Fas’ta ‘çocuğun üstün yararı’ ilkesi kâğıt üzerinde kaldı!
Fas’ta “çocuğun üstün yararı” ilkesi 2004’ten bu yana aile davalarında güvence olarak öne çıkıyor, ancak uygulamadaki boşluklar, nafaka ve velayet kararlarında kadın ve çocukların haklarını yeterince korumuyor.
HANAN HARITE
Fas- Fas Aile Kanunu’nun 2004’te yürürlüğe girmesiyle birlikte, “çocuğun üstün yararı” ilkesi, boşanma, velayet ve nafaka davalarında aile içi anlaşmazlıkların çözümünde önemli bir güvence olarak öne çıktı. Ancak kanunun yürürlüğe girmesinin üzerinden 20 yılı aşkın süre geçmesine rağmen, uygulamadaki boşluklar eleştirilere neden oluyor. Uzmanlar, bu ilkenin pratikte çoğu zaman gerçek bir koruma sağlamaktan uzak, yalnızca güzel bir ifade hâline geldiğini vurguluyor.
‘Bir raporla velayet iptal edilebiliyor’
Konuyla ilgili ajansımıza değerlendirmelerde bulunan Avukat Leila Boufrissi, Fas Aile Kanunu’ndaki birçok maddenin yetersiz hazırlanmış metinlerden kaynaklandığını ve çocuğun menfaatlerini koruyacak kesin mekanizmaların bulunmadığını belirtti. Leila Boufrissi, “Velayet genellikle annenin, ziyaret sırasında çocuğu babaya teslim etmeyi reddettiğini gösteren tek bir rapora dayanarak iptal ediliyor. Olayın arkasındaki koşullar veya nedenler çoğu zaman dikkate alınmıyor. Anne hasta olabilir ya da çocuk seyahat etmeyi engelleyen bir sağlık durumuna sahip olabilir, ancak hâkim denetimsiz takdir yetkisine güveniyor” ifadelerinde bulundu.
Fas mahkemelerinde uygulanan ziyaret sisteminin çok katı olduğunu söyleyen Leila Boufrissi, “Genellikle yalnızca Pazar günleri, sabah 9.00 ile akşam 6.00 arasında çocuk ebeveynlerinden birini görebiliyor. Bir çocuğun ebeveynini görme hakkını, seyahat, tatil veya hatta gece konaklama imkânı olmaksızın haftada sadece birkaç saatle sınırlamak mantıksız” dedi.
‘Boşanma bir baskı aracı olarak kullanılıyor’
Rızalı boşanma uygulamasına da değinen Leila Boufrissi, “Çoğu zaman bu durum, özellikle ekonomik veya psikolojik açıdan dezavantajlı kadınlara baskı aracı olarak kullanılıyor. Bazı kadınlar tehdit altında ya da uzun süren yasal süreçlerden korktukları için boşanma anlaşmaları imzalamaya zorlanıyor; bu yüzden tüm nafakadan feragat ediyor ya da çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılamaya yetmeyen sembolik meblağları kabul etmek zorunda kalıyorlar” diye belirtti.
‘Çocuğun menfaati yasalar çerçevesinde belirlenmeli’
Çocuğun menfaatlerinin yasalar çerçevesinde net biçimde tanımlanmasını ve velayet ile nafaka davalarında zorunlu psikolojik ve sosyal raporların alınmasını talep eden Avukat Leila Boufrissi, ayrıca hâkimlerin yalnızca hukuki boyutları değil, psikolojik ve sosyal boyutları da dikkate alan çok yönlü yaklaşımlar konusunda eğitilmesini istedi. Leila Boufrissi, “Bir çocuk dar bir hukuki yaklaşımla korunamaz. Onların, maddi ihtiyaçlarından daha az önemli olmayan psikolojik ve sosyal ihtiyaçları olan bağımsız varlıklar olduğuna inanmalıyız” diye konuştu.
