın duruşma salonuna alınması sonrasında salona girmek isteyen hukukçular polisler ve özel güvenlikler tarafından engellendi. Avukat Pınar Akbina ise duruma, “Yasağa ilişkin resmi bir karar var mı elinizde? Tüm dünyanın gözü bu duruşmada, ortalığın yıkılması gerekirken siz bizi engelliyorsunuz. Hakkınız yok bizi engellemeye” sözleriyle tepki gösterdi. Bu esnada tecavüz failleri ile birlikte duruşmaya gelen bir erkek, avukata sözlü tacizde bulundu. Adliyedekilerin tepkisi üzerine taciz faili erkek alandan uzaklaştırıldı.
Tepkinin ardından büyük salona geçildi
Daha sonra duruşmaya geçildi. Duruşmada ilk olarak avukatlar, büyük salon talebinde bulundu. Ardından mahkeme heyeti avukatların talebini reddetti. Ancak avukatların ısrarı üzerine mahkeme heyeti, duruşmanın C Blok’ta bulunan daha geniş bir salonda görülmesine karar verdi. Bunun üzerine duruşma Anadolu Adliyesi’nin C Blok’ta bulunan Hakan Yalçın Konferans Salonu’nda görüldü. Duruşma saatinden iki saat sonra büyük salonda görülmeye başlayan duruşmada failler Yusuf Ziya Gümüşel ile Kadir İstekli hazır bulunurken, H.K.G. ise duruşma salonunda yer almadı. Faillerin çok sayıda polis ve jandarma eşliğinde korunması ise dikkat çekti.
Filiz Saraç: SEGBİS’in açılması sonrasında beyanda bulunacağız
Duruşmada ilk olarak söz alan İstanbul Baro Başkanı avukat Filiz Saraç, usul eksikliklerinin tamamlanması, iddianamenin okunması ve Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) kaydının başlatılmasını talep etti. Filiz Saraç, “Yasalar, çocuğun korunmasına dönük kararlar almıştır. Bugün görülen davaya Türkiye’nin dört bir yanından gelen meslektaşlarımız, bu olayda tüm çocuklarımızın geleceği, insan hakları ve çocukların benzer olaylara bir daha maruz kalmaması için buradadır. Eğer bugün SEGBİS’i açmayarak, gizlilik kararı uygulayarak burada olan meslektaşların artık davayı takip etmemeleri yönünde tavır takınırsanız, heyetiniz bu davadan çekilmelidir. Tüm barolarımızın, sivil toplum kurumlarının burada olması gerekiyor. SEGBİS’in açılması sonrasında yazılı ve sözlü olarak katılma beyanında bulunacağız” ifadelerinde bulundu.
Avukatlar: Kanunu çiğniyorsunuz
Ardından söz alan avukatlar, iddianamenin ilk sayfasını görmeyi ve okunup okunmadığını öğrenmek istedi. Ancak mahkeme başkanı avukatların talebine yanıt vermekten kaçındı. Duruma tepki gösteren avukatlar, “Kanunu çiğniyorsunuz” sözleri ve alkışlarla mahkeme heyetini protesto etti. Ardından mahkeme başkanı avukatların baskısı ve ısrarı üzerine SEGBİS kaydını açarak “jet hızıyla” iddianameyi okudu. Mahkeme başkanı, “Sanık Fatma Gümüşel’in istirahatte olduğuna dönük rapor sunuldu” sözleriyle H.K.G.’nin yargılanan annesinin duruşmaya katılmadığını bildirdi.
‘Bir kadının isyanı bizi bir araya getirdi’
Daha sonra Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın gizlilik kararı talebi öncesinde, avukatlara davaya katılım talepleri dinlenmek üzere söz verildi. İlk olarak İstanbul Barosu’ndan bir kadın avukat söz alarak, “Bir çocuğun cehennemi bir kadının isyanı bizi bir araya getirdi. Siz iddianameyi okurken bizim kanımız çekildi, insanlığımızdan utandık. Bu dava toplumsal bir dava. Barolar olarak bizler kadınlarımızı, çocuklarımızı korumak için çalışıyoruz. Sanıyor musunuz kendi çocuklarına bunu reva gören sanıklar başka çocuklara da istismarı uygulamıyor? Bu olay toplumsal bir davadır. Bu olayda verilecek olan karar H.K.G. diğer kadınlar ve çocuklar için bir cesaret doğuracaktır. İddianamede dinlediğimiz tecavüzler elbette zihnimizden silinmeyecek ama adalet tecelli ederse kadınlarımız ve çocuklarımız bundan cesaret alıp hak aramaya eğilecekler. Çünkü devlet bu kadınları, çocukları korumuyor” diye belirtti.
Kadın avukatlar duruşmada şu beyanlarda bulundu:
Ankara Barosu üyesi avukat Zeynep Tepegöz: “Sanığın ifadesi alındıktan sonra da taleplerimizin sorulması, gizlilik kararı alınsa da bizi dışarı çıkarmamanızı istiyoruz. Neden buradayız? Bir çocuğun, kadının hakkını savunmak için buradayız hepimiz. Lanzarotte ve Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nde tanımlanan birçok çocuk hakkını savunmak için buradayız. Davaya katılım talebimizi yazılı olarak sunacağız.”
‘Çocuğa yönelik her suç kamu barışını tehdit eder’
Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi üyesi avukat Hilal Çelik: “Çocuğa yönelik her türlü suç özellikle de cinsel istismar suçları kamu barışını tehdit eden suçlar. ‘Suçtan zarar gören’ kavramını yorumlarken de bu hususun dikkate alınmasını talep ediyoruz. Barolar insan haklarının korunması ve sağlanması noktasında temel ödevler yüklenmişlerdir. Bugün burada bulunma amaçları da budur. Temel amaçlarımızdan biri budur. Katılma taleplerimizin kabulünü talep ediyoruz.”