Fas’ta nafaka uygulamasındaki yetersizlikler, ismini paylaşmak istemeyen yedi yaşında bir kız çocuğu annesi kadının yaşadıklarıyla da gözler önüne seriliyor. Boşandıktan sonra mahkeme, kadına aylık 600 dirhemi (yaklaşık 60 dolar) aşmayan bir nafaka ödemesi kararı verdi. Kadın, “Bu miktar, yiyecek, giyecek ve okul masraflarını bile karşılamıyor. Daha da kötüsü, baba düzenli olarak nafaka ödemiyor ve bu durum beni masraflarımı karşılamak için her türlü işi kabul etmeye zorluyor” dedi.
‘Çocuğun üstün yararı’
“Çocuğun üstün yararı” meselesi yalnızca yasal metinlerle sınırlı kalmıyor; yargı kararlarına da yansıyor. Temmuz 2024’te Marakeş Aile Mahkemesi, Uluslararası Çocuk Kaçırma Lahey Sözleşmesi’ne dayanarak dört yaşındaki bir çocuğun babasının ikamet ettiği İsviçre’ye iade edilmesine karar verdi. Karar, çocuğun Fas’ta üç yıl boyunca yaşadığı sosyal ve psikolojik ortamın göz ardı edildiğini savunan insan hakları gruplarının tepkisini çekti. Fas Aile Kanunu’nun revizyonu etrafındaki güncel tartışmalar, bu konuları yeniden gündeme taşıdı.
Kasım 2023’te Midelt Temyiz Mahkemesi’nin verdiği karar, velayet tartışmalarında olumlu bir dönüm noktası olarak öne çıktı. Mahkeme, yeniden evlenen bir annenin velayetini iptal etme talebini reddetti ve çocuğun psikolojik ile sosyal refahının annesiyle kalmasını gerektirdiğini vurguladı. Karar, insani bir yaklaşım olarak değerlendirildi.
Mayıs 2022’de Temara Asliye Hukuk Mahkemesi, çocuğun babasıyla kalmasının oluşturabileceği tehlikeleri doğrulayan tıbbi ve sosyal raporlara dayanarak, anneye bebeğinin geçici velayetini verdi. Karar, çocuğun güvenliğini doğrudan etkileyen davalara yönelik sorumlu bir yargısal müdahale modeli olarak değerlendirildi.
Bu farklı kararlar, “çocuğun üstün yararı” kavramında ortak bir anlayışın eksikliğini gözler önüne seriyor. Çocuklar, bazen adil, bazen de adaletsiz olabilen yargısal yorumların belirlediği kaderin esiri hâline geliyor.
‘Anneler yeniden evlendiğinde çocuklarının velayet haklarını kaybediyor’
Awal Liberties Derneği Başkanı Nouzha Skalli ise, Fas Aile Kanunu’nun incelenmesinin çocuğun üstün yararı ilkesinden başlayarak kapsamlı ve derinlemesine yapılması gerektiğini vurguladı. Çocuk yaşta evliliğe izin veren uygulamaları eleştiren Nouzha Skalli, “Fas’ın uluslararası yükümlülükleriyle çelişiyor ve çocukluğa karşı işlenmiş bir suç anlamına geliyor. Ayrıca Medeniyet Yasası, bilimsel kanıtlar ortada olmasına rağmen evlilik dışı doğan çocukların ebeveynlik haklarını neredeyse tamamen görmezden geliyor. Bunu çifte adaletsizlik olarak görüyorum. Anneler yeniden evlendiğinde çocuklarının velayet haklarını kaybediyor. Oysa deneyimler, çocukların annelerinden diğer ebeveynlerden daha fazla sevgi ve ilgi gördüğünü açıkça gösteriyor” ifadelerinde bulundu.
2004 Aile Yasası’nın uygulamada güncelliğini yitirdiğine dikkat çeken Nouzha Skalli, “Hâlâ, erkek akrabaların kadınlardan ve kız çocuklardan mirasta üstün olduğu eski kurallar yürürlükte. Gerçekten eşitlik istiyorsak, reformlar çocukları ve kadınları korumalı, hiçbir ayrımcılığı kabul etmemeli” diye belirtti.