‘Bizler bir kadın olarak bu sahneden utanç duyuyoruz’
Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi’nden Avukat Çağlar Erkant: “Bugün burada 6 yaşından beri cinsel saldırıya maruz kalan bir çocuğun, kadının hayatı, çektiği ıstırap söz konusu. Bizler bir kadın olarak utanç duyuyoruz bu sahneden. Burada bulunmak insan haklarına saygı, barolara verilen temel görev açısından bir zorunluluktur. Bunu baz alarak katılım talebimizi kabul etmenizi vurguluyoruz. Varlığımızın yargılamanın vazgeçilmez bir unsuru olduğunu da belirtiyoruz.”
‘Cinsel istismarın önüne geçmek istiyoruz’
Batman Barosu Yönetim Kurulu üyesi avukat Neşe Erbulat: “Bu baskı keşke yargılamanın süresi olan avukatlara karşı değil de faillere karşı yapılsaydı. Katılma talebimizi değerlendirirken hassas davranmanızı rica ediyoruz. Cinsel istismar, kadına yönelik şiddet olaylarını artık bu ülkede görmek istemiyoruz, hep birlikte bunun önüne geçmek istiyoruz. Evlilik adı altında cinsel istismara, şiddete zorlananlara karşı duruşma salonunda olmazsak bu mücadeleyi nasıl yürütebiliriz? Barolara ve meslektaşlara katılma talebi vermeyerek bizleri izleyici konumunda olmaya mahkum ediyorsunuz.”
‘800 kilometre uzaklıktan geldim’
Samsun Barosu üyesi avukat Merve Çiftçi Davran: “800 kilometre uzaklıktan H.K.G. ve sesini duyuramadıkları binlerce çocuk için duruşmaya geldim. Binlerce çocuk, tarikatlar nedeniyle istismara uğruyor, eğitim alamıyor. Biz buna karşı buradayız. 6 yaşında bir çocuğun evlendirilmesini uygun gören bir zihniyetle karşı karşıyayız. Kadınların öldürülmesine de fırsat veren bir zihniyettir bu. Yine İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine caiz veren bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bu nedenle de katılma talebimizin kabulünü talep ediyorum.”
‘Kadın ve çocuklar adalete erişemiyor’
Van Barosu üyesi avukat Medine Turan Taylak: “Adil yargılanma yürütülmesini talep ediyorum. Kadınlar ile çocuklar bu ülkede adalete erişemiyor. Çocukken adalete erişmeye çalışmış, erişememiş. Bu noktada yargılama, adil yargılamaya uymak zorunda. Usulün uygulanmasına, SEGBİS kaydının açılması ve iddianamenin okunmasına ilişkin meslektaşlarımız onlarca kez düzeltmelerde ve itirazlarda bulundu. Yargılamanın acil bir şekilde yürütülmesi için buna ihtiyaç var.”
Avukatların katılım taleplerine ilişkin beyanları ardından mahkeme heyetinin kararı açıklaması bekleniyor.
Fail avukatın beyanına kadın avukatlardan tepki
Söz verilen fail avukatı ise 300 avukat ile katılım taleplerinin ayrı ayrı reddini talep etti. Avukat, “İddiaların somut tespit olarak ele alınmasına karşı kapalı oturum talebimizi yineliyoruz. Zeki Kayahan Coşkun’un getirilip dosyada dinlenmesi talebinde bulundu. Bazı partilerin katılma talepleri dosyayla ilgisiz, içlerindeki buraya lanse etmek üzerine verdikleri beyanları aynen kendilerine ve partilerine iade ediyoruz” dedi. Fail avukatının beyanına kadın avukatlar tepki gösterdi.
Kadın avukata tehdit
Yargılanan Fatma Gümüşel’in avukatı da, “İslam’a nefretlerini kusmak isteyenleri gördük az önce burada” sözleriyle, duruşmalara katılım talebinde bulunan avukatlara hakaretlerde bulundu. Bunun üzerine salondaki yüzlerce kişi fail avukatına tepki gösterirken, failler ile “dayanışmaya” gelen bir erkek tepki gösteren kadın avukatı tehdit etti.
Mütalaa sunuldu
Bulut Müslüm Gezer başta olmak üzere fail Yusuf Ziya Gümüşel’in tüm avukatları, avukatların müdahillik taleplerinin tamamının reddine ve duruşmanın kapalı yapılmasına dair talepte bulundu. Taleplerin ardından duruşma savcısı mütalaasını sundu. Mütalaada, H.K.G. vekili ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı dışında baroların ve diğer STÖ’lerin katılma talebinin reddi ile duruşmanın kapalı oturumla devam etmesi talebinde bulundu. Mahkeme heyeti ise mütalaayı değerlendirmek üzere 5 dakikalık ara verdi.
Fail avukatlarının talebi kabul edildi: Duruşma kapalı görülecek!
Aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, fail avukatlarının taleplerini kabul ederek, “Suçtan gerçek zarar görenin mağdur olması, barolar ve diğer katılanların doğrudan suçtan zarar görmediği” gerekçesiyle duruşmanın tamamının kapalı yapılmasına karar verdi. 16.30’a kadar duruşma salonunu boşaltma kararı alan mahkeme heyetini salondakiler alkışlarla protesto etti.
Duruşma, 16.30’dan sonra kapalı oturum ile devam ededecek